Irak’ta başkent Bağdat’a bağlı 17 bölgeden 12’nci Seçim Bölgesi, sadece Bağdattaki değil, belki de Iraktaki diğer tüm seçim bölgelerinden farklı olarak büyük bir ilgi gören tek ilçe oldu. Yeni seçim yasasına göre Irakı 84 seçim bölgesine ayrıldı. Bu bölgeler son dört seçim döneminde yürürlükte olan listeye göre değil, bir kazanan için en yüksek oya göre belirlendi. Söz konusu yasa, bazılarının yüz binlerce oy aldığı birinci sıradaki liderlerin hegemonyasını ortadan kaldırırken, bu oyları kendi bloklarının adaylarına yakın olanlara dağıtmalarını sağlayacak. Bu da bir adayın diğer bir dizi aday arasından şu veya bu seçim bölgesinde en yüksek oyu almaya uygunluğunu göstermeye olanak tanıyacak. Bazı bölgelerde siyasi paranın veya silahların hakim olmasına ilişkin endişeler varken, diğer tarafta bir aşiretin, aynı bölgeden diğer yetkin rakiplere kıyasla yeterliliği olmayan bazı adaylarını birbirine bağlamada daha büyük bir rolü olabileceğine dair endişeler var. Bu ihtilaf birçok ilde ve bölgede mevcut olmasına rağmen, Bağdatta el-Mansur, el-Amiriye, el-Camia ve el-Cihad mahalleleri gibi ünlü bölgeleri içeren 12’nci bölge ve Irakın başkenti Bağdatın büyük mahalleleri ve bölgeleri, gözlemciler ve vatandaşlar arasında en fazla ilgiyi çekti. Bir dizi siyasi blok bu seçim bölgesi için rekabet ediyor. Bölgenin önde gelen adaylarından biri olan Irak Parlamentosu’ndan Milletvekili Hüseyin Arab, “Diğer bölgelerde kazanmanın neredeyse anahtarı olmasının yanı sıra, neredeyse tüm parlamentoyu ayırıyor" dedi. Bölgede en önde gelen iki sünni ittifak, Irak Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki İlerleyiş (Takaddum) Partisi ve Iraklı iş insanı Hamis el-Hançer liderliğindeki Azim Koalisyonu rekabet ediyor. Hüseyin Arab’ın Şarkul Avsat ile verdiği röportajda yaptığı açıklamaya göre bu bölge, Sünni, Şii, Kürt ve Hristiyanlar gibi farklı bileşenlerin bir arada olması açısından çok geniş ve belki de Bağdattaki en büyük bölge. Aynı zamanda, sayıları 531 binden fazla olan seçmen sayısı bakımından da en kalabalık bölge. Bölgede yaklaşık 157 aday 5 sandalye için yarışıyor. Arab açıklamasında, "Bu seçim bölgesinde adaylık alanına Bağdat dışında Anbar, Babil ve Kut olmak üzere üç ilden giren adaylar var" dedi. Bu bölgenin seçim bölgelerinin anası olarak adlandırıldığını ve siyasi aidiyetleri açısından en büyük adayları içerdiğini, mevcut ve eski milletvekilleri olarak bilindiklerini belirten Arab, bunun yanı sıra bu bölgenin en büyük seçim propagandasına tanık olduğunu ve bölgedeki güçler ve siyasi partiler arasında bazen tartışma noktasına ulaşan rekabetin yoğunluğundan dolayı büyük harcamalar yapıldığını açıkladı.  Arab, diğer valiliklerden bu bölgeye aday gösterilenlerle ilgili olarak, “Bu adayların şansı kolay olmayacak çünkü bu bölgede hakim olanlar bölgeden kişiler. Bu nedenle şansı en yüksek olanlar halktan adaylardır. Bu bölgelerden herhangi biri, yeni yasaya göre herhangi bir adayın hakkı olmasına rağmen herhangi bir bölgeyi aday gösterebilir” diye konuştu. Söz konusu seçim bölgesi için öne çıkan adaylar arasında, şu anda Mecliste milletvekili olan Hüseyin Arabın yanı sıra, Anbar vilayetinden olan ve Anbar’dan katılarak Irak parlamentosunu iki kez kazanan Muhammed el-Karbuli, Irak parlamentosunda Finans Komitesi Başkanı olan Babil ilinden Dr. Heysem el-Cuburi, Basra vilayetine mensup olmasına rağmen uzun yıllar Bağdatta yaşayan Irak parlamentosunun eski bir üyesi olan Haydar el-Mulla ve Bağdat eyaletinin kırsal kesimlerinden Şeyh İyad el-Cuburi yer alıyor. Haydar el-Mulla bugün, Muhammed el-Kerbuli ve diğerlerinin aleyhinde yaptığı şikayetin ardından Federal Mahkeme’ye sunduğu temyiz başvurusunun sonucunu beklerken, Şarkul Avsat’a verdiği röportajda şunları kaydetti: "12. seçim bölgesinde bölge halkından adaylarla ve halkın yararına çalışan kişilerle rekabet edebilmek için aday olanlar, kendi bölgelerinde ve valiliklerinde başarısız olanlar ve bazılarının çarpık yöntemleri açığa çıkınca bölgeleri ve valilikleri tarafından reddedilenlerdir. Bu da onların bu seçim bölgesinde şanslarını denemelerini sağladı. Tüm göstergeler burada halkın güvenini kazanamayacaklarını ve bunun da onları düşürme yöntemlerine başvurmaya yönelttiğini gösteriyor.”