Silikon Vadisi ölümsüzlük peşinde: Milyarderlerin ömrü uzatacak yatırımlarında son durum

  • 10/30/2021
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Sonsuz yaşama duyulan istek ve merak, antik Mezopotamyadaki Gılgamış Destanı ve simyacıların peşinde koştuğu ölümsüzlük iksirinden modern çağda transhümanizme kadar birçok farklı anlatı ve düşünce sisteminde tekrar tekrar karşımıza çıkan bir konu.      Yaşlanmanın geciktirilmesi, insan ömrünün uzatılması ve nihayetinde ölümsüzlüğün elde edilebilmesi gibi radikal hedeflerden bahsedebilmek ancak "ölüm" ve "yaşamın" ölçülebilir, hesaplanabilir ve öngörülebilir mefhumlar olarak algılanmasıyla mümkün. Modern tıp ve bilim, böyle bir insan ve dünya tasavvuru yaratarak başta bir fantastik roman ya da bilimkurgu filminden fırlamış gibi duran bu fikirlere dair somut çalışmalar yapılabilmesini olanaklı hale getirdi. Böylelikle kanser araştırmaları, kalıtsal hastalıklarla ilgili çalışmalar, kök hücre, genetik mühendislik, gerontoloji ve biyoteknoloji gibi farklı birçok alanda bilimsel ve teknolojik gelişmeler yaşandı. Öte yandan bu dosyada da ele alacağımız gibi ABDnin Kaliforniya eyaletinde yer alan inovasyon, ileri teknoloji, risk sermayesi ve yazılım şirketlerinin küresel merkezi konumundaki Silikon Vadisinde söz konusu alanlarda ciddi fonlamalar gerçekleştirildi. Dünyanın en zengin milyarderleri, katrilyonlarca yatırım yaparak araştırma enstitüleri ve girişim şirketleri kurulmasına öncülük etti.   Elon Musk ve Bill Gates gibi isimler farklı nedenlerle bu tür çalışmalara yatırım yapmazken Jeff Bezos, Larry Ellison ve Mark Zuckerbergün de aralarında bulunduğu diğer milyarderler bu alanlardaki girişimlere yüksek miktarlarda fon sağladı. İşte dünyanın önde gelen milyarderleri ve ölümsüzlüğü hedefleyen projelere yaptıkları yatırımlar. Altos Labs: Jeff Bezos ve Yuri Milner Eylülde Rusya doğumlu İsrailli iş insanı, girişimci ve fizikçi Yuri Milnerla Amazonun kurucusu Jeff Bezosun yaşlanmayı geciktirerek insan ömrünü uzatacak teknolojiler üzerinde çalışmayı hedefleyen Altos Labsin kurulması için yatırım yaptıkları gündeme gelmişti. Önceki aylarda ABD ve Birleşik Krallıkta resmi olarak kurulan Altos Labsin Kaliforniya eyaletinde, Birleşik Krallıkta ve Japonyada merkezler açmayı planladığı bilidirilmişti. Uzay şirketi Blue Originle dahil olduğu uzay yarışında Bezos, Elon Muskın şirketi SpaceXe açtığı davalarla da sık sık gündeme gelmişti (Reuters) Forbes verilerine göre 199,1 milyar dolarla (yaklaşık 1,8 trilyon TL) dünyanın en zengin ikinci kişisi olan Bezos, 2016da da yaşlanmayla ilişikli hastalıkları inceleyen, çeşitli ilaç ve operasyonlarla yaşlanmayı önlemeyi amaçlayan teknolojiler üretmeyi hedefleyen Unity Biotechnology adlı şirkete yatırımda bulunmuştu. WhatsApp, Xiaomi, Alibaba, Airbnb gibi farklı sektörlerdeki ünlü şirketlerde yatırımları bulunan Milner ise 2012de eşi Julia Milnera prestijli Breakthrough Ödüllerini başlatmıştı. Üç kategoride verilen ödüllerde, yaşam bilimleri alanında insan ömrünü uzatmaya yönelik genetik ve biyoteknoloji çalışmalarına 3 milyon dolarlık (yaklaşık 28,5 milyon TL) para desteği sağlanıyor.  