İsrailli insan hakları kuruluşu B’Tselem, İsrail’in Filistin topraklarındaki 5 milyon Filistinlinin kaderini kontrol ettiğini ve bu insanlara yönelik sistematik, faal ve devamlı bir şiddet uyguladığını söyledi. B’Tselem, İsrail’i ayrı ve alakası yokmuş gibi görünen ancak aslında aynı amaca hizmet eden iki yöntem üzerinden Filistinlilere karşı çalışmakla itham etti. Kuruluş bu bağlamda, devletin yargı danışmanlarının ve yargıçların onayının alınmış olduğu, aleni ve resmi yöntemlerle Filistin topraklarına el koyarken, yerleşimcilerin de kendi amaçları için kullanarak hedeflerini gerçekleştirmek için, Filistinlilere şiddet uygulayarak topraklarını ele geçirdiklerini belirtti. B’Tselem, yerleşimcilerin Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Filistinlilere yönelik saldırılarının ve suçlarının daha şiddetli bir hal aldığına yönelik uyarıda bulundu. Kuruluş yerleşimcilerin şiddet eylemlerini devletin tam desteğiyle uyguladıklarını, devletin temsilcilerin bu adımların uygulamaya geçirilmesine katıldıklarını belirti. Aynı zamanda bunların, İsrail apartheid rejiminin Filistin topraklarını ele geçirme sürecini tamamlamak için daha fazla toprağını küçük parçalar halinde alma stratejisinin bir parçası olarak geldiğini belirtti. B’Tselem tarafından yayınlanan raporda “Bu nedenle, yerleşimciler tarafından uygulanan şiddet hükümet politikasının bir parçasıdır. Devletin resmi güçleri bunun uygulanmasına izin veriyor ve katılıyor” ifadelerine yer verdi. Raporda iki yöntem olduğunu, resmi yöntemin hükümet ve ordu tarafından uygulandığını, bu bağlamda İsrailin 1967 yılında Batı Şeria’yi işgal etmesinden bu yana, yeni yerleşimler bölgeleri inşa etmek, yönetimi altındaki alanları genişletmek ve yerleşimcilere hizmet edecek yollar inşa etmek için 2 milyon dönümden fazla Batı Şeria topraklarını yağmaladığı belirtildi. Resmi olmayan ikinci yöntemin ise, yerleşimcilerin ordu korumasında Filistinlilerin topraklarına yönelik güç ve silah kullanarak  saldırıları, hırsızlıkları ve soygunları ile yürütüldüğünü açıkladı.  İsrail kontrolünün kullandığı mekanizmalar ve saldırlar zamana ve koşullara göre farklılık gösteriyor. İsrail’in Gazze Şeridi’ni dışarıdan kontrol etmesi ile Batı Şeria ve Doğu Kudüs üzerindeki doğrudan kontrolü arasında farklar bulunuyor. B’Tselem, Gazze Şeridi’nde insanların günlük hayatlarının en önemli alanlarda bile nasıl olacağına karar verenin İsrail olduğunu belirtti. Kuruluş ayrıca, İsrail’in Gazze Şeridi’ne kimlerin girip çıkabileceğine, Gazze halkının sofralarına hangi yiyeceklerin konulacağına, hangi yiyeceklerin ihraç edileceğine karar verdiğini ayrıca bölgede verilebilecek tedavi düzeyini, hangi tıbbi ekipmanın, hangi ilaçların Gazze Şeridi’ndeki hastanelere gidebileceği ve doktorların hangi ek kurslara katılmak üzere seyahat edebileceği belirleyen taraf olduğunu açıkladı. Aynı zamanda İsrail’in, Gazze Şeridi’ndeki içilebilir su sıkıntısına neden olan elektrik krizinin başlıca sorumlusu olduğunu, İsrailli çalışanların Gazze Şeridi’ndeki yaşam standardını, ekonomik kalkınma, eğitim ve aile kurma fırsatlarını belirlediğine dikkat çekti. B’Tselem Gazze’deki yaklaşık 2 milyon Filistinlinin hayatlarının kontrolünü kaybetmiş olduklarını belirtti.