Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Moskova’da Çinli mevkidaşı Şi Cinping’i ağırladı. Çin ve Rusya’nın ABD ile yaşadıkları gerginliklerin Pekin ve Moskova arasındaki ilişkileri daha önce benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştırdığını ve iki ülkeyi aralarında daha güçlü ilişkiler kurmaya ittiğini söyledi. Şi-Putin görüşmesinin iki ülke arasında yaklaşık 30 kadar ticaret anlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanması bekleniyor. Çin Devlet Başkanı Şi, Rusya’nın resmi medyasında yer alan açıklamalarında, “Bu ziyaretin verimli sonuçlar doğuracağına inanıyorum” dedi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) daimi üyesi olan iki ülke arasındaki siyasi anlayışın istikrarlı bir şekilde sürdüğü görülüyor. Bununla birlikte Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov, Rusya ve Çin’in Kuzey Korenin nükleer programı, Suriyedeki savaş, Venezuela krizi ve İran’ın nükleer anlaşması gibi konularda ortak bir tutum sergilediklerini ifade etti. Yayınlanan resmi açıklamaya göre Putin, Kremlin’deki görüşmede Şi’ye “şunları söyledi: Son yıllarda sizin de doğrudan katılımınız sayesinde Rusya-Çin ilişkileri, şimdiye dek eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı. En önemlisi de bu benzersiz seviyedeki ilişkilerin, Rusya ile Çin halklarının da iş birliğine sahne olması ve tam teşekküllü kalkınma için sahip oldukları rekabeti avantaj olarak kullanmalarıdır.” Putin, Sovyetler Birliğinin 1949da “Çin Halk Cumhuriyetinin ilan edilmesinden hemen sonra tanıyan ilk ülke” olduğunu hatırlattı. Kremlin’den yapılan açıklamaya göre Rusya - Batı eksenindeki büyük gerilimler bağlamında Moskova ve Pekin arasındaki ticaret hacmi 2018 yılında yüzde 25 artarak 108 milyar dolar oldu. Washington ile ilişkilerinde zor bir dönemden geçen iki büyük güç Rusya ve Çin, aralarında çeşitli anlaşmalar yapıyorlar. Pekin ve Washington arasındaki ticaret savaşı, geçen hafta sonunda ekonomik umutların üzerine kara bulut gibi çöken yeni bir aşamaya geçti. Rus-Amerikan ilişkileri de Donald Trumpın göreve gelmesinden bu yana başta Moskovanın başkanlık seçimlerine müdahale etmekle suçlanması gibi birçok krize sahne oldu. Moskovadaki Carnegie Enstitüsü uzmanlarından Alexander Gaboyev, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı konuya ilişkin değerlendirmede 2014 yılında yaşanan Ukrayna krizi ve Kırım’ın ilhakının ardından Avrupa ve ABD tarafından uygulanan yaptırımlardan ağır bir şekilde etkilenen Rusya’nın “Avrupa pazarından uzaklaşarak Çin pazarına yönelmeye” çalıştığını belirtti. Gaboyev, AFP’ye yaptığı açıklamalarında Çin’in Rusya’ya borç vermenin yanı sıra yaptırımlar nedeniyle diğer uluslararası oyuncular Rusya pazarından geri çekilirken Rus ekonomisinde de “çok önemli bir yatırımcı” haline geldiğini söyledi. Kremlin Dış Politika Danışmanı Uşakov, Putin-Şi görüşmelerinin ana gündem maddeleri arasında “Rusya’nın büyük Batılı güçlerle olan ilişkilerinin” yer aldığını belirtti. İlgili bağlamda Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Zhang Hanhui basın toplantısındaki açıklamalarında Şi ve Putin arasındaki görüşmelerin iki ülkenin karşılıklı olarak bir birlerine yönelik desteklerini yeniden teyit etmeyi ve ilişkilerinin uluslararası gelişmelerde yaşanan değişikliklerden etkilenmeyeceğini garanti altına almayı amaçladığını kaydetti. İki ülke arasında kurulan ilişkilerin 70’inci yıl dönümü vesilesiyle Çin Devlet Başkanı Şi’nin şerefine Bolşoy Tiyatrosu’nda bu akşam bir resepsiyon verilecek. Ardından Şi, onur konuğu olduğu ve perşembe -cuma günleri gerçekleştirilecek olan St. Petersburgdaki ekonomik foruma katılmak üzere başkent Moskova’dan ayrılacak. Rusya’nın en önemli iş platformlarından biri olan foruma 17 bin kişinin katılması bekleniyor. Bununla birlikte Şi ve Putin, Moskova’daki görüşmelerinin sonunda “ikili ilişkileri güçlendirmek, kapsamlı ortaklık kurmak, stratejik iş birliğini başlatmak ve yeni bir döneme adım atmak” üzere ortak bir bildiri imzalayacaklar. Program kapsamında Şi Cinping ve Vladimir Putin’in hayvanat bahçesinde Çin tarafından Rusya’ya hediye edilen pandaları ziyaret ettiği kaydedildi.Çin’e Hong Kong eleştirisi Diğer yandan Hong Kong’dan ayrılarak Almanya’da yaşamaya başlayan Çinli aktivist Ray Wong Toi-yeung, Tiananmen Meydanı’ndaki olayların 30’uncu yıl dönümünde Çin’i “hiç olmadığı kadar vahşi” olmakla suçlayarak Hong Kong’da özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik endişelerini dile getirdi. Alman Federal Meclisi’nde Yeşiller Partisi tarafından düzenlenen seminerde konuşan Ray Wong, Çin’in son dönemde “her zamankinden daha acımasız olduğunu ve neredeyse başka hiçbir ülkeyle kıyaslayamayacak kadar totaliter bir devlet” haline geldiğini söyledi. Pekin’in iç işlerine olan müdahalesine karşı özgürlüklerini savunmak için mücadele eden Hong Konglulara yönelik endişelerini dile getiren Ray Wong, özgür dünyanın, Hong Kong’un saygınlığını ve özgürlüğünü savunmak için uyanması gerektiğini vurgulayarak Hong Kong hükümetinin vatandaşlarını Çin’e sınır dışı etmesine izin veren tartışmalı bir yasayı tartıştığına işaret etti. Hong Kongun Tibet gibi düşme korkusuyla Pekin’e sarıldığına dikkati çeken Ray Wong, “Hong Kong hükümeti, kötü muameleye maruz kalacaklarını bile bile vatandaşlarını Çin’e nasıl sınır dışı edebilir?” diye sordu. Seminere katılan Ray Wong Toi-yeung ve arkadaşı Alan Li Tung-sing, 2016 yılında Hong Kong’da polisle yaşanan şiddetli çatışmaların yaşandığı gösterilere katılmışlardı. İkili, 2017’de şiddete başvurdukları gerekçesiyle mahkemeye çıkarılmadan önce ülkeden kaçmayı başardı.
مشاركة :