Bilim ödüllerinin Oscarı olarak bilinen Breakthrough Ödüllerini hayata geçiren Milner, Sovyetler Birliğinde teorik fizik eğitimi gördükten ABDde prestijli Pensilvanya Üniversitesinde MBA derecesi almıştı (AFP) Bezos ve Milnerın yatırımlarıyla gündeme oturan Altos Labsin şimdilik en az 270 milyon dolarlık (yaklaşık 2,5 milyar TL) yatırım aldığı düşünülüyor. Bunun yanı sıra şirketin yıllık 1 milyon dolar (yaklaşık 9,5 milyon TL) ve üzerindeki araştırma hibeleriyle alanında uzman bilim insanlarını kadrosuna katmaya çalıştığı da belirtildi. Altos Labse katıldığı düşünülen bilim insanlarının arasında biyoteknoloji ve genetik alanında önde gelen isimler yer alıyor. Nobel Ödüllü bilim insanı Bunlardan biri 2012de Nobel Fizyololoji veya Tıp Ödülünü John B. Gurdonla paylaşan Shinya Yamanaka. Altos Labsin bilimsel danışma kurulunun başında yer alacak olan Yamanaka, 2006daki çalışmasında "hücresel yeniden programlama" adını verdiği hem çığır açıcı hem de yaşlanmayı önleyerek insan ömrünü uzatmayı hedefleyen teknolojilerin temelini oluşturan bir yöntem geliştirmişti. Yamanaka, Nobel Ödülünü kazandıktan sonra San Francisco Kaliforniya Üniversitesindeki konuşmasında Japonyanın bilime daha fazla yatırım yapmasını istemişti (Reuters) Bu yöntem sayesinde embriyonun çok erken safhalarında pluripotent hücre adı verilen hücrelerin yeniden elde edilmesi mümkün hale geldi. Pluripotent hücre, embriyo safhasından sonra vücuttaki kan, beyin ve deri gibi yaklaşık 200 farklı tür hücreye dönüşüyor. Yamanakanın çalışması sayesindeyse bu pluripotent kök hücreler başka hücrelerden elde edilebiliyor. "Büyük potansiyel vaat ediyor" 59 yaşındaki bilim insanının geliştirdiği yöntemle deri hücrelerine, embriyonik kök hücrelerde çok etkin olan fakat deri hücrelerinde etkin olmayan, daha sonradan "Yamanaka faktörleri" olarak da anılan 4 gen aktarılıyor. Bu genlerin yeniden aktif hale getirilmesi deri hücresini tıpkı embriyo safhasında olduğu gibi pluripotent kök hücrelere dönüştürüyor. Fakat başka hücrelerin dönüştürülmesiyle elde edildiği için bunlara "indüklenmiş pluripotent kök hücre" kısaca iPS adı veriliyor. Yenilikçi çalışmasıyla tıp alanında önemli teknolojilerin geliştirilebilmesine olanak sağlayan Yamanaka, Altos Labse katılımını da doğrulamıştı. Japon bilim insanı Altos Labste yürütülecek proje ve araştırmalar için "Aşılacak birçok engel var fakat büyük potansiyel vaat ediyor" demişti. "İnsan ömrü 50 yıl uzatılabilir" Altos Labse katılması öngörülen bir diğer isimse 2016da yayımladığı ve Yamanaka faktörlerini kullandığı sıradışı çalışmasıyla adından söz ettiren Juan Carlos Izpisúa Belmonte. 