Chomsky: ABDnin Ukraynaya yaklaşımı nükleer bir savaşa yol açabilir

  • 4/10/2022
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Eliana Dager* ABD’li ünlü düşünür Noam Chomsky, Rusyanın Ukraynada işlediği "suçları ve vahşeti" reddetti. Chomsky aynı zamanda, Soğuk Savaşın sona ermesinden Ukraynadaki savaşa kadar Washingtonun Moskovaya yönelik yaklaşımını da eleştirdi. ABDnin şu anki pozisyonunun "son Ukraynalı öldürülene" ve olası bir nükleer savaş patlak verene kadar çatışmayı sürdürmek olduğunu söyledi. Chomsky, BAE merkezli The National gazetesine verdiği röportajda, Ukrayna savaşının izleyebileceği iki rota olduğunu söyledi. Birincisi "Ukraynanın yok edilmesini kolaylaştırmayı sürdürmek, ardından yeryüzünde insan yaşamını sona erdirebilecek olası bir nükleer savaşa geçiş yapmak". İkincisi diplomatik bir çözüme ulaşmak. Chomsky, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın kendisine bir "kaçış planı" sunması gerektiği için "çirkin" olacağını itiraf etti. Aksi takdirde, Kremlinin efendisinin "tüm gücünü kullanmaktan ve dünyayı topyekün bir nükleer savaşa sürüklemekten başka seçeneği kalmayacağı" konusunda uyardı. Güçlü nükleer savaş olasılığı Amerikalı düşünür, uzlaşının içeriğinin herkes için net olduğunu varsaydı. Buna göre uzlaşı; "Ukraynanın tarafsız bir devlet olarak kalmasını garanti etmeli, Donbass bölgesi ile Kırımın statüsünü ileriki bir aşamada görüşmek üzere dondurmak için diplomatik bir çıkış yolu temin etmeli, ateşkesi ve Rus kuvvetlerinin Ukraynadan çekilmesini sağlamalı".     24 Şubatta komşusuna yönelik askeri harekâtının arifesinde Moskova, 2014te Ukraynaya bağlı Kırım yarımadasını ilhak etmesinden yaklaşık 8 yıl sonra gelen bir hamleyle, Doğu Ukraynada Donbas adıyla bilinen bölgeyi oluşturan ayrılıkçı Luhansk ve Donetsk’in bağımsızlığını tanıdı. Mevcut çatışmanın neden olduğu muazzam trajedilere ve sonuçlara rağmen, Chomsky’nin dediğine göre "Washingtonun pozisyonu, siyasi bir çözüme başvurmadan son Ukraynalı öldürülene kadar savaşı sürdürmektir". Chomsky, bunun kendisinin değil, Amerikalı diplomat ve Washingtonun eski Riyad büyükelçisi Charles Freemandan alıntıladığı bir ifade olduğunu da açıkladı. Amerikalı düşünür ve profesör, bu pozisyonun "büyük nükleer güçler arasında bir çatışmaya, yani mevcut haliyle dünyanın sona ermesine dair güçlü bir olasılığa" işaret ettiğini varsaydı. Kırmızı çizgileri aşmak Röportajda Chomsky, Rus-Batı çatışmasının arka planına değindi. Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana birbirini takip eden ABD yönetimlerinin Rusya karşı davranışlarını arz etti ve Washingtonun Moskovaya verdiği sözlerden nasıl caydığını, onu önce tırmandırmaya ardından savaşa nasıl ittiğini açıkladı. Chomsky, Soğuk Savaşın sonunda dönemin Rusya Devlet Başkanı Mihail Gorbaçovun Avrupa ve Asya bölgesinin birleştirilmesini, Avrupanın en batısında yer alan Portekizin başkenti Lizbondan Rusyanın en doğusundaki Vladivostok şehrine kadar hiçbir askeri ittifak olmaksızın uzanan "Ortak Avrupa Evi" planını önerdiğini söyledi. Dönemin ABD Başkanı Baba George Bush, buna karşılık, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Doğu Almanya yönünde bir karış dahi genişlemeyeceğine dair söz verdi. Rusyanın önerisine çok da uzak olmayan, ancak ilişkilerini sürdürdüğü NATO dahil askeri ittifakları da dışlamayan "Barış için Ortaklık" planını sundu. Amerikalı düşünürün Freemandan aktardığına göre, ABD başkanlığına gelmesiyle birlikte Bill Clinton, 1994ten beri Ruslarla görüşmelerde "barış için ortaklıktan” bahsediyor, ancak dünyaya hitap ederken NATOyu Rusya sınırlarına kadar genişleteceğini söylüyordu. Nitekim Clinton, 1996’da genişletilmiş bir NATO haritası sunmuş, 1997de ise Polonya, Slovenya ve Macaristanı ittifaka katılmaya davet etmiş ve böylece Rusya sınırlarına dokunmuştu. