Fransa Cumhurbaşkanı, Mısır’a düzenlediği resmi ziyaret sonrasında Avrupa Birliği Üyesi Akdeniz Ülkeleri Zirvesi’ne katılmak üzere Kıbrıs’a birkaç saatlik ziyarette bulundu. Emmanuel Macron, gerçekleştirdiği 3 günlük ziyaret dolayısıyla geçen Kasım ayında Buenos Aires’ta düzenlenen G20 Zirvesi’nden bu yana Paris’te ilk kez bulunmuyor. Macron’un Paris’te bulunmayışı ise Elysee Sarayı’nda inzivaya çekilip birkaç haftadır dünya ile ilişkilerini kesmesi dolayısıyla birçok etkiye sahip. Zira Fransa Cumhurbaşkanı, Elysee Sarayı’na kapandığı süre zarfında ülke içindeki ve dışındaki bölgeleri ziyaret etmekten kaçındı. Yaklaşık 2 ay önce başlayan “Sarı Yelekliler” krizi, hala “sert çekirdeğinde” yanmasına rağmen gerilemeye başlarken, Macron’un başlattığı ve uzun saatler boyunca da şahsen katıldığı “büyük ulusal diyalog” sonrasında da hükümet, protesto hareketliliğini bölmeyi başardı. Hareket, “bir siyasi partiye dönüşüp Mayıs ayındaki Avrupa seçimlerine katılma” ve “taleplere ulaşmak için sokaklara inmeyi reddetme veya sürdürme” kanadı arasında bölünmüş durumda. Bu çerçevede iki önemli durumun oluştuğu belirtildi. İlk olarak, harekete yönelik popüler sempati azaldı. Zira geçtiğimiz pazar günü Kırmızı Fularlılar’ın (İçişleri Bakanlığı verilerine göre 10 bin 500 kişi) Paris sokaklarına inmesi de söz konusu azalmanın bir delili olarak yorumlandı. Aktarılana göre Kırmızı Fularlılar, demokrasi ve kuruluşları savunduklarını ve şiddeti reddettiklerini belirtiyor, Macron ve hükümetini savunmak üzere sokağa çıkmadıklarını iddia ediyor. İkinci olarak ise Macron’un popülaritesi artarken, söz konusu durum hafta sonu yayınlanan bir anketle de ortaya koyuldu. Ankete göre, ülke genelinde söz konusu popülarite hala zayıfken, son dönemde 4 puan arttı. Yetkililer de tüm bu gelişmeler ışığında, 1 Aralık’ta zirveye ulaşan “tehlikeli aşamayı” aştıklarını belirtti. Söz konusu aşamada Paris ve birçok şehir, bir yandan şiddetli çatışmalara, yıkım, yangın ve soygun faaliyetlerine maruz kalırken, diğer yandan da Fransa Cumhurbaşkanına “sosyal adalet, vergilendirme, Sarı Yelekliler’in ana taleplerine cevap verme” yönünde adımlar atması için baskı yapıldı. Nitekim Macron, yakıt ücretlerindeki artıştan geri adım atıldığını ve asgari ücrete zam yapıldığını, düşük emekli maaşlarına yönelik vergi artışını iptal ettiğini, 2019 yılında elektrik ve gaz fiyatlarındaki zamların da askıya alındığını açıkladı. Söz konusu yanıtların bedeli ise maddiyattan ziyade özellikle insani açıdan yüksek. İçişleri Bakanlığı anketine göre protesto gösterilerinde (26 Ocak Cumartesi günü itibariyle dahil değil), eylemciler arasında 2 bin, güvenlik güçleri arasında da en az bin kişi yaralandı. Aynı şekilde ayrı ayrı patlak veren olaylarda 12 kişi hayatını kaybetti, 6 binden fazla eylemci de gözaltına alındı. Bugün Fransa’daki anlaşmazlıklar ise göstericileri (sadece 10 bini Paris’ten olmak üzere 80 bin adam) dağıtmak üzere güvenlik güçlerinin aşırı ve orantısız güç kullanması etrafında dönüyor. Güvenlik görevlileri, İçişleri Bakanlığı ve eylemlerden sorumlu siyasi otorite, gaz bombalarına ve plastik mermilere yoğun bir şekilde başvuruyor. Fransa, bugün 18 kişinin görme duyularını ellerinden alan bu tür eylemlere başvuran ilk Avrupa ülkesi olarak sayılıyor. Son olarak ise Sarı Yelekliler gösterilerinin liderlerinden olan Jerome Rodrigues, gösteriler sırasında polisin attığı plastik mermi dolayısıyla tek gözünü kaybetti. Bu çerçevede Rodrigues ve onlarca diğer eylemci, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İçişleri Bakanı Christophe Castaner hakkında davacı olacağını belirtti. Öte yandan parlamento, eylemcilerle mücadele hususunda hükümetin sunduğu bir yasa tasarısını görüşmeye başlayacak. Söz konusu taslak kapsamında, isyancı olarak nitelendirilen kişilerin bir listesi hazırlanırken, bu kişilerin gösterilere katılımlarının engellenmesi öngörülüyor. Ancak Macron’un partisine mensup milletvekilleri arasında, anayasa ile güvence altına alınan hakları etkilediği göz önüne alındığında bu tür bir yasaya itiraz eden bir kesim bulunuyor. Söz konusu kesim, güvenliği sağlama bahanesiyle gösterileri engellemek için onaylanması durumunda yeni yasanın kötüye kullanılmasından endişe ediyor. Fakat tasarı, Macron hükümeti tarafından kabul edilmiş durumda. Paris ve diğer şehirlerin iki aydır tanık olduğu durumla kıyaslanamayacak bazı belirtileri devam etse de şiddet eylemlerinin azalmasıyla birlikte partiler, durumun siyasi sonuçlarını değerlendirme sürecine girdi. Bu durum da ne Cumhuriyetçi Parti’nin temsil ettiği klasik sağcılar ne de Sosyalist Parti tarafından temsil edilen ılımlı sol, söz konusu bu hareketten faydalandı. Zira iki taraf da kamuoyunda gerilemeye devam ediyor. Nihayetinde Marine Le Pen’in liderliğindeki Ulusal Birlik partisi ile aşırı sağ ve Nicolas Dupont-Aignan liderliğindeki “Ayağa Kalk Fransa” partisi ile merkez sağ taraflar, son iki ayda olayların ana iki kazananı oldu. Yaklaşan Avrupa seçimlerini düşünen Macron, kendisine karşı yürütülen protestolara rağmen siyasi bir yararlanıcı olabilir. Zira sağ ve sol, kendisi için bir tehdit değil, aksine asıl tehdit 2017 yılı baharında cumhurbaşkanlığı için yarışan aday Marine Le Pen’den gelecek. Ancak Sarı Yelekliler’in bir parti kurarak seçimlere katılması, Le Pen ve Jean-Luc Melenchon’un oylarının zayıflamasına neden olacak. Bu da Cumhuriyetçi parti listesinin ilk sıraya girmesine olanak tanıyacak. Ülkedeki ortak görüş ise kimsenin Fransa sokaklarının “Sarı Yelekliler” ve “Kırmızı Fularlılar” arasında olası bir çatışmaya dönüşmesini istememesi...
مشاركة :