61 yaşındaki İspanyol biyokimyacı, bu çalışmada yaşayan fareler üzerinde hücresel ve fizyolojik yaşlanma belirtilerini azaltan bir yöntem geliştirmiş, yaşam sürelerini ortalama 6 hafta daha uzatmıştı. Belmonte yaşlanma, kanser, diyabet ve AIDS gibi farklı konularla ilgili araştırmalar yürüten Salk Biyolojik Çalışmalar Enstitüsünde profesör olarak da görev yapmıştı (Cenie) İnsan ömrünün 50 yıl uzatılmasının mümkün olduğunu savunan Belmonte, 2017de insan kök hücrelerinin domuz embriyolarına enjekte edildiği, bu yıl nisandaysa insan hücrelerinin makak embriyolarına enjekte edildiği tartışma yaratan çalışmalarda yer almıştı. Bazı uzmanlar hücreleri yeniden programlanan farelere yönelik çalışmaların insan ömrünü uzatmaya yönelik olumlu gelişmelere ön ayak olabileceğini düşünürken, şimdilik buna yönelik somut bir bulgu yok. Öte yandan, deneye katılan farelerin bazılarının ömrü gerçekten uzasa bile diğerlerinde deneyden ötürü teratom denen tümörlerin oluştuğu gözlemlenmişti. "Biyolojik saati" keşfeden bilim insanı Los Angeles Kaliforniya Üniversitesinden (UCLA) Steve Horvath da Altos Labste yer alması öngörülen bilim insanlarından. Horvath, 2013te yayımladığı bir çalışmayla bir "biyolojik saat" geliştirmişti. Bununla ilgili 2018de ekibiyle bir çalışma daha yayımlayan Horvath, temelde biyolojik yaş ve yaşlanmayı epigenetik boyutta ölçebilen bir süreç tasarlamıştı. Almanyanın Frankfurt şehrinde doğan Horvath, Berin Teknik Üniversitesinde matematik ve fizik eğitimi almıştı (Wikimedia) Hücrelerin ya da tüm organizmanın yaşlanma süreçlerinin takip edildiği ve temelde "Neden yaşlanıyoruz?" sorusuna cevap aranan bu çalışmaların, Altos Labste yaşlanmayı geciktirerek insan ömrünü uzatmaya yönelik araştırmalarda önemli rol oynaması öngörülüyor. Peter Thiel Bezos ve Milnerın Altos Labse yaptığı yatırımlar insan ömrünü uzatmaya yönelik araştırmalara yapılan ilk yatırımlar değil. Önde gelen bazı milyarderler, özellikle biyoteknoloji ve genetik mühendislik alanlarındaki çalışmalara geçmişte de büyük fon sağlamıştı. Bu alandaki araştırmalara destek veren isimlerden biri de çevrimiçi ödeme sistemi PayPalun ortak kurucusu Peter Thiel. Facebooka erken dönemde yatırım yapan ilk kişilerden biri olarak da bilinen Thiel, kendine ait Thiel Vakfı ve girişim sermayesi şirketi Founder Fund üzerinden insan ömrünü uzatmaya yönelik birçok bilimsel çalışmaya maddi destek sağlamıştı. 54 yaşındaki girişimci, doku mühendisliği ve yaşlanma geciktirici teknolojiler üzerine çalışan Methuselah Foundationa 2006da 3,5 milyon dolar (yaklaşık 32,5 milyon TL) yatırım yapmıştı. Radikal projelere fon İş insanı, 2011de de DNA görüntüleme teknolojileri üzerinde çalışan, daha sonradan Myriad Genetics adlı başka bir şirket tarafından satın alınan Counsyl firmasına fon sağlamıştı.   