Araplar üzerinde ‘uzlaşıya varmaları gereken’ tartışmalı konuların masaya yatırıldığı Cezayirde toplandı

  • 11/2/2022
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

31. Arap Birliği Zirvesinin çalışmaları dün akşam Cezayirde başladı. Zirvenin gündeminde Arap ülkelerinin büyük bir bölümünü ilgilendiren en önemli siyasi ve güvenlik konularından 20 başlık bulunuyor. Bunların başında ise Filistin meselesi ile İran ve Türkiye’nin Arap Birliği (AL) üyesi bazı ülkelere yönelik müdahaleleri yer alıyor. Bir yanda üye ülkeler arasındaki tartışmalı konularda ‘uzlaşı’ sağlamanın zorlukları yaşanırken, diğer yanda açılış oturumunda yapılan konuşmalarda, Filistin davası ana gündem maddesiydi. Açılış oturumu, bir önceki dönem başkanı olan Tunus Cumhurbaşkanı Kays Saidin konuşmasıyla başladı. Said konuşmasında, ‘bölge ülkelerinin Arap ortak iş birliğini güçlendirmesi ve yeni mekanizmalara ve yenilikçi yaklaşımlara göre çalışma sistemlerinde derin bir reform yapması gerektiğini’ vurguladı. Tunus Cumhurbaşkanı, ‘reformun, şeffaf, samimi ve yapıcı diyaloga dayalı yeni mekanizmalar ve yenilikçi yaklaşımlarla uyumlu, bölgenin önceliklerini ve zorluklarını dikkate alan dayanışma ve yeniden birleşme temelinde kapsamlı bir çerçevede tek bir Arap çatısı altında olması gerektiğinin’ altını çizdi. Cumhurbaşkanı Said, “Tunus’taki Arap Birliği Zirvesi’nde sloganımız dayanışmaydı. Bu sloganı sahada uygulamaya çalıştık. Ancak dayanışma ve karşılıklı bağlılık için çabalamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Filistin’in haklarının geri verilmesi ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulması dışında barışın asla tesis edilemeyeceğini belirten Tunus Cumhurbaşkanı, ülkesinin, zorlukların boyutları ile bölgesel ve uluslararası değişim ve gelişmelerin sıklığı açısından istisnai ve daha önce eşi benzeri görülmemiş bir bölgesel ve uluslararası ortamda AL dönem başkanlığını Cezayire devrettiğini açıkladı. Said, “Arap dünyası, Kovid-19 pandemisi de dahil olmak üzere bölge ve tüm dünya ile ilgili bazı sorunlarla birlikte yıllardır zor koşullar içinde yaşıyor” dedi. İç savaşların yanı sıra ekonomik ve sosyal koşulların da kötüleştiğine dikkat çeken Said, “Aralıksız devam eden çatışmalar sonucunda on binlerce can kaybı yaşandı. Bazı şehirlerimizin adları artık hava durumu bültenleri ya da çatışmalardaki ölü ve yaralı sayısı dışında zikredilmez oldu” şeklinde konuştu. AL Zirvesi dönem başkanlığını üstlenen Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ise konuşmasında, ‘ülkesinin Birleşmiş Milletlere (BM) Filistinin tam üye olarak kabul edilmesi talebini iletmeye tamamen hazır olduğunu’ vurguladı. Tebbun, Filistinin BM’ye tam üye olmasını desteklemek için BM’ye hitap edecek bir Arap temas komitesi kurulması çağrısında bulundu. Tebbun, zirve faaliyetlerinin başında, Filistinin ‘İsrail işgal güçlerinin provokasyonlarına devam etmesi nedeniyle tasfiye edildiğini’ söyleyerek, Filistin şehirlerinin ve köylerinin tekrar tekrar işgal edilmesini, yerli nüfusun yerinden edilmesini, Kudüsü Yahudileştirme ve şehrin Müslüman ve Hıristiyan kimliğini yok etme girişimlerini ve işgalci İsrail ordusunun Kudüsün avlularına yönelik baskınlarını kınadı. Cezayirin ‘Filistin halkının başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma tutkusunu gerçekleştireceği adil ve kapsamlı bir barış yolunun temel taşı olan Arap Barış Girişimine’ olan bağlılığını vurgulayan Tebbun, Filistinli grupların geçtiğimiz ay Cezayirde barış anlaşması imzalamalarına övgüde bulunarak, Arap ülkelerini buna destek vermeye ve eşlik etmeye çağırdı. Suriye, Yemen ve Libya dosyalarına da değinen Cezayir Cumhurbaşkanı, karşı karşıya olunan en büyük zorluğun, net bir şekilde ortaya çıkan reform güçlüğü olduğuna dikkat çekerek iç, bölgesel ve uluslararası tarafları diyalog kurmaya ve insanların meşru özgürlük ve onur taleplerini yerine getirmelerini sağlamak için uzlaşıya dayalı çözümler aramaya’ çağırdı. Arap Ligi’nin dünyadaki gelişmelere ayak uydurmadaki rolünü oynayabilmesi için Arap ortak eylem planında derin temel reformların gerçekleşmesini hızlandırmanın artık bir gereklilik haline geldiğini belirtti. Tebbun’un ardından AL Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt yaptığı konuşmada, zirvenin dünyanın onlarca yıldır eşi benzeri görülmemiş değişikliklere tanık olduğu bir zamanda gerçekleştiğini söyledi. Uluslararası koşullardaki bu değişikliklerin dünyadaki