Ağustos ayı sonlarında Fransanın Barkhane Operasyonu kuvvetlerinin görevini tamamlamasıyla buradaki son Fransız askeri Maliden ayrılmış olacak. Böylece Paris, eski sömürgesi olan bu ülkede cihatçı ve terör örgütleriyle mücadele ettiği 8 yıllık askeri varlığına son verecek. 2013 yılı başlarında Fransız kuvvetlerinin müdahalesi olmasaydı bu örgütler Mali’yi kontrol altına alabilirdi. Ancak ülkenin tanık olduğu siyasi değişimler ve 2020 ve 2021 yıllarındaki iki askeri darbenin ardından ordunun iktidara gelmesi, Fransa ile ilişkileri bir uçtan diğerine çevirdi. Malide en az beş bin kişilik kuvvetleri yılda yaklaşık 1 milyar euroya mal olan Fransa, askeri yetkililerin talebi üzerine burayı terk etmek zorunda kaldı. Malili askeri yetkililer ise 9 Avrupa ülkesinden gelen komando gruplarından oluşan Takuba kuvvetleri ve Barkhane kuvvetleri yerine Rus Wagner milislerini tercih etti. Takuba kuvvetleri artık bu ülkede yer almazken Barkhane kuvvetlerinin varlığı ise birkaç hafta sonra sona erecek. Böylece Fransız makamlarının hem Sahel ülkelerinde, hem de Afrika kıtasındaki varlığına dair stratejiyi gözden geçirmesi gerekecek. Bu kapsamda Fransa Savunma Bakanı Sebastian Lecornu ve Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, Nijere, ardından ise Fildişi Sahiline ziyarette bulunacak. Paris’te, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Afrikalı liderlerle istişarelerde bulunmak üzere bu ayın sonunda bir Afrika turu gerçekleştireceği, ülkesinin kıtadaki askeri ve askeri olmayan varlığının geleceğini ele alacağı söyleniyor. Parisin 7 Afrika ülkesinde (Nijer, Çad, Fildişi Sahili, Senegal, Gabon, Cibuti, Burkina Faso) çeşitli şekillerde askeri varlığının bulunduğu, Gine Körfezinde ise doğrudan Fransanın en batısındaki Brest şehrinden yönetilen bir deniz askeri misyonunun olduğu biliniyor. Macron, Bastille Günü vesilesiyle Çarşamba günü Savunma Bakanlığı yerleşkesine ait bahçede gerçekleştirdiği konuşmada, ülkesinin Afrika’daki varlığının farklı bir biçimde devam edeceğini, dolayısıyla Fransa’nın Mali’den çekilişinin Parise buradaki varlığını ve misyonunu gözden geçirme fırsatı vereceğini ifade etti. Terörle mücadele elbette ki sona ermeyecek. Ancak Paris, söz konusu ülkelerdeki varlığını pekiştirmek istiyor. Nitekim Malide kaydedilen deneyimler ışığında Parisin vardığı netice, önceki yaklaşımı sürdürmenin artık yararlı veya etkili olmadığı yönünde. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı, bu yönde söz konusu iki bakanın üzerinde durduğu stratejinin ana hatlarını çizmektense yalnızca bazı özelliklerine değindi. Macron, Genelkurmaydan, Afrika kıtasındaki tüm Fransız askeri varlığının gözden geçirilmesini istediğini açıkladı. ‘Stratejik gereklilik’ Cumhurbaşkanı Macron, Afrikadaki Fransız askeri varlığını yeniden şekillendirmenin uluslararası ilişkilerde devam eden dönüşümlerin desteklediği ‘stratejik bir gereklilik’ olduğuna inanıyor. Bu dönüşümlerin başında Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı ve Fransa’nın tarihsel ilişkilere sahip olduğu Afrika’daki nüfuz yönünde artan rekabet bulunuyor. Ekonomik ve finansal düzeyde karşılıklı bağımlılık ve çeşitli stratejik çıkarlar da bu gerekliliği destekliyor. Çin, Rusya ve Türkiye, Afrika pastasından kendilerine pay elde etmek istiyor. Dolayısıyla Paris, çıkarlarının savunulması, ancak bunun farklı bir yaklaşım ile sürdürülmesi gerektiğine inanıyor. Bu yönde beklenen ‘planın’ ana fikrini özetleyen Macron, Fransız kuvvetlerinin cephe hattında olmaması, ikinci hatta bulunması gerektiğini söyledi. Macron, Afrika kuvvetlerinin nitelikleri ve eğitimine odaklanılması üzerinden uzun vadede Afrika ordularıyla daha güçlü bir yakın ilişki kurma arayışına paralel olarak daha küçük ve daha az savunmasız güçlerin benimsenmesi gerektiğine inanıyor. Aynı zamanda askeri varlığın tek başına yeterli olmadığı, her fırsatta tekrarlanan bir zorunluluk olduğu düşüncesini benimsiyor. Fransa’nın diplomatik teklifi, Afrika ortaklığı için yenilenen hamleleri ve geliştirme prosedürleri arasında sürekliliğin gerekliliğini yineleyen Fransa Cumhurbaşkanı, bu hususu derin bir niteliksel sıçrama olarak değerlendirdi. Başta Afrika kıtası olmak üzere gelişmekte olan ülkelerdeki kalkınma projelerini uygulamakla görevli Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) Başkanı Remy Rioux, kalkınmanın gençlere odaklanarak, iş fırsatları ve sürdürülebilir kalkınma sağlayarak çözümler bulmaya güçlü bir şekilde katkıda bulunabileceğini ifade etti. Malideki görevinin sona ermesiyle birlikte Fransa, buradaki güçlerini yarıya indirmiş oluyor. Böylece Sahel’de yalnızca 2 bin 500 asker kalacak. Şu anki aşamada odak noktası, Parisin başkent Niameyde büyük bir üssü bulunan Nijer üzerinde yoğunlaşıyor. Bu hafta Savunma Bakanlığı tarafından açıklanan verilere bakıldığında, Parisin ‘savaş ortaklığı’ kapsamında Nijerde yaklaşık bin askeri olacak. Bunlardan 250’si, terörle mücadele operasyonlarına yardımcı olmak için Nijer ve Mali arasındaki sınırda konuşlandırılmış durumda. Malideki cihatçı ve terör örgütlerine karşı savaşın geleceği ise merak konusu. Paris, Nijer ile Mali arasındaki sınırın diğer tarafında olup bitenlerle artık ilgilenmediğini düşünmeye mi başladı? Yoksa daha önceki misyonunu Wagner milisleri mi üstlendi? Wagner grubu, Paris’i Malideki politikasını değiştirmeye iten ana nedenlerden biri sayılıyor.
مشاركة :