İran Natanz yakınlarında geniş bir tünel ağı inşa ediyor

  • 6/18/2022
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

İsrail ve ABD istihbarat yetkilileri, İran’ın, Natanz nükleer üretim sahasının güneyinde, dağların derinliklerinde geniş bir tünel ağı kazdığını, söz konusu tünellerin bombardımanlara ve siber saldırılara dayanıklı bir şekilde inşa edildiğini aktardı. İran’ın Natanz nükleer tesisleri yakınındaki inşaat faaliyetleri uydudan görülüyor olsa da Joe Biden yönetimi bu faaliyetlerle ilgili aleni bir açıklamada bulunmadı, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ise geçen ay bir konuşmasında kısa bir cümleyle konuya değinmekle yetindi.   Şarku’l Avsat’ın New York Times (NYT) gazetesinden aktardığı habere göre ABD’li ve İsrailli istihbarat yetkililerinin, İranın bölgedeki bina ve sondaj faaliyetlerini yakından izlediklerini aktardı. NYT her iki ülkedeki ulusal güvenlik yetkilileriyle yapılan görüşmelerde, İranlıların söz konusu sondaj faaliyetlerini hangi amaçlarla yaptığına ve bunun ne gibi bir tehdit oluşturduğuna dair görüş ayrılıklarının olduğuna dikkati çekti. Çoğu uzman, İran’ın yirmi yıllık ‘nükleer serüveninde’ bugün daha önce hiç olmadığı kadar nükleer bir silah üretmeye yaklaşmış durumda olduğunu düşünüyor. Uzmanların çoğu, İran’ın nükleer silah üretme eşiğine geldiğinde faaliyetlerini geçici olarak askıya almayı planladığına da inanıyor.   ABD Başkanı Joe Biden’ın önümüzdeki ay Orta Doğu’ya gerçekleştireceği ziyarette, İran’ın nükleer programı konusundaki ihtilafın yeniden alevleneceği değerlendiriliyor. Gözlemciler, Biden’ın ziyaretinde, İran’ın nükleer faaliyetlerini kısıtlamak için daha radikal önlemler alınmasının gündemin üst sıralarında olacağını tahmin ediyor.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) bu ayın başında yayımladığı bir raporda, İranın tek bir nükleer bomba için yeterli yakıtı zenginleştirmesine sadece birkaç hafta kaldığı belirtilmişti. Ancak bu yakıtın kullanılabilir bir silaha dönüştürülmesinin iki yıllık bir süre gerektirdiği de kaydedilmişti. İsrail’in raporları da İran’ın nükleer bir silah elde edebilmesi için en az iki yıla gereksinim duyduğunu gösteriyor. Yakın zamanda emekli olan ve İranla ilgili askeri planlamayı denetleyen ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie, Tahranın, en azından kısa vadede, Birleşik Devletler ile müzakere ederken nükleer yeteneklerinden yararlanmaya çalıştığını söyledi. McKenzie, “İranlılar için en büyük öncelik, nükleer tehdidi ekonomik tavizler almak ve benzeri tavizler koparmak için kullanmaktır” dedi.   Joe Biden yönetiminin ‘2015 nükleer anlaşmasını’ yeniden canlandırma çabaları engellerle karşılaşmaya devam ederse, nükleer tesisler İran için çok daha önemli bir hale gelebilir. Viyana’da durdurulmuş olan müzakerelerin yeniden başlatılması şu an için düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından 2018de tek taraflı olarak terk edilen Kapsamlı Ortak Eylem Planı, Tahranın yeni santrifüj kurma kabiliyetini sınırlandırmış ve nükleer yakıtlarının yüzde 97’sini yurt dışına göndermesini sağlamıştı. Viyana’da bir yılı aşkın süredir sürdürülen müzakereler, Biden yönetiminin, İran’ın Devrim Muhafızlarının ‘terör örgütleri listesinden’ çıkarılması talebini reddetmesi ve Tahran’ın yüksek petrol fiyatları nedeniyle yeni gelir akışı elde etmesi nedeniyle çıkmaza girmişti.   İran yönetimi şu aralar, Natanz yakınlarındaki devasa tünellerin inşa edilmesi dahil olmak üzere yeni baskı noktaları arıyor. Geçen hafta İranlı yetkililer, müfettişlere İranın yakıt üretimini izleme olanağı veren 27 güvenlik kamerasını kapattı. 2015 Nükleer anlaşmasının bir parçası olarak kurulan kameraların kapatılması kararı, BMnin nükleer denetimlerden sorumlu kuruluşu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının Başkanı Rafael Grossiyi endişelendirdi. Grossi geçen hafta, "Kameralar haftalarca kapalı kalırsa, nükleer maddelerin nerede olduğunun izini sürmek imkansız olur, bu da nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma umutlarına ölümcül bir darbe anlamına gelir’’ dedi.   ABD merkezli Woodrow Wilson Uluslararası Araştırma Merkezi uzmanlarından Robert Litwak, Tahran’ın uranyum zenginleştirme programının nükleer silah üretme eşiğine ulaştığını söyledi. Foreign Policy dergisinin geçen ayki haberinde, İranın nükleer programının tehlikeli yeni bir aşamaya girdiği ve Tahranın nükleer silah yapmak için yeterince zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu belirtildi. Yüzde 60 oranında zenginleştirilen uranyumun, nükleer bir silahta kullanılabilmesi için yüzde 90 oranında zenginleştirilmesi gerekiyor, ancak bu iki seviye arası hızlı bir zamanda aşılabiliyor. İran, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından hızlandırdığı nükleer faaliyetlerle, daha önce yıllarla ifade edilen, yüksek seviyede uranyum zenginleştirme kabiliyetini haftalarla sınırlı bir zaman diliminde geliştirebilir. Bununla birlikte nükleer bir silah üretmek için yine de yıllara gereksinimi var. Foreign Policy, yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirmenin, tek başına İrana bir nükleer silah kazandırmayacak olmasına rağmen, bu hedefe ulaşmada en önemli adımı temsil ettiğine işaret etti. Dergiye göre, uluslararası toplumun şu ana kadar İran’ın ‘birinci sınıf malzeme’ elde etmesini önlemek için bolca zamanı bulunuyordu, ancak Viyana’da anlaşmaya varılamaması durumunda, ABD son çare olarak askeri seçeneği saklı tutuyor. Askeri seçenek bugüne kadar İran’ı nükleer bir silah yapmaktan caydırdı. Öte yandan Tahran dünyanın haberi olmadan nükleer silah için gerekli yakıtı üretebilir.  Demokratlar ve Cumhuriyetçiler uzun zamandır İranın nükleer silah üretmesine izin vermeyeceklerini iddia etseler de ABDnin İranı engelleyememe ihtimali kaygı yaratıyor.

مشاركة :