Münih Güvenlik Konferansı’nda Shanahan’ın açıklamaları tartışmalara yol açtı

  • 2/16/2019
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

ABDnin Suriyeden çekilme planları, Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde düzenlenen bir özel toplantıda ele alındı. ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahanın DEAŞa karşı ittifakın genişleyeceğini ve güçleneceğini açıklaması Münih Konferansı’nda tartışmalara yol açtı. ABD Başkanı Donald Trump, ABD kuvvetlerinin Suriyeden çekileceğini açıklamasına rağmen Shanahanın bu açıklamaları ABD’nin Suriye konusundaki siyaseti ile ilgili kuşku ve soru işaretlerini gideremediği bildirildi. Bu açıklamadan daha sonra bir Pentagon yetkilisi, gazetecilere, ABD’nin DEAŞ ile mücadele etme politikasının değiştiği yönünde çıkan iddiaları reddetti. ABD kaynakları tarafından Şarku’l Avsat’a aktarılan bilgilerde, Trump’ın ABD askerlerinin geri çekilmesi ile ilgili kararının hala geçerli olduğu, politikada hiçbir değişiklik olmadığı ve koalisyonu genişletmek noktasında net bir planlarının bulunmadığı belirtildi. Münih Güvenlik Konferansı’nın yanı sıra, dün, DEAŞ’a karşı oluşturulan koalisyon ülkelerinden 12 savunma bakanının katıldığı basına kapalı yapılan toplantıda, ABD kuvvetlerinin Suriyeden çekilmesinden sonra bölgede neler olacağı konusu masaya yatırıldı. Yaklaşık 4 saat süren toplantıya gazetecilerin girmesine izin verilmedi.“DEAŞ’ın varlığına karşı mücadele güçlendirilmeli” Toplantı sonrasında gazetecilerin karşısına çıkıp DEAŞ’ın yüzde 99 yenilgiye uğratıldığını belirten Shanahan, ABD’nin Suriye’den çekilme planına devam edeceğine vurgu yapmasına rağmen koalisyon gücünden ayrılmaması gerektiğini ve müttefiklerinden küresel çapta bir mücadeleye daha güçlü destek ve katkı talep ederek, DEAŞ’ın varlığına karşı mücadelenin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Avrupa ülkeleri ABDnin Suriyeden çekilmesine karşı çıkıyorlar ve DEAŞ’a karşı savaşın henüz bitmediğini düşünüyorlar. Fransızlar, Amerikalılar’ın ayrılması durumunda kendi güçlerini Suriyeden çekeceklerini ima etmişlerdi."ABD olmadan bizim Suriye’de kalma ihtimalimiz yok" Fransız bir kaynak AFPye verdiği demeçte, "ABD olmadan bizim Suriye’de kalma ihtimalimiz yok" dedi. Fransa Dışişleri Bakanı Yves Le Drian, ABD’nin çekilme kararına işaret ederek, ABD politikasını anlamadığını belirtti. İranın tehlikeleri konusunda uyarıda bulundu. Ardından İranın orada genişlemesini sağlayacak olan Suriyeden çekilme kararının anlaşılmaz olduğunu söyleyerek kararı eleştirdi.Çekilme kararına Almanya’dan eleştiri ABD’nin çekilme kararına bir eleştiri de Almanya Savunma Bakanı Ursula Von der Leyen den geldi. DEAŞ varlığına büyük darbe indirilmiş olunmasına ve toprak kaybetmesine karşın DEAŞ ile mücadelede henüz sona gelinmediğini ve iş birliğinin devam etmesi gerektiğini kaydetti. Von der Leyen, "DEAŞ çehresini değiştiriyor, yer altında yeni ağlar oluşturuyor" sözleriyle tehdidin sürdüğünü belirtti. Güvenlik Konferansı’nın ilk günü NATO’nun geleceğine de değinen Von der Leyen, Washington’ın orta dereceli nükleer silah anlaşmasından çekilmesinden sonra silahlanma yarışıyla karşı karşıya kalma tehlikesine dikkat çekti. Von der Leyen, Trumpın ülkesinden askeri harcamaları gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2ye çıkarmasını talep etmesinin ‘adil’ bir talep olduğunu kabul ettiklerini, ancak Berlin’in yakın gelecekte NATO’nun önerdiği orana ulaşamayacağını da sözlerine ekledi. İngiltere’nin Avrupa Birliğinden (AB) ayrılmasından sonra Londra ile Avrupa arasında devam eden savunma koordinasyonuna değinen Alman Savunma Bakanı, İngiliz mevkidaşı ile bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Konuşmasına, resmi konuşmalarda az kullanılan bir dil olan İngilizce ile başladı. Bu jest ile ABden ayrılmasına rağmen İngiltere ile aralarında güçlü bir ittifakın devam ettiği mesajını verdi. Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Wolfgang Ischinger, ikilinin toplantısı öncesi bir selamlama konuşması yaptı. Ischinger, İngiltere’nin ABden ayrılması sonrasın da güçlü kalacağı mesajını vermek amacıyla resmi üniforma yerine Avrupa Birliği logolu mavi bir gömlek giymeyi tercih etti. Konferansın yanı sıra ABDli eski diplomatlar, Douglas Lute ve Michael Burns tarafından hazırlanan bir rapor ile kuruluşunun 70. yılında NATO’yu bekleyen tehditler ile ilgili bir sunum yapıldı. Raporda, ABD Başkanı Donald Trumpın NATO ilkelerine bağlılık göstermemesinin yol açtığı sorunlar başta olmak üzere NATO’nun içte ve dışta karşılaştığı sorunlar 10 başlıkta toplandı. ABD eski büyükelçileri Trumpı ittifak için ‘en büyük tehlike’ olarak nitelendirdi. NATO tüzüğünün beşinci maddesine göre ‘bir NATO ülkesine yapılacak herhangi bir saldırının üye tüm ülkelere yönelik bir saldırı olacağı” ilkesine bağlılığını beyan etmeyen tek ABD Başkanı’nın Trump olduğu belirtildi. Büyükelçiler, ayrıca Trump’ın, brüt üretiminin yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırması gerektiği kuralına uymadığı iddiasıyla Almanya’ya ve diğer NATO ülkelerine yaptığı ağır eleştirileri konusunda da üstü kapalı uyarılarda bulundular. Ancak raporda, birçok ülkenin savunma harcamaları konusunda tavan oranına uymamasının aynı zamanda NATO’nun karşı karşıya kaldığı temel tehditlerinden biri olduğu, bu nedenle ülkelerin askeri harcamalarını yüzde 2’ye çıkarmaları yönünde çağrıda bulundular. Rapor, ayrıca NATO’nun Macaristan, Polonya ve Türkiye gibi ‘demokratik eğilimleri olmayan’ üye ülkelerin yol açacağı siyasi zorlukları da ortaya koyuyor. NATO’nun şu ana kadar bu ‘tehlikeleri’ görmezden geldiğini, ancak ‘demokrasiye dayalı bir koalisyon’ olduğu için bu tehditlerle yüzleşmek zorunda kalacağını belirtti. Rapor NATO’nun kaygılarını savunma ile sınırlamamasını ve üye ülkelerdeki demokrasiyi değerlendiren yıllık bir rapor hazırlamasını tavsiye etti.Stoltenberg’ten Trump açıklaması Ancak NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Trump’ın çözüme olan desteğine duyduğu güveni belirterek, "Başkan Trump’la her buluşmamızda, NATO’yu sevdiğini ve desteklediğini söyledi" dedi. Trump tarafından ifade edilen tek şartın ‘finansal yükleri paylaşmak olduğunu ve bu şartın adil olduğunu’ da sözlerine ekledi.“Yeni bir silahlanma yarışından kaçınmaya kararlıyız” Stoltenberg, Moskova’nın NATOnun Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşmasına (INF) uymaması nedeniyle anlaşmadan çekilmesi kararını desteklediğini söyledi.  Rusya’nın anlaşmayı ihlal ettiği silahları imha ederek anlaşmaya yeniden uymaya başlaması için önünde 6 aylık fırsat bulunuyor. NATO bu anlaşmanın olmadığı bir dünyayla başa çıkmaya hazır olmasına karşılık NATO’nun Avrupa’da ek füzeler dağıtma niyetinde olmadığını belirterek, “Yeni bir silahlanma yarışından kaçınmaya kararlıyız” dedi.ABD’den büyük katılım Amerikalılar ve Avrupalılar arasındaki gergin ilişkilere ve özellikle İranla olan ilişkiler konusundaki farklılıklara rağmen, ABD delegasyonu Münih Güvenlik Konferansının başladığı tarihten bu yana en büyük katılımı gösterdi. ABD delegasyonu, konferansa ABD Başkan Yardımcısı Pence başkanlığında, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve Senatör Lindsey Graham da dahil olmak üzere yaklaşık 50 Demokrat ve Cumhuriyetçi kongre üyesi ile katıldı. Ayrıca Trump’ın kızı Ivanka Trumpın yanı sıra damadı Jared Kushner da eşlik ediyor. Mike Pence, konferansa, ABD’nin Ortadoğu’da İran’ın tehlikelerine dikkat çekmek ve Avrupa ülkelerine İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çekilmeleri amacıyla düzenlenen Varşova toplantısının ardından katıldı. ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Michael Burns, ABD delegasyonunun geniş katılımının iki tarafın Kongre üyelerin de Trump’ın NATO ve Avrupalı müttefiklere yönelik politikasından duydukları endişelerden kaynaklandığını belirtti. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahunun katılımcılar arasında olacağını açıklamasına rağmen konferansa katılımını iptal ettiği de dikkat çekiciydi. Netanyahu, bir gün önce İran konusunda düzenlenen Varşova Konferansı’na katılmıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Merkel ile yapması beklenen görüşmesini, Sarı Yelekliler krizini çözmek için iptal ettiğini söyledi. Münih Güvenlik Konferansı’na ev sahipliği yapan Bavyeranın en büyük gazetesi olan Süddeutsche Zeitung, Macron’un kararının iki ülke arasında siyasi ve savunma konularındaki ayrılıklardan kaynaklandığını yazdı. Gazete, birkaç gün önce Macron ile Merkel arasında bir görüşme olduğuna işaret ederek, Berlinin Moskova doğalgazına olan bağımlılığını artıracak olan Rusya ile olan yeni doğalgaz boru hattını tartıştıklarını ve Fransanın bu projeye karşı olduğu belirtti.

مشاركة :