İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığına nükleer deneyimi olmayan İslami getirildi

  • 8/30/2021
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, eski Yol ve Şehircilik Bakanı Muhammed İslamiyi cumhurbaşkanı yardımcısı ve Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olarak atadı. İslami, ülkenin önde gelen nükleer bilimcisi ve ‘2015 Nükleer Anlaşması’nın mimarlarından biri olan Ali Ekber Salihinin yerini alacak. Söz konusu atama, Tahranın nükleer silah yapabilme seviyesine yaklaşmasının ardından, batılı ülkelerin Viyana sürecini yeniden canlandırmaya yönelik çabalarının hızlandığı bir döneme denk geldi. Reisi’nin nükleer tesislerin yönetimi için 65 yaşındaki İslami’yi atamaya yönelik kararı, yeni kabinenin parlamentoda güvenoyu almasından dört gün sonra gerçekleşti. İran dini lideri Ali Hamaney ve Reisi hükümeti üyelerinin birkaç gün önce bir araya geldiği bir toplantıda, İslami’nin de bulunması, onun geleceği ile ilgili soru işaretleri oluşturmuştu. İrandaki en kritik koltuklardan birini alacak olan İslami, ülkenin önde gelen nükleer bilim adamı Ali Ekber Salihi’nin yerini alacak. Ahmedinejad hükümetinde dış işleri bakanı olarak görev yapan Salihi, eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından 2013 yılında Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığına atanmıştı. Salihi, Reisinin kazandığı cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmayı düşünmüş, ancak aniden bu fikrinden vazgeçmişti. İslami, Ruhaninin cumhurbaşkanlığının son yılında, Ukrayna uçağının Devrim Muhafızları Ordusu tarafından düşürülmesi ile ilgili olarak İran müzakere heyetine başkanlık etmesiyle birlikte dikkatleri üzerine çekmişti. İslami, uçak kazasıyla ile ilgili olarak Tahran’ın vermeyi reddettiği ayrıntıları elde etmeye yönelik uluslararası talepler çerçevesinde ilgili ülkelerle çok taraflı müzakereler yürütmüştü. İsfahan şehrinde dünyaya gelen İslami, 1987den bu yana, Savunma Bakanlığı ve Havacılık Kurumu da dâhil olmak üzere birçok kurumda görev aldı. Bir dönem Mazenderan eyaleti valiliği görevinde bulunan İslami, İran Uçak Üretim Endüstrisi Kurumunun (HESA) Genel Müdürü olarak da görev yapmıştı. Muhammed İslami, Ali Ekber Salihi’nin aksine, nükleer çalışmalar alanında fazla bir tecrübeye sahip değil. ‘Hemşehri Gazetesi’nin İslami’nin ‘Yol ve Şehircilik Bakanı’ olduğu dönemde yayınladığı biyografiye göre, 1979 yılında Detroit Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olmuş, 1981 yılında ise Ohio Üniversitesinde yüksek lisansını tamamlamıştır. 8 yıl boyunca Atom Enerjisi Kurumu başkanlığını yürüten Salihi’nin hangi göreve getirileceği henüz belli değil. Salihi, Temmuz 2015te nükleer anlaşmaya alt yapı oluşturan müzakerelerin temellerinin atılmasında kilit rol oynadı. Söz konusu müzakereler, Tahran ve Washington arasında, Ahmedinejadın cumhurbaşkanlığının son yılında, Umman’ın başkenti Maskat’ta gizli olarak gerçekleştirilmişti. Teknik konularda sınırlı yetkilere sahip olan Salihi, geçtiğimiz sekiz yılda kariyerinin en zor dönemlerini yaşadı. Çünkü eski ABD Başkanı Donald Trumpın İran Devrim Muhafızlarının bölgesel faaliyetlerini dizginleyecek daha geniş bir anlaşmaya varmak amacıyla nükleer anlaşmadan geri çekilmesinden önce, müzakerelerdeki teknik konuları ve anlaşmanın işleyişini denetlemişti. Batılı ülkeler, İranın Nisan ayında başlayan ve 20 Haziranda sona eren nükleer anlaşmayı canlandırmaya yönelik müzakerelere geri döneceği tarihi bekliyor. Salihinin görevinin son iki yılında Tahran, ABD yaptırımlarına yanıt olarak, Natanz tesisinden Fordo tesisine uranyum gazı tüpleri göndermek dâhil nükleer anlaşmanın taahhütlerinin çoğundan vazgeçti. Bidenin ABD başkanlığına seçilmesi sonrasında, Aralık ayı başlarında, İran parlamentosu hükümeti bağlayıcı bir yasa taslağı onayladı. Bidenın başkan olması ile Reisinin Haziran seçimlerini kazanması arasında geçen aylarda, uranyum zenginleştirme çalışmaları eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Tahran, ayrıca, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına ek protokolü de askıya aldı. Nükleer anlaşmanın uygulanmamasına paralel olarak, İran nükleer tesislerindeki güvenlik koşulları da kötüye gitti. Bir yıldan kısa bir süre içinde, Natanz tesisi, uranyum zenginleştirme çalışmalarına zarar veren iki saldırıya maruz kaldı. Geçen Nisan ayında gerçekleşen ikinci saldırının ardından, İranın başkenti Tahranın batısındaki Karajdaki nükleer tesise insansız hava aracıyla bir saldırı düzenlenmişti. Uydu görüntüleri tesiste çıkan yangının yol açtığı hasarı gösterirken, yetkililer kayıpların boyutunu gizlemişti. Ayrıca, Tahran, geçen Kasım ayının sonunda, İranın nükleer programının mimarlarından Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Fahrizade’ye yapılan suikast sebebiyle acı bir darbe almıştı. Tahran, tüm bu olaylardan İsrail’i sorumlu tutarak intikam sözü vermişti. İran’a yönelik en önemli operasyon ise Trumpın nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından, sayıları yirmiyi bulmayan Mossad ajanının,  İran nükleer programı hakkında 183 CDde dosyalanmış 55 bin sayfalık gizli bilgileri ele geçirmesi olarak görülüyor. Bu operasyon neticesinde İsrail, Amad Projesinin İranın gizli nükleer silah üretme projesi olduğunu ve İranın 2015 yılında yapılan anlaşma müzakerelerinde rapor etmediği nükleer faaliyetlere tanık olan bir kaç bölgeyi ifşa etti. Belgeler, Fahrizadenin Tahranın nükleer anlaşmayı imzalanmadan önce nükleer silah geliştirme konusunda oynadığı rolü gösteriyordu. Yeni İstihbarat Bakanı İsmail Hatib, İki hafta önce İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi’ne stratejisini açıklayarak, İran nükleer bilim adamları ve tesislerini koruma sözü verdi. Bazı İranlı yetkililer ülkede bir güvenlik kirliliği olduğunu söylemiş, halkın seçimlere yönelik tepkileri katılım çok düşük olduğu seçimlere gölge düşürmüştü. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani görevinden ayrılmadan önce yaptığı son konuşmasında “İsrailliler nükleer sırları ülke dışına aktardı ve nükleer anlaşmadan çekilen Trumpa götürdü” demişti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü Rafael Grossinin, uranyum zenginleştirmesinin yüzde 60, uranyum metali üretiminin yüzde 20 hızlandırılmasıyla ilgili son raporu sonrasında, bu ayın başlarında, üç Avrupa ülkesi İrandan nükleer anlaşmanın ihlallerini durdurmasını ve Viyana müzakerelerine acilen geri dönmesini talep etti. Biden, İsrail Başbakanı Naftali Bennett ile Cuma günü Beyaz Sarayda yaptığı görüşmede, İran nükleer programını frenlemek için önce diplomasiye başvuracağını, ancak bunun faydasız olması halinde, başka seçeneklere başvurabileceğini ifade etti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bir kaç gün önce, yeni İranlı mevkidaşını aramış ve Viyana müzakerelerine mümkün olan en kısa sürede yeniden başlama gereğini vurgulamıştı. Rusyadan yapılan açıklamada, İran tarafının verilen mesajı dikkate aldığı belirtildi. AB Dış Politika Şefi Josep Borrell, yeni dışişleri bakanı ile temas kurarak Tahranın Viyana müzakerelerinin yeniden başlama tarihini ilan etmesini umduğunu dile getirdi. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Tweeter üzerinden yaptığı açıklamada, “İrana karşı diğer seçenekler vurgusu, başka bir ülkeye yönelik yasa dışı bir tehdit anlamına gelirken İranın mevcut seçeneklere yanıt verme hakkını teyit etmektedir” ifadelerini kullandı. İran Dini Lideri Ali Hamaney ise Biden yönetimine yönelik önceki eleştirilerini yineledi. Devlet televizyonun haberine göre, Hamaney, Reisi hükümetiyle yaptığı ilk görüşmede “Mevcut ABD yönetimi, öncekinden farklı değil. Nükleer meseleyle ilgili İrandan talepleri sözde farklı, ancak aslında Trumpın isteklerinin aynısını talep ediyorlar” dedi. Daha önce Savunma Bakanlığında Fahrizade ile işbirliği yapmış olan İslami’nin Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığına atanması, İranın nükleer programının gidişatını değiştirme endişelerini güçlendirecektir.

مشاركة :