Irak’ta devlet ve hükümet kavramları üzerindeki kafa karışıklığı sürerken, Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim, muhalefet saflarına geçme kararını ‘halkın kimin sorumluluk üstlendiğini ve topu birbirinin sahasına attığına görmesi için’ aldığını ifade etti.Hekim, Ulusal Hikmet Hareketi’nin 2’nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada şunları kaydetti; “Ulusal Hikmet Hareketi kuruluş ilkelerine bağlı kaldı ve bundan sonra da kalmaya devam edecek. Hareket, gençlere ve kadınlara imkan sağladı, güzel Irak’ımızın her bir köşesine uzandı ve kollarını samimiyetle açtı; Farklı din, mezhep ve ırktan bütün Iraklıları bünyesine aldı. Mezhep gruplaşmalarının terk edilmesinde en çok katkıyı sağladı. Bütün mensubiyetlerin üstünde ulusal koalisyonlar kurdu.” Hekim, Ulusal Hikmet Hareketi’nin vatandaşların sıkıntı ve problemlerinin gerçekçi bir şekilde dile getirildiği bir platform haline geldiğini ve vatandaşın omuzundaki yükün hafiflemesine katkıda bulunduğunu ifade etti. Hekim, açıklamasının devamında, “Hareket, ülkemizdeki demokratik sürecin desteklemek ve halkın açık bir biçimde kimin sorumluluk üstlenerek, topu başkalarının sahasına atma durumuna son verdiğini görmesi için yapıcı ulusal siyasi muhalefet projesine geçmiştir. Halkımıza, muhalefetimizin, mazlumların ve darda kalmışların adına yolsuzlukla mücadele etme, gençlerimizin çalınan haklarını geri alma ve çektikleri sıkıntıları sona erdirme sözünü veriyoruz” dedi. Bu açıklamalar, Ulusal Hikmet Hareketi destekçilerinin bazı illerde kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi talebiyle protesto düzenlemesinden bir hafta