Suudi Arabistan, uluslararası toplumu Filistin halkını korumaya çağırdı

  • 7/24/2019
  • 00:00
  • 10
  • 0
  • 0
news-picture

Suudi Arabistan, uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunarak İsrail’in Müslümanlar ve Hristiyanlar için kutsal olan bölgelerine, özellikle Mescid-i Aksa Camii’ne yapılan sistematik ihlallerine son vermesi ve Filistin halkının korunması  sorumluluklarını üstlenmesini istedi. Doğu Kudüs’ün Vadi el- Hummus mevkiinde dün onlarca evin İsrail tarafından yıkılması Suudi Arabistan tarafından kınandı. Şarkul Avsatın edindiği bilgilere göre Suudi Arabistanın BM Büyükelçisi Abdullah el-Muallimi, New York’ta yaptığı konuşmada İsrail’in Kudüs’teki mevcut durumu değiştirerek yürüttüğü yayılımcı planları karşısında BMGK’nın 2334 sayılı kararının uygulanması çağrısında bulundu. Muallimi ayrıca Haşimi ailesinin Doğu Kudüs’te Müslümanlara ve Hristiyanlara ait kutsalların korunmasındaki rolün önemine dikkat çekti. Muallimi, mart ayında Tunus’ta, geçen ay da Mekke’de düzenlenen Arap zirvelerinde Filistin davasının ümmet için öncelikli dava olduğunu ve barış stratejisine uymanın gerekliliğine vurgu yapıldığını hatırlattı. Muallimi, Ortadoğu’da kapsamlı ve daimi bir barışın stratejik Arap seçeneği olarak Arap Barış Girişimi’nde somutlaştığını belirtti. Arap İşbirliği Teşkilatı tarafından da desteklenen bu girişimin mülteciler dosyasında da bütün Arap devletlerinin ve İsrail’in barış ve güvenliğini sağladığını söyledi. Ayrıca luslararası toplumun bu konudaki adil çözümün parçası olmasını talep etti. Libya’nın bölünmezliğini savunan ve iç işlerine karışılmasını eleştirerek askeri çözümün kabul edilmediğini belirten Muallimi, BM gözetiminde kapsamlı bir barışa ulaşılması çağrısında bulundu. Libya halkının çektiği acıyı sona erdirerek terör örgütlerini yok etmeye ve söz konusu örgütlerin Libyanın komşularında ve tüm bölgede yarattığı tehdidi ortadan kaldıracak bütün çabaların desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti.Muallimi, Suriye’de yaşanan sıkıntılara ilişkin de şu açıklamada bulundu: “Biz, Suriye krizini sona erdirecek ve Suriye halkının özlemlerini gerçekleştirerek terörü bitirecek siyasi bir çözümden yanayız. Bu çözüm Suriye’nin bütünlüğünün sağlanması ve tüm yabancı güçlerin ve terör örgütlerinin ülkeden çıkarılmasını da içermelidir. BMGK’nın özellikle 2254 sayılı kararı ve Suriye halkının Cenevre süreci boyunca tüm bileşenleri tarafından şekillendirilen ve kararlaştırılan siyasi sürece geçişle barışçıl bir çözüme ulaşarak akan kan durdurabilir. Biz Suriye halkının acısını dindirmek isteyen ve yeni insani krizleri sonlandırmak isteyen uluslararası kararlara bağlıyız. Suriye krizini ve Anayasa Komitesinin oluşumunu en kısa sürede çözme çabalarında BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersene olan desteğimizi de bir kez daha yineliyoruz.” İran konusuna da değinen Muallimi, Tahran’ın bölgedeki olumsuz eylemlerinin devam etmesinin yalnızca uluslararası barışı ve güvenliği zayıflatacağını söyledi. Muallimi, Husi milislerine açıkça verilen desteğin bölgesel güvenlik ve uluslararası deniz taşımacılığı ile bölgedeki siviller için bir tehdit haline geldiğine işaret etti: “Bölgedeki güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamayı amaçlıyoruz. Tek doğru yol, bölgedeki tüm ülkelere karşı iyi komşuluk ilkelerine saygı duymak, güç kullanmaktan kaçınmak, devletlerin iç işlerine karışmamak ve egemenliklerini ihlal etmemektir.” Konuşmasında beş yıldır Sana’yı hakimiyeti altında tutan İran destekli Husilere de değinen Muallimi, Yemen’de yaşanan insani krize dikkat çekti. Husilerin Yemen’e gönderilen insani yardımları kanunsuz bir şekilde silah olarak kullandığını vurguladı. Muallimi, konuşmasının sonunda Husilerin Suudi Arabistan’a yönelik saldırılarının savaştan başka bir şey bilmeyen tabiatlarını ortaya koyduğunu belirterek bu konuda Yemenle ilgili alınmış BMGK kararlarının uygulanmasının gerekliliğine dikkat çekti. Muallimi, Yemen’de çözümün siyasi diyalog ile gerçekleşeceğini söyledi.

مشاركة :