Suriye’nin doğusunda “boşluğu doldurma” yarışı başladı

  • 12/20/2018
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

ABD Başkanı Donald Trumpın Suriyeden çekilme kararı, Washington yönetimindeki yetkililerin yanı sıra hem bölgesel, hem uluslararası müttefikleri hem de Suriye, Ortadoğu ve dünyadaki muhalifleri için sürpriz oldu. ABDli yetkililer yaptıkları açıklamalarda son kararın Trump tarafından alınacağından dolayı herhangi bir sürpriz ihtimaline karşı ABD güçlerinin Fırat Nehri’nin doğusu, Halepin kuzeydoğusundaki Münbiç ve Suriye-Irak-Ürdün üçgenindeki el-Tanf Üssü’nün varlığını sürdürmesiyle ilgili kararlarında açık kapı bırakmışlardı. Ancak bu, dünkü karara ilişkin şaşkınlığın önüne geçemedi. Zira ABD askeri kurumları, DEAŞ karşıtı Uluslararası Koalisyon’un ortakları ve ABD’nin Suriye’deki yerel müttefiki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile herhangi bir bilgi alışverişi olmaksızın “tam ve hızlı bir geri çekilme” kararı alındı. Trumpın geri çekilme kararını nisan ayında verdiği ortaya çıkmıştı. Ancak Trump’ın müttefikleri ve danışmanları ABD Başkanı’nı henüz DEAŞ tamamen yenilgiye uğramadığı için bir takvim belirlememeye ikna edebildiler. Bununla birlikte ABDnin katılımı artmış, askeri üsler genişletilmiş, Fransa ve İtalya gibi Batılı ülkeler 2 bin kişilik ABD özel birimlerine katılmak için ek özel güçler göndermişti. Müttefik ülkeler, DEAŞ’tan kurtarılan bölgelerdeki fonlarını artırma ve istikrar politikasına katkıda bulunmanın yanı sıra 35-40 bin arasında yerel güç unsurunu eğitmeye ikna edilirken Kürt ve Araplardan oluşan SDG’nin silahlandırma ve eğitim çalışmaları artırılmış, “sınır” birlikteleri kurulmuştu. ABD’li yetkililer, ABD’nin Suriye’nin doğusundaki varlığına ilişkin üç hedef hakkında bilgi verdi. Söz konusu hedefler, DEAŞ’ı yenmek ve yeniden oraya çıkmasını engellemek, İran’ın yayılımcı politikalarını engellemek ve BM’nin 2254 sayılı kararına uygun olarak Suriyede siyasi bir çözüme ulaşılmasını desteklenmekti. Ancak ABD Başkanı Trump dün kendisinin DEAŞla Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un DEAŞ’ın halen tehlike teşkil ettiğini söylediği açıklamasından birkaç saat sonra örgütün “yenilgisini” duyurdu. İngiliz terörle mücadele uzmanı Charles Lister yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Trump yönetiminin Suriyede kalma konusunda defalarca dile getirdiği temel hedef, DEAŞ’ın tamamen ortadan kaldırılmasıydı. Bunun gerçekleşmesi için yıllara ihtiyaç var. Ayrıca örgüt Trump’ın Twitter mesajından sadece 10 dakika önce Rakka’daki bir saldırının sorumluluğunu üstlendi. Bununla birlikte kısa bir süre önce Fıratın doğusundaki son çatışmalarda ABD’nin müttefiklerinden 700 unsurun örgüt tarafından öldürüldüğü duyurulmuştu. Bir yıl önce ABD’nin müttefikleri tarafından DEAŞ’tan kurtarılan Rakka, ABD güçleri, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve ABD’li diplomatların konuşlandırıldığı bir şehir. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ağustos ayında 14 bin 500 DEAŞ üyesinin olduğunu açıkladı. Bu bilgi şüphesiz Trump’ın ofisinde de vardır.” ABD Başkanı Trump, 2016’daki başkanlık seçimlerinde DEAŞ’ı selefi Barack Obama’nın “kurduğunu” öne sürdü. Zira Obama’nın 2011de Iraktan çekilmesinin erken alınmış bir karar oluğunu belirmişti. Washingtonın müttefikleri, bu denklemi Başkan Trumpı geçen nisan ayında aldığı karardan geri dönmesi için kullandı. Terör uzmanı Lister, “Trumpın kararı geri çekilme kararıdır. DEAŞ’a karşı bir zafer değil” dedi. ABD’nin Suriye’deki varlığının diğer iki hedefinde ise değişiklik olmadı. İran halen Suriye’de varlığını sürdürüyor. Bununla birlikte Suriyede anayasa komitesinin kurulması için tarihin belirlenememesi nedeniyle siyasi çözüm konusunda da ilerleme kaydedilemedi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Trump bu kararı Fırat Nehrinin doğusuna operasyon düzenlemeye hazırlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı son telefon görüşmesinde aldı. Twitter’daki açıklamasının ardından da kararını yardımcılarına bildirdi. Dün sabah YPG ve SDG liderlerine bildirilen karar sonrası Suriye-Türkiye sınırındaki kontrol noktaları sökülmeye ve Münbiç’teki Kürt unsurları hızla geri çekilmeye başladı. ABD dün Moskovadan “S 400" füze sistemini satın almaya karar veren Türkiyeye 3i5 milyar dolar değerinde Patriot sistemi satışını ve F-35 savaş uçağı anlaşmasını onaylarken Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesini de masaya yatırdı. Bu adımların Ankara ile Washington arasında güveni artırmaya ve ilişkileri geliştirmeye yönelik hamleler olduğu görüşü hakim. Trump’ın kararı Ankara’yı memnun etmiş gibi görünürken Washington’ın Suriye’deki Kürt müttefikleri kendilerini “ihanete uğramış ve sırtından bıçaklanmış” gibi hissediyor. Uluslararası müttefikler, ABDli yetkililerle ABDnin geri çekilmesi ve hava ambargosunun sürdürülebilmesi için gerekli olan düzenlemeleri tartışmak üzere dört aylık bir takvimi onaylayarak geri çekilmeyi ertelemek için yoğun temaslar başlattı. Ancak kararın Türkiye, Rusya, İran ve Suriye hükümeti arasında Fırat Nehrinin doğusunda bir yarış başlattığına şüphe yok. Uzmanlar tarafından yapılan tahminlere göre Türkiye’nin Kürt grupları sınırdan uzaklaştırmak ve Münbiç planını uygulamak için Suriye sınırında bir güvenlik şeridi oluşturması, Fırat Nehrinin doğusundaki merkezde idari ve güvenlik düzenlemeleri ile Şam’ın yeniden kontrol sağlaması karşılığında tampon bölge kurulması ve “Arap rolünün derinleşmesi” karşılığında İran’ın Suriyedeki rolünün “sınırlandırılmasının” gündeme alınması gibi olasılıklar mevcut.

مشاركة :