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin kendisini bu nedenle güçlü bir şekilde kınamıştı. Chomsky, bunun Bushun Gorbaçova verdiği Amerikan sözünün ihlali olduğunu, ancak Oğul George Bush’un 2001de Beyaz Sarayın efendisi olup, Ukraynanın (2008) yanı sıra bir dizi eski Sovyetler Birliği ülkesini NATOya katılmaya davet ederek, babasının sözünü tamamen geçersiz kılmasına kadar Rusların “isteksizce de olsa bu ihlalle birlikte yaşadıklarını” söyledi. Bush’un bu hamlesine hem Fransa hem de Almanya, taşıdığı tehlikenin farkında olduklarından karşı çıkmışlardı. Zira gerek Gürcistan gerekse Ukrayna, onları stratejik nüfuz alanının merkezi olarak gören Rusya için birer “kırmızı çizgi” teşkil ediyorlar. Moskova bu ülkelerde kendisine düşman bir askeri ittifakın varlığını reddediyor. Amerikalı düşünürün dediğine göre “Hiçbir Rus lider bunu kabul edemezdi, ne Boris Yeltsin, ne Gorbaçov, ne de başka biri". Ukraynanın hayatta kalması için çirkin uzlaşı Buna rağmen NATO yayılmacı politikasını sürdürdü. Chomsky, 2014teki Ukrayna devriminden sonra, "ABD’nin hemen harekete geçerek Ukraynayı alenen NATOnun askeri misyonlarına, silah anlaşmalarına dahil etmeye başladığını" söyledi. Amerikalı düşünür, ABD Başkanı Joe Biden tarafından 1 Eylül 2021de yayınlanan, Ukraynanın NATO’ya katılma çabasını destekleyen, Kieve silah sağlanması dahil olmak üzere iki ülke arasındaki askeri iş birliğinden bahseden bir basın açıklamasına atıfta bulundu. Bu açıklamanın Rusyayı "bu cani ve tehlikeli Ukrayna’ya savaş açma kararını" almaya sevk etmiş olabileceğini belirtti. Mevcut durum ışığında Chomsky, dünyanın iki seçenekle karşı karşıya olduğunu düşünmekte. Bunların ilki, “ABDnin 2001de başlattığı politikayı sürdürmesi, Ukraynayı ortak askeri tatbikatlar gibi NATO ittifakının faaliyetlerine dahil etmeye devam etmesidir ki bu da Ukraynanın yok edilmesi ve ardından yıkıcı bir nükleer savaş anlamına geliyor”. İkinci seçeneğe gelince, o da ABDnin mevcut pozisyonundan vazgeçmesidir. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macronun, Rusya Devlet Başkanı için bir kaçış planı ya da çıkış sağlayacak dar anlamda bir siyasi çözüme varmak için Putin ile görüşmeyi yoğunlaştırma yaklaşımını izlemesidir. Amerikalı düşünür böyle bir çözümün "çirkin" olacağını ama "Ukraynanın hayatta kalması için tek alternatif olmayı sürdürdüğünü" vurguladı. Rusya Devlet Başkanı, Ukraynaya yönelik askeri harekâtı başlattığında, kendi tanımladığı şekliyle bu "özel askeri operasyonun" amacının, "Ukraynanın silahsızlandırılması ve Nazizmin kökünün kazınması" olduğunu açıklamıştı. Ukrayna’yı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlamış ve bilhassa NATOya katılma niyetinden dolayı ülkesine karşı bir tehdit oluşturduğunu belirtmişti. Sahadaki askeri çatışmalara paralel olarak Ruslar ve Ukraynalılar savaşı durdurmak için barış görüşmelerine başladılar. Kiev, koşulları için güvenlik garantileri sunulması koşuluyla tarafsız kalmaya ve NATOya katılmamaya hazır olduğunu teyit etti. Ancak, iki tarafın birbirlerine yönelik müzakereleri engelleme suçlamaları ve sahadaki gelişmeler gölgesinde müzakereler halen yavaş ilerliyor. *Şarku’l Avsat okurları için Independent Arabia’dan aktarılmıştır.

مشاركة :