insanlar ve ülkeler üzerinde bir takım sonuçları olduğuna dikkati çeken Ebu Gayt, bu koşulların zirveyi gerekli bir ihtiyaç, ellerinde kartları düzenlemek için bir fırsat kıldığını kaydetti. Olayların ürkütücü bir akış içinde hareket ettiği bir dünyada Arap ülkelerinin meselelerini ve tutumlarını ele aldıklarını ifade eden Gayt, korkunç krizlerin art arda geldiğini söyledi. Arap ülkelerinin ‘uzun soluklu kriz durumu’ ile mücadele için kapsamlı bir stratejiye şiddetle ihtiyacı olduğuna işaret eden Ebu Gayt, “Küresel durum ülkelerimizin çektiği sıkıntıları derinleştiriyor. Arap bölgesinin üzerine bir gölge gibi çöküyor. Dünya, modern tarihin en ciddi krizlerinden ve meydan okumalarından birinden henüz çıkamadı. Bölge, zorlu bir on yılı geride bıraktı. Bazı Arap ülkeleri halen sadece güvenliğini ve istikrarını değil, bekasını da tehdit eden durumlarla karşı karşıya. Egemenliği, bağımsızlığı ve bağımsız karar alma yetkisi olan ulus devlet, bölgemizin bazı noktalarında halen terörden, milislerden ve silahlı gruplardan gelen şiddetli saldırı altında. Aynı saldırı, nüfuzunu ve hegemonyasını genişletmek amacıyla Arap toplumlarına yönelik kaba müdahaleleri kışkırtan ve uygulayan Arap bölgesi çevresindeki Arap olmayan taraflardan da geliyor” şeklinde konuştu. Ebu Gayt, Yemen dosyasına dair “Husiler halen anlaşılması zor ve engelleyici bir tutum sergiliyorlar. Yine de meşru hükümeti Yemen halkının yararına tüm gücümüzle desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Genel Sekreter, Yemendeki mevcut gelişmelerin - ne yazık ki - Arap meseleleri üzerindeki olumsuz, hatta yıkıcı bölgesel etkisinin en açık örneklerinden biri olduğunun da altını çizdi. Zirvenin, çarşamba akşamı (bu akşam), Filistin ve İsrailin işgal altındaki topraklardaki ihlalleri ile Suriye, Irak, Yemen ve Libyadaki son duruma ilişkin karar ve önerileri içeren nihai bir bildiriyle sona ermesi bekleniyor. Nihai bildiride, Cezayirin 2005 yılında ev sahipliği yaptığı zirveden bu yana önerdiği, ancak ‘özellikle AL Genel Sekreterliği görevinin üye ülkeler arasında dönemsel olarak üstlenilmesi’ maddesi başta olmak üzere fikir birliğine ulaşılamayan ‘AL’de reform yapılması’ konusu da yer alabilir. Aynı konu geçtiğimiz cumartesi ve pazar günleri yapılan Arap Ülkeleri Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda bir kez daha gündeme getirildiyse de üyelerin bu konudaki tutumu net değildi. AL Genel Sekreter Yardımcısı Hüsam Zeki, ‘tartışmaya sunulan tüm teklifler üzerinde tam bir anlaşma sağlandığını’ belirtmekle yetindi. Ancak Zeki, Cezayirin, Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita’nın ‘Polisario Cephesinin İrandan aldığı askeri eğitim’ konusundaki açıklamalarına ilişkin çekincesine atıfla oturumlar sırasında bazı ‘gerginliklerin’ yaşandığına da işaret etti. Cezayir devlet radyosu, ‘yeniden birleşme zirvesi’ olarak tanımlanan Cezayir Zirvesi’nde, başlıca gündem maddesi olarak Filistin meselesinin yanı sıra Libya, Yemen ve Suriyedeki son durum ve ekonomik ve ticari iş birliği ile ilgili diğer meseleler başta olmak üzere bölgenin karşı karşıya olduğu birçok konu ve zorluk üzerinde uzlaşı sağlanmasının sabırsızlıkla beklendiğini vurguladı. Zirvenin nihai metin taslaklarını hazırlayan temsilcilerin ve dışişleri bakanlarının hazırlık toplantılarında, İran ve Türkiyenin Arap ülkelerinin iç işlerine müdahalesi de dahil olmak üzere bazı tartışmalı konuların basına yansımaması için çaba sarf edildiği görüldü. Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtane Lamamra, pazartesi akşamı gazetecilere yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’nin müdahalelerinin kınanması konusunda Mısır ile herhangi bir anlaşmazlık olmadığını’ söyledi. Lamamra, “Arap zirvesinin nihai bildiri taslağındaki maddelerin çoğunda, özellikle de zirvenin amacının Arapların yeniden birleşmesi olduğu konusunda fikir birliği var” ifadelerini kullandı. Hazırlıkların başlamasından bu yana Arap ülkelerinin İsrail ile ilgili, çıkarlarını dikkate alan ‘egemen’ bir temelde ele alınan normalleşme dosyası gündem maddelerinin dışında tutuldu. Öte yandan zirveye 15 Arap ülkesinin liderinin yanı sıra konuk olarak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Bağlantısızlar Hareketi dönem başkanı sıfatıyla Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Afrika Birliği (AfB) dönem başkanı sıfatıyla Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall de katıldı.

مشاركة :