BM Hudeyde’nin kurtarılmasını istemiyor mu?

  • 11/25/2018
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Yemen meşru hükümetine yakın olan birçok lider ve aktivist, ordu güçlerinin Hudeyde şehrini kurtarmasına bir taş atımı mesafe kalmasının ardından, Hudeyde limanının üçüncü bir tarafa teslim edilmesi ile ilgili olarak Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffithsin Husi milislerinin önüne koyduğu önerilerin içeriğinden duydukları memnuniyetsizliği dile getirdiler. Griffiths, Husi heyetinin Aralık ayında İsveç’te yapılacak istişarelere katılımına ilişkin düzenlemeler ve Hudeyde limanının tarafsızlaştırılması ile ilgili planının ayrıntıları hakkında İran destekli milisler ile gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından dün başkent Sana’dan ayrıldı. BM kaynaklarından aktarıldığına göre, Martin Griffithsin bir sonraki durakları Riyad ve Maskat olacak. Griffiths söz konusu ziyaretleri kapsamında, Yemen istişarelerine yönelik hazırlıklar hususunda görüşmelerde bulunmak için meşru hükümet liderleri, Yemen bileşenleri ve diğer Husiler ile bir araya gelecek. Son birkaç gün içinde Sana’yı ve sonrasında Hudeyde’yi ziyaret eden BM elçisinin, Hudeyde’de askeri operasyonların durdurulması ve Hudeyde limanının BM denetimine teslim edilmesi önerisi, meşru hükümet yanlısı Yemenli çevreler tarafından memnuniyetsizlikle karşılandı ve BM elçisinin Husilere altın tabakta gizli bir zafer sunduğu değerlendirmesinde bulunuldu. Yemen Yerel Yönetimler Bakanı Abdurrakib Feth, Hudeyde limanının hükümete devredilmesini içermeyen herhangi bir anlaşma girişiminin uluslararası hukuku ihlal edeceği ve meşruiyete zarar vereceği değerlendirmesinde bulundu. Yemen dosyasına ilişkin BM çabaları karşısında yükselen eleştiri dalgası ile birlikte BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ve Batılı çevreler, Hudeyde savaşının sürdürülmesi ile birlikte özellikle liman çalışmalarının durdurulmasının ardından ortaya çıkacak sorunların ve Husi grubu tarafından kontrol edilen alanlarda bulunan milyonlarca kişiye yiyecek tedarikinin kesilmesinin şehir nüfusunun ıstırabını artıracağını düşünüyor. Gözlemciler, Griffiths’in Hudeyde’ye ilişkin kısmi bir anlaşma imzalanması hususunda başarılı olması halinde, bu durumun başta taraflar arasındaki güven tesisi olmak üzere İsveç’te gerçekleştirilecek istişarelerde ilerleme kaydedilmesi konusunda iyi bir teşvik olacağını düşünüyor. Meşru hükümet, barışa yönelik uluslararası çabaları desteklemeye devam etme hususunda herhangi bir mahzur görmüyor. Fakat hükümet heyetinin Husi grubu kendilerinden önce İsveç’e gitmedikleri sürece gitmeyecekleri konusunda birtakım sözler var. Abdurrakib Feth Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, “Uluslararası hukuk ve tüm uluslararası sözleşmeler, bir devletin tüm ulusal topraklarının meşru bir cumhurbaşkanına ve meşru bir hükümete tabi olmasını şart koşar” ifadelerini kullandı. Griffiths’in önerilerine yönelik eleştirilerde bulunan Feth, BM’nin, Güvenlik Konseyi’nin ve onların dünya çapındaki temsilcilerinin devletleri ve toprak bütünlüğünü koruyan yasaların uygulanmasının bekçileri olduklarını ifade ederek, bunlar dışında bir eylemin yasadışı olduğunu ve Griffiths’in bunu bildiğini söyledi. Hükümet güçlerinin şehri ve limanlarını ele geçirmesinin ardından ortaya atılan önerilerin zamanlamasına dikkat edildiği takdirde BM’nin iyi niyetli olmadığına işaret ederek şunları söyledi: “BM iki sene boyunca Hudeyde limanının Husilerden alınması önerisini gerçekleştirmekte aciz kaldı. Bugün ordu ve direniş güçlerinin vermiş olduğu yüzlerce yaralı ve şehit ile birlikte Hudeyde limanına bir taş atımı mesafe kaldığı sırada, limanın yönetimini üçüncü taraflara devretmek istiyor.” BM’nin hareketlerinin uluslararası yasalara aykırı olduğunu belirten ve kusurlu standartlar dayatmaya çalıştıklarını ifade eden Feth, birçok aktivistin ve Yemen siyasi liderlerinin kendisi ile aynı fikirde olduğunu söyledi. Islah Partisi Basın Birimi Başkanı Ali el-Ceradi, uluslararası kararlar ile ulusal diyalog ve Körfez girişimi sonuçlarına uygun olarak