Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Filistin yönetiminin Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi’nin son toplantısında kabul edilen “Arap finansal güvenlik ağı” fonlarına ulaşamaması halinde “güçlü ülkelerden” kredi alabileceklerini söyledi. Dışişleri Bakanı Maliki, Arap finansal güvenlik ağının etkinleştirilememesi halinde Çin, Japonya ve Güney Kore gibi mali açıdan güçlü fakat Arap olmayan diğer ülkelerden kredi alma arayışı içine gireceklerini kaydetti. Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi, Maliki’nin açıklamalarından birkaç gün önce Arap ülkelerinin Filistin bütçesini destekleme taahhüdü ile siyasi ve mali baskılarla mücadele için Tunus Zirvesinde alınan aylık 100 milyon dolar değerindeki finansal güvenlik ağı açma kararını uygulayacaklarını duyurmuştu. Devlet televizyonunda açıklamalarda bulunan Bakan Maliki, Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi’nin finansal güvenlik ağını etkinleştirme kararının yeni olmadığını ve Arap Birliği Genel Sekreterliği tarafından belirtildiği gibi uygulama mekanizmalarının kolay olduğunu kaydetti. Ancak Maliki açıklamasında “100 milyon dolarlık güvenlik ağını etkinleştirme yolu aradığımız kadar bunun Filistin’e aktarılmasını sağlayacak uygun yolu aramıyoruz” ifadelerini kullandı. Filistin yönetimi, İsrail ile yaşadığı vergi gelir krizinin ardından finansal güvenlik ağını etkinleştirmek için Arap Birliğine başvurmuştu. İsrail, şubat ayından itibaren vergi gelirlerinden Filistin yönetimine aktarılan paydan aylık 42 milyon şekel (yaklaşık 11,5 milyon dolar) kesinti yapmaya başladı. Filistin yönetimi tarafından Filistinli şehit ve esirlerin ailelerine 2018 yılında toplan 504 milyon şekel (yaklaşık 138 milyon dolar) ödendi. Filistin yönetiminin gelirinin büyük bir kısmını oluşturan bu fonların kesilmesi mali krize neden oldu. Arap finansal güvenlik ağının daha önce Filistin’e ulaşamadığı olmuştu. Fonun yalnızca bir kısmının ulaşması nedeniyle Filistin yönetimi böyle bir durumun tekrarlanmasından çekiniyor. Açıklamasında özellikle Suudi Arabistan’ın kendisine düşen payı ödeme konusundaki kararlılığına övgüde bulunan Maliki açıklamasının devamında şunları söyledi: “Suudi Arabistan, Filistin Yönetimi’ne katkıda bulunmak için ayda 7 milyon dolar ödüyor. Arap Birliği’ne olan katkısı gibi finansal güvenlik ağına yüzde 14’lük katkıda bulunan Suudi Arabistan, üç aydır ödeme yapıyor.” Filistin yönetimi, Arap fonlarını başta çalışanların maaşları olmak üzere mümkün olan en kısa sürede birçok finansal sorunun çözümü için kullanmak istiyor. Filistin yönetimi, geçtiğimiz son iki ayda kamu çalışanlarının maaşlarının yalnızca yarısını ödeyebildi. Bununla birlikte yeni İsrail hükümetinin kurulmasının ardından krizin bitmesi bekleniyor. Filistin Para Otoritesi (Merkez Bankası mesabesinde) Başkanı Azam eş-Şava, mevcut mali krizin temmuz ayında bitmesini beklediklerini söyledi. Bununla birlikte Filistin Maliye Bakanlığı, acil bir bütçe üzerinde çalıştığını ancak bunun temmuz ayından önce etkili olamayabileceğini kaydetti. Filistin Maliye Bakanlığı Vekili Ferid Gannam, krize yönelik acil bütçe çalışmalarının siyasi konular ele alınmadıkça yemmuz ayına kadar herhangi bir tesiri olmayacağını söyledi. Filistin Sorumluluk ve Dürüstlük Koalisyonu (AMAN) merkez binasında düzenlediği basın toplantısında gazetecilere açıklamalarda bulunan Gannam, hükümetin mali tabloları ve likidite mekanizmalarının temmuz ayına kadar devam edebileceğini belirtti. Hükümetin yerel piyasada faaliyet gösteren bankaların devlete borç verme veya kredi sağlama konusunda ancak temmuz ayına kadar dayanabileceğini belirten Gannam, “Filistin ekonomisi krizin ağırlığı altında eziliyor. Bu nedenle yerel vergilerden elde edilen devlet gelirleri aydan aya belirgin bir şekilde azalıyor” diye konuştu. Gannam, Filistin yönetiminin para politikasına ilişkin olarak ise acil durum bütçesinin Devlet Başkanlığı’nın bütçe için yasal bir çerçevenin kabul edilmesine ilişkin kararına dayanarak, mevcut mali yıl içindeki aylık ödeneklere aktarılacağını söyledi. Gannam, harcamaların azaltılmasına ve geçici acil duruma ilişkin bir takım kararlar alındığını belirtti. Bu kararların şehit, esir, yaralı ve emeklilerin ödemelerine öncelik verilmesi, tayin ve terfilerin durdurulması, faaliyet giderlerinde yüzde 20, sermaye harcamalarında ise yüzde 50 oranında kısıtlamaya gidilmesi, istisnai durumlar dışında araba, mobilya ve beyaz eşya alımlarının durdurulması, geliştirme harcamalarında herhangi bir yeni bütçenin kabul edilmemesi ve yalnızca geçtiğimiz yıl onaylanan kalkınma projelerinin sürdürülmesi için alındığını vurguladı. Gannam, bununla birlikte kamu çalışanlarının maaşlarının yüzde 50-60 kesintili olarak ödenmesi kararı alındığını aktardı. İsrail’in Paris Sözleşmesi’ne uymaması sonucunda Filistin hazinesinin yıllık bazda 270 milyon dolarlık bir zarara uğradığını açıklayan Gannam, bu zararların özellikle İsrail’in katma değer vergisi toplamak için “bilgisayarlı” bir sistem kullanmaması ve akaryakıt kaçakçılığından kaynaklandığını belirtti. Bununla birlikte Gannam, İsrail hükümetinin Filistin’in vergi gelirlerinden son 10 yılda İsrail hastanelerindeki tedavi maliyetleri için 2,2 milyar şekel, elektrik için 8 milyar şekel, su ve kanalizasyon şebekeleri için ise 3 milyar şekel kestiğini duyurdu.
مشاركة :