Girişimci, 2012de kendine ait vakfa bağlı çalışan Breakout Labs adlı bir fon kuruluşunu hayata geçirmişti. Bu kuruluş kök hücreden kemik geliştirme, yaşlanma nedeniyle hücrelerde oluşan hasarları giderme ve organları koruyabilmek için soğutma sistemleri tasarlama gibi uzun dönemli, deneysel ve radikal projelere fon sağlıyor. Thiel, diğer yatırımcılardan farklı olarak Stanford Üniversitesinde felsefe eğitimi görmüş, daha sonra da hukuk alanında uzmanlaşmıştı (Reuters)  Ayrıca Thiel, 2014te DNA yazıcı teknolojisi üreten Cambrian Genomicse yatırım yapan isimler arasında yer almış, kanser ilaçları üreten Stem CentRx firmasına da fon sağlamıştı. Bezosla ortak yatırım 2016daysa Thiel ve Bezosun da aralarında bulunduğu yatırımcılar Unity Biotechnology adlı girişim şirketine toplamda 116 milyon dolar (yaklaşık 1,1 milyar TL) yatırım yapmıştı. Söz konusu şirket, yaşlanmayla birlikte görülen hastalıkları inceleyerek nihayetinde insan ömrünü uzatmayı amaçlayan ilaç ve teknolojiler üretmeyi hedefliyor. Öte yandan geçen yıl ağustosta UBX0101 adlı ilaçla ilgili sürdürülen klinik deneylerin olumsuz sonuçlanmasıyla birlikte şirketin hisselerinde yüzde 60lık bir düşüş yaşanmıştı. Dolayısıyla Unity Biotechnology, henüz bu alanda umut vaat eden bir teknoloji ya da ilaç geliştiremedi. Thiel, Forbes verilerine göre 3,9 milyar dolarlık (yaklaşık 38 milyar TL) servetiyle dünyanın en zengin 273. kişisi. Larry Ellison Dünyanın en büyük ikinci yazılım şirketi Oracleın ortak kurucusu Ellison da yaşlanmayı geciktirerek insan ömrünü uzatmaya yönelik biyoteknoloji çalışmalarına yatırım yapan ünlü milyarderlerden. Ellison yatırımlarının önemli bir kısmını, 1958de bakterilerin çiftleşme ve gen aktarımı üzerine çalışmalarıyla henüz 33 yaşındayken Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü alan moleküler biyolog Joshua Lederbergle birlikte 1998de kurduğu Ellison Medical Foundation üzerinden yapmıştı. En az 600 araştırmacıya 430 milyon dolar Özel vakıf yaşlanma, yaşlanmaya bağlı rahatsızlıklar, kök hücre ve genetik gibi alanlarda çalışan 600den fazla araştırmacıya yaklaşık 430 milyon dolar (yaklaşık 4 milyar TL) fon sağlamış, bunlardan neredeyse yüzde 80iyse özellikle yaşlanmayı geciktirici çalışmalara verilmişti.    77 yaşındaki girişimci, 2016da Güney Kaliforniya Üniversitesindeki kanser araştırmaları için de kuruma 200 milyon dolar (yaklaşık 1,9 milyar TL) bağışta bulunmuştu. Lüks yat ve arabalara ilgisiyle de tanınan Ellison, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği tarafından üretilen MiG-29 uçaklarından birine de sahip (Reuters) Ancak Ellison, 2020de Kovid-19 pandemisiyle ilgili araştırmalara yoğunlaşmak istediğini belirterek vakfın çalışmalarını belirsiz bir süre durduğunu açıklamıştı. Öte yandan girişimci, Birleşik Krallk merkezli Oxford Nanopore adlı biyoteknoloji şirketine Eylül 2021de 200 milyon dolar (yaklaşık 1,9 milyar TL) yatırım yapacağını duyurmuştu. Şirket, hücrelerdeki belli başlı özelliklerin haritalandırılması, yaşlanma etkilerinin incelenmesi ve ciddi hastalıkların tedavisinde yeni yöntemler geliştirilmesi amacıyla kullanılan, DNA dizileme olarak bilinen sistem üzerinde çalışıyor. 