İran ve Türkiye’nin inşa ettiği barajlar Dicle ve Fırat’ı kuraklıkla tehdit ediyor

  • 8/27/2020
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

Komşuları İran ve Türkiye, yeni barajlar inşa ederken Irak, gerekli altyapıyı oluşturmadığı ve yukarı havzadaki iki ülke ile yoğun müzakereler yapmadığı taktirde, tarihi nehirler olan Dicle ve Fırat nehrinin kurumasıyla karşı karşıya kalacak. Yetmiş yaşlarında bir çiftçi olan Ebu Şakir, Irak’ın güneyindeki Basra vilayetinde Şattülarap bölgesinde yüksek tuzluluk oranı nedeniyle arazinin büyük bir bölümünü kaybettikten sonra büyük bir özlemle topraklarını seyrediyor. Fransız Haber Ajansı’na (AFP) konuşan çiftçi, düşük su seviyesi nedeniyle son yıllarda yüzeyde artan tuzların körfez sularından topraklarına aktığını belirtti. Ebu Şakir, “Ben, ailem ve yeğenlerim, topraklarımızı ve evlerimizi terk etmek zorunda kaldık. Tüm topraklarımız sulak arazi haline geldi. Yüksek tuz oranı, dünyadaki en iyi hurma türlerinden birini öldürdü” dedi. Bu hurma ağaçlarından, Körfez ülkelerine, ABD’ye ve dünyanın birçok ülkesine hurma ihraç edildiğini söyleyen Ebu Şakir, hüzünlü bir ses tonuyla “Ama bugün bu ağaçların, tüm acılar içinde ölü bir şekilde gözlerimizin önünde durduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı. Bu durumun nedenlerini, Irak Su Kaynakları Bakanı Mehdi el-Hamdani açıkladı. Hamdani, yaptığı açıklamada Türkiye ve İran’dan alınan su miktarlarının, Dicle ve Fırat nehirlerinin kaynağında çok sayıda baraj ve proje inşası sonucunda yüzde elli oranında azaldığını ifade etti. Mehdi el-Hamdani, bakanlığın, Irak’ın su meselesine dair tutumunu 2035 yılına kadar değerlendirmek için, en kötü duruma dair birkaç senaryo içeren bir strateji geliştirmeye çalıştığını vurguladı. Hamdani ayrıca, içme suyunun tamamen güvence altına alınması gerektiğini ifade etti. Bakanlığın önerdiği çözümler arasında, ‘Basra suyunun tuzluluğunun azaltılması, yeni boruların bağlanması, Selahaddin ve Kerkük vilayetleri arasında ‘2003’ten sonra en büyük barajlardan biri olacak’ yeni bir baraj inşa etmek’ konuları da yer alıyor. Bakanlık ayrıca, bu barajın birçok özelliğine de değinirken, ‘depolama kapasitesini ve elektrik üretimini artıracağını ve başkent Bağdat’ı sellerden koruyacağını’ vurguladı. 2003’ten bu yana Irak’ta altyapıya yapılan zayıf yatırım, su borularının, barajların ve elektrik santrallerinin kötüleşmesine yol açtı. 2014 yılından bu yana hükümet, Su Kaynakları Bakanlığı’nın planlarını uygulamasını da etkileyecek şekilde, DEAŞ ile mücadeleye odaklandı. Aynı şekilde hükümet, düşen petrol fiyatları nedeniyle azalan ithalatla karşı karşıya kaldı. Ancak 2018 yılında Basra’da 24 binden fazla vatandaşın su kirliliği dolayısıyla zehirlenmesi, hastanelerin ve sağlık ocaklarının dolup taşmasıyla su meselesi yeniden gündeme geldi. Bu sağlık krizinin tekrarını önlemek için Bakanlık, iki yıllık bir aradan sonra Türkiye ile Dicle Nehri üzerindeki Ilısu Barajı’na dair yeni bir müzakere turu düzenledi. Bu çerçevede Hamdani, “Baraj tamamlandıktan sonra gerekli miktarın Irak’a ulaşmasının sağlamak için Ilısu Barajı’nın işletilmesine yönelik bir protokol imzalanması da dahil olmak üzere birçok önlem üzerinde anlaştık” değerlendirmesinde bulundu. Iraklı Bakan, müzakerelerin Kuzey Irak’ta devam eden son Türk askeri operasyonlarından etkilenmediğini söylerken, ancak İran hususunda ise meselenin daha farklı olduğunu ifade etti. Mehdi el-Hamdani, “Irak ve İran’ın Cezayir’de 1975 yılında imzaladığı, su protokolünü içeren bir anlaşma var. Bu konuyu harekete geçirmek için çalışıyoruz ve İran tarafı ile görüşmeler devam ediyor” dedi. Su Kaynakları Bakanlığı, İran topraklarından Irak Kürdistan’ındaki Derbendihan ve Dukan barajlarına gelen su seviyesinin saniyede 7 metreküpe azaldığından bahseden bir bildiri yayınladı. Bakanlık, bazı bölgelerde su seviyesinin saniyede 2 metreküp olduğunu ifade etti. Ancak bu rakamlara rağmen Hamdani iyimser. Öyle ki Irak’ın ‘Türkiye ve İran taraflarının Irak’ın su haklarını garanti altına alan kapsamlı bir anlaşmaya varacağından da emin’ olduğunu kaydetti. Ancak Irak’ın güneyinde bulunan Divaniye’deki Çiftçi Dernekleri Birliği Başkanı Muhammed el-Celihavi, Irak’ın iki yıldır su kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, Irak’taki tarımsal hasat alanının, 15 milyon dönümden 3 milyona düşürülmesinin de nedeninin bu olduğunu vurguladı. Muhammed el-Celihavi, “2025- 2030 yılları arasında içme suyuna erişimimiz olmayabilir. Su konusunda Türkiye ile bir gelecek görmüyoruz. Hükümetin, ekonomik meseleyle baskı yapmaktan başka seçeneği yok” dedi. Bazı taraflar, 1990’larda Irak’a uygulanan abluka sırasında gıda ve ilaç karşılığındaki petrol programına benzer şekilde, bir varil petrolü bir varil su ile değiştirme önerisinde bulundu. Ancak Irak’ın şu an uzun bir zamanı yok. Hükümet istatistiklerine göre Irak’ın 40 milyonluk nüfusu, şu anda 71 milyar metreküp su tüketiyor. 2035 yılında nüfus, elli milyonu aşacak. Bu çerçevede sınırlar dışındaki tüm projelerin tamamlanmasının ardından yüzey suyunun, yıllık 51 milyar metreküpe düşmesi bekleniyor.

مشاركة :