gerçekleştirilecek adil ve kapsamlı bir barışın tek başına istikrarı sağlayacağını dile getirdi. Facebook hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan el-Ceradi, sınırlı bir coğrafyadaki kısmi anlaşmaların yanlış ve kırılgan olduğunu söyledi. El Ceradi ayrıca Griffiths’in sağlamaya çalıştığı anlaşmanın Husi milislerinin yeniden mevzilenmesini sağlayacak askeri taktikler içerisinde değerlendirilebileceğini ifade etti. Öte yandan, Yemenli yazar ve siyasi araştırmacı Faris el-Bel bu minvalde yaptığı açıklamalarda, Yemen hükümetinin Hudeyde limanının tarafsızlaştırılması önerisini kabul etmesinin, Husilerin şartlarına boğun eğmek ve Hudeyde’nin kurtarılması, kurumların ve diğer bölgelerin geri alınması projesini durdurmak anlamına geldiği değerlendirmesinde bulundu. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Bel, liman anlaşmasının devletin meşru hükümet tarafından yeninden alınmasının durdurulmasını anlamında geldiğini ve bu durumun sanki bir anlaşmazlık varmış gibi diğer birtakım bölgelerin de tarafsızlaştırılmasına izin vereceğini dile getirerek, bunun BM’in sebep olacağı en tehlikeli şey olacağını söyledi. BMnin Hudeyde’deki bir çözüm önerisinin milisleri barışı kabul etmeye zorlayacağı hususuna değinen el-Bel, “Husilerin barışa ulaşacağına ya da bunu müzakere edeceğine inanmak mantıklı değil. Çünkü öncelikle Husiler ona sahip değiller ve bunu bilmiyorlar” ifadelerini kullandı. Husilerin İran projesinin elinde olan bir silahtan başka bir şey olmadığını söyleyen el-Bel, “Bir silah ile nasıl müzakerelerde bulunulur?” diyerek şaşkınlığını ifade etti. El Bel, milislerin siyasal bir kapasiteye, müzakere edici değerlere ve geçici bir projeye sahip olmayıp sadece ücretli milisler olduğunu dile getirerek, bundan dolayı onlarla pazarlık yapmak bir çeşit saçmalık olduğunu belirtti. Gerçek müzakerelerin İran ile yapılması gerektiğini ifade eden el-Bel, milislerin ellerinde bir şey olmadığını ve sadece Tahran’ın istekleri doğrultusunda hareket ettiklerini söyledi. Yemenli basın yetkilisi Nasır el-Şelili, meşru hükümetin Griffiths’in önerdiği böyle bir anlaşmayı kabul etmesinin Yemenlilerin egemenliğini sınırlayacağı değerlendirmesinde bulunarak şunları söyledi: “Griffiths’in son zamanlarda teklif ettiği ya da gerçekleştirdiği şeyler herkes için açık hale geldi. Bunlar çatışma ve savaşın uzamasına yol açar ve tükenmiş Husi bedenine tekrar can verir.” Griffiths’in Hudeyde limanını üçüncü bir tarafa devretme projesinin BM’nin önyargı ve taraflılığının en bariz kanıtı olduğu değerlendirmesinde bulunan el-Şelili, bunun Yemenli insanların kanı, hayatı ve haysiyeti pahasına, birtakım faydalar ve maddi kazanımlar için çatışmayı sürdürmeyi arzulamak anlamına geldiğini söyledi. Hudeyde’nin üçüncü taraflara teslime edilmesi önerisine ilişkin ayrıntılar henüz netleşmemiş olsa da, eski Husi liderlerinden olan Yemenli aktivist ve siyasetçi Ali el-Buheyti, şehrin ve limanın üçüncü taraflara devredilmesinde herhangi bir mahzur görmüyor. Buheyti Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Hudeyde şehrinin ve limanının kendisine devredileceği tarafların mutlaka yabancı olması gerekmediğini, bunun için bağımsız Yemenli şahsiyetlerin de tercih edilebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Genel Halk Kongresi Partisi (GHK) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Adil eş-Şuca ise BM’nin rolü hususunda duyduğu şüpheleri dile getirerek, milislerin gücünü muhafaza etmek istediklerini ve grubun yararına olacak şekilde hareket ettiklerini söyledi. Şuca, milislerin istişarelere katılımları hususunda bu sefer ciddi olup olmadıklarına dair beklentileriyle ilgili olarak, milislerin ancak “yaralılar ismi altında İran ve Hizbullah uzmanlarının” bir Umman uçağı ile nakledilmeleri şartının kabul edilmesi durumunda istişarelere katılacaklarını söyledi. GHK’nın yaklaşan istişarelere katılımına ilişkin BM vizyonunda herhangi bir değişiklik olmadığı ifade eden Şuca, partinin bu konuda herhangi bir davetiye almadığını vurgulayarak, BM elçisini “partinin tasfiyesini tamamlama kararı almakla” itham etti.

مشاركة :