2014te Oracledaki CEO görevinden çekildiğini açıklayan Ellison, 2018de Elon Muskın şirketi Tesladan 3 milyon dolarlık (28,5 milyon TL) hisse satın alarak şirketin kuruluna katılmıştı. Forbesun verilerine göre Ellisonın net serveti yaklaşık 125 milyar dolar (yaklaşık 1 trilyon TL) ve kendisi dünyanın en zengin 7. kişisi. Larry Page Googleın ortak kurucusu ve Alphabet şirketinin CEOsu Larry Page, 2013te ABDli girişimci Bill Marisle birlikte Googleın alt şirketi Calicoyu kurmuştu. Şirket yaşlanma ve yaşlanmayla ilgili hastalıklar, nörodejenerasyon (nöronların zamanla yapı veya fonksiyon kaybı yaşaması nedeniyle Parkinson ve Alzaymır gibi hastalıkların görüldüğü sürece verilen isim) ve kanser üzerine araştırmalar yürütüyor. Harvard ve MIT gibi önde gelen üniversitelerle ortak projelerde yer alan Calico, 48 yaşındaki Pagein yaşlanmayı gidererek insan ömrünü uzatmaya yönelik biyoteknolojik çalışmalara yaptığı en önemli yatırımlardan biri. Google vs. Ölüm Calico ilk kurulduğunda ABDnin önde gelen haftalık haber dergilerinden Timeın kapağında "Google vs. Ölüm: Google Ölümü Çözebilecek Mi?" manşeti yer almıştı. Haberde, "Google+ ve YouTubeun ardındaki şirket, insan ömrünü uzatmak için ciddi girişimlerde bulunmaya hazırlanıyor" denmişti. Page, Stanford Üniversitesinde bilgisayar bilimi doktorası yaparken, sonradan birlikte kuracakları Google arama motorunun temellerini oluşturan projede Sergey Brinle birlikte çalışmıştı (AFP) Page ise Caliconun diğer sağlık şirketlerine kıyasla daha farklı çalışacağını ve uzun dönemli projelere odaklanılacağını belirterek "Gerçekten ama gerçekten önemli şeyleri hedeflemeliyiz ki 10 ila 20 yıl sonra bunları gerçekleştirmiş olalım" demişti. Öte yandan şirket, yaşlanmayı engelleyecek ve insanın yaşam süresini uzatacak araştırmalarıyla ilgili kamuoyuyla neredeyse hiç bilgi paylaşmamasıyla da gündeme gelmişti. 750 milyon dolar yatırım Calico, 2014te şu anda Türkiyede de şubesi bulunan biyofarma şirketi AbbVieyle yaşlanmayla bağlantılı hastalıklar üzerine çalışmalar yapmak için işbirliğine gitmişti. Şirket ayrıca aynı yıl Googledan 750 milyon dolarlık (yaklaşık 7 milyar TL) bir yatırım aldıklarını duyurmuştu. İki şirket de proje geliştirilmesi için yaklaşık 350 milyon dolar (yaklaşık 3 milyar TL) yatırım yapmıştı. Calico, Temmuz 2021de AbbVieyle işbirliğini ikinci kez yenileyerek ileride ortak projelerde çalışmaya devam edeceklerini açıklamıştı. Forbesa göre Page, yaklaşık 122 milyar dolarlık (yaklaşık 1,1 trilyon TL) kişisel servetiyle dünyanın en zengin 5. ismi. Sergey Brin 1998de Pagele birlikte Googleı kuran Brin de biyoteknoloji ve yaşlanma karşıtı çalışmalar alanında büyük yatırımlar yapan milyarderler arasında yer alıyor. Brin, 2008de yaptırdığı bir testle kendisinde Parkinson hastalığına yakalanma riskini artıran bir genetik mutasyon bulunduğunun tespit edildiğini söyleyerek bu hastalıkla ilgili DNA araştırmaları yapan projelere 150 milyon dolardan (yaklaşık 1,4 trilyon TL) fazla yatırım yapmıştı. Brinin annesine de 1998de Parkinson hastalığı teşhisi konmuştu. Sovyetler Birliği döneminde Moskovada doğan Brin, ailesinin ABDye göç etmesiyle prestijli Stanford Üniversitesinde eğitim görmüş, Pagele de burada tanışmıştı. "Moonshot" projeleri 48 yaşındaki Brin, Googleın gizliliğiyle ünlü "moonshot" kuruluşu X Developmentta bir dönem başkanlık da yapmıştı. "Moonshot", tüm dünyayı etkileyen bir problemi çığır açıcı nitelikteki bilimsel ve teknolojik çözümlerle ortadan kaldırmayı amaçlayan projeler için kullanılan bir ifade. Şu anda şirketin yönetim kurulunda yer alan Brin, X Developmenttaki bir ekiple 2015te Verily adında bir araştırma kuruluşunu hayata geçirmişti. İnsan ömrünü kısaltan hastalıklara teknolojik çözümler üretmeyi amaçlayan şirket, 2019da farklı kaynaklardan toplamda 1 milyar dolar (yaklaşık 9,5 milyar TL) fon almıştı. Brin, 2012 ABD Başkanlık Seçimlerinde eski ABD Başkanı Barack Obamanın seçim kampanyasına 5 bin dolar (yaklaşık 48 bin TL) destek yapmıştı (Reuters) Verilynin üzerinde çalıştığı birçok proje arasında diyabet hastalarının glikoz seviyelerinin gözyaşlarından ölçülebilmesini sağlayan bir kontakt lensle lupus, romatoid artrit ve bağırsak iltihaplanması gibi hastalıklarda bağışıklık sisteminin moleküler bir haritasının oluşturulmasını sağlayacak bir sistem yer alıyor.     Öte yandan Verily CEOsu ABDli genetikçi Andrew Conrad, nanoparçacık teknolojili bir hap üzerinde çalıştıklarını da açıklamıştı. Buna göre hapın, içindeki nanoparçacıklar sayesinde vücuttaki organ ve hücrelerde kanser gibi hastalıkların belirtilerini tespit ederek bunlarla ilgili bilgi toplaması hedefleniyor. Brin, Forbesun verilerine göre 117,5 milyar dolarlık (yaklaşık 1 trilyon TL) servetiyle dünyanın en zengin 6. kişisi konumunda. Mark Zuckerberg Facebookun ortak kurucusu Mark Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan, 2015te Chan Zuckerberg Initiative adlı kuruluşu hayata geçirmişti. Çift, Facebooktaki hisselerinin yüzde 99unu kuruluşa zaman içinde fon olarak vereceklerini söylemişti. Bu oran, o dönemde 45 milyar dolara (yaklaşık 420 milyon TL) denk geliyordu. Bilim, eğitim ve barınma gibi alanlarda hizmet veren kuruluş, Kovid-19 pandemisinde de salgının anlaşılması, incelenmesi ve koronavirüs aşısı geliştirilmesine yönelik çalışmalara katkı sağlamıştı. 2100e kadar hastalıklar ortadan kalkacak 2016da kuruluş, Chan Zuckerberg Science adlı bir program başlattıklarını duyurmuştu. Programın amacının, 2100e kadar tüm hastalıkların iyileştirilmesi, kontrol altına alınması ve nihayetinde önlenmesi olduğu belirtilmişti. Zuckerbergün adı, Facebooktaki dezenformasyon ve ifşa skandallarıyla son dönemde sık sık gündeme geliyor (Reuters) Program için ayrılan 3 milyar dolarlık (yaklaşık 28,5 milyar TL) bütçenin 600 milyon dolarıyla (yaklaşık 5,7 milyar TL) Berkeley Üniversitesi, San Francisco Kaliforniya Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi gibi prestijli eğitim kuruluşlarındaki bilim insanları ve mühendisler arasında ortak görüşmeler, projeler ve araştırmalar düzenlenebilmesi için  Biohub adlı bir araştırma merkez kurulmuştu. "En riskli ve yenilikçi fikirler" Biohubın internet sitesinde merkezin vizyonuna dair "Geleneksel koşullarda yapılamayacak büyük bilimsel çalışmaları yürütüyoruz. Bireysel araştırmacıların da en riskli ve yenilikçi fikirleri üzerinde çalışmalarına olanak sağlıyoruz" ifadeleri yer alıyor.  Bunun yanı sıra Zuckerberg ve Chan, Sergey Brin ve eski eşi Anne Wojcicki, Yuri Milner ve eşi Julia Milnerla birlikte bilim dünyasının Oscarı olarak anılan Breakthrough Ödüllerini başlatmıştı. Ödül temel fizik, matematik ve yaşam bilimleri olmak üzere üç dalda, toplam 6 kişiye verilebiliyor. Kazanan her katılımcının 3 milyon dolar (yaklaşık 28 milyon TL) aldığı Breakthrough Ödülleri, dünyadaki en büyük para ödüllerinin takdim edildiği yarışma olarak kabul ediliyor. Buna kıyasla Nobel Ödüllerinde verilen para ödülüyse 1 milyon dolar (yaklaşık 9,5 milyon TL) civarında. Dünyanın en zengin üçüncü kişisi olan Zuckerbergün şahsi serveti Forbes verilerine göre yaklaşık 120 milyar dolar (yaklaşık 1,1 trilyon TL) değerinde. Elon Musk ve Bill Gates Peki yenilikçi teknolojilerin ve fikirlerin günümüzdeki öncüsü konumunda olan Elon Muskın yaşlanmayı önleyici ve insan ömrünü uzatmaya yönelik araştırmalara dair yaklaşımı nasıl? ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanleyden analistler, Muskın SpaceXten elde ettiği kazançla dünyanın ilk trilyoneri olabileceğini açıklamıştı (Reuters) Musk, Bezosun Altos Labsteki yatırım haberlerinin ardından eylülde kendisini tiye alan bir tweet paylaşarak "İşe yaramazsa ölüme dava açacak!" demişti.  Jeff Bezos has reportedly invested in anti-aging startup Labs. Scientists will have a $1M salary & will research on how cells age and how to reverse them. pic.twitter.com/dUDNXm02JM — SAY CHEESE! (@SaycheeseDGTL) September 7, 2021 "Hitler Sorunu" Kendisiyle 2015te yapılan bir söyleşideyse insan ömrünü uzatmaya yönelik biyoteknoloji ve genetik mühendislik alanındaki girişimleri değerlendiren SpaceX CEOsu, şunları söylemişti: "Tüm sistem çöküyor. 90 yaşında müthiş hızlı koşabilen ama görme yetisi zayıflamış biriyle karşılaşmıyorsunuz. Tüm sistem kapanıyor. Bunu ciddi şekilde değiştirmek için de genleri yeniden programlamalı ya da vücuttaki tüm hücreleri değiştirmelisiniz." Musk, genetik mühendisliği alanında bu şekildeki çalışmalara yanaşmadığını çünkü "Hitler Sorunu" olarak adlandırdığı bir problemle karşılaştığını belirtmişti. Girişimci, sorunun "teknik değil ahlaki bir savaş" olduğunu savunarak "Ben buna Hitler Sorunu diyorum. Hitlerin tüm derdi üstün ırk ve genetik saflık yaratmaktı. Hitler Sorunundan nasıl uzak durabiliriz? Bilemiyorum" demişti. Musk, yaşlanmayı ortadan kaldırarak insan ömrünü uzatmanın imkansız olmadığını belirtmiş fakat bunun yalnızca bir yolu olduğunu söylemişti. Girişimci, "Yani, bence bu sorunların birçoğunu kökten çözebilmek için DNAmızı yeniden programlamamız gerekecek. Tek yol bu" ifadelerini kullanmıştı. Forbes verilerine göre 220 milyar dolarlık (yaklaşık 2 trilyon TL) servetiyle dünyanın en zengin kişisi konumundaki Musk, şimdilik insan ömrünü uzatmaya yönelik araştırmalara fon ayırmayı planlamıyor. "Daha uzun yaşamaya yatırım yapmak benmerkezci" Microsoftun ortak kurucularından Bill Gates de Musk gibi yaşlanmayı giderici biyoteknolojik araştırmalara şüpheyle yaklaşanlardan. Gates, Kovid-19 aşılarında Microsoftun ürettiği mikroçiplerin yer aldığına dair komplo teorileriyle de gündeme gelmişti (Reuters) Gates, 2014te Redditte katıldığı bir etkinlikte bu alandaki çalışmaları eleştirerek şu ifadeleri kullanmıştı: "Hâlâ sıtma ve tüberküloz gibi hastalıklarla uğraşıyorken zenginlerin daha uzun yaşamalarını sağlayacak şeylere yatırım yapmaları bana gayet benmerkezci geliyor. Fakat daha uzun yaşamak güzel olurdu, bunu da kabul ediyorum." 123,3 milyar dolarlık (yaklaşık 1,1 trilyon TL) servetiyle dünyanın en zengin dördüncü kişisi olan Gates, şu anda başta pandemi olmak üzere daha somut ve acil gördüğü alanlarda yatırım yapmayı tercih ediyor. Gençlerin kanıyla gençleşmek Yaşlanmama arzusu zaman zaman gerçekten sıradışı projelerin ortaya çıkmasına da yol açabiliyor. ABDde 1950lerde prestijli Cornell Üniversitesinde başlayan ve 2000lerde yeniden Stanford Üniversitesinde hayata geçirilen çalışmalar, 2016da olağandışı bir projeye dönüşmüştü. Tıp öğrencisi Jesse Karmazin tarafından ABDde başlatılan Ambrosia adlı girişim kapsamında 35 yaş üstü kişilere, gençlerden alınmış kanlar litresi 8 bin dolara (yaklaşık 77 bin TL) satılmıştı. Ambrosianın iddiasına göre bu kanlar yaşlı kişilerin vücuduna enjekte edildiğinde gençleştirici bir etkiye sahip olacaktı. Yaklaşık bir yıl içinde Ambrosianın kan değişimi için klinik deneylere katılan kişi sayısı 600ü bulmuştu (Pixabay)​​​​ Büyük tartışma yaratan girişim kısa sürede ABD Gıda ve İlaç Dairesi (Food and Drug Administration -FDA) tarafından incelemeye alınmıştı. FDAin söz konusu çalışmaların kanıtlanmamış olduğuna dair kamuoyuna yaptığı uyarı üzerine şirket de çalışmalarını 2019da durdurmuştu.   Milyarderlerin ve devasa yatırımların yanında böyle örnekleri de göz önünde bulundurmak, belki de daha kapsamlı ve sağduyulu bir bakış açısı oluşturmayı sağlayabilir. Yaşlanmanın ve ölümün bilimsel araştırmalar ve tıbbi teknolojilerle çözülebilecek "sorunlara" dönüştürülmesiyle gelecekte bu alanlardaki projelerin ve girişimlerin sayısı artacak gibi görünüyor. Öte yandan bu gelişmeler kaçınılmaz olarak hem uzun süredir tartışılan hem de daha yeni birtakım etik, siyasi ve toplumsal sorunları da beraberinde getirecek. Yararlanılan kaynaklar: MIT Technology Review, Forbes, New York Times, Financial Times, Jacobin, Guardian, CNBC, TIME, BBC, Vox, Tech Republic, PR Newswire, Fierce Biotech, Business Insider, Philantrophy News Digest, This is Money, Business Journal, Phys.org, Wait But Why, Reddit, Kurious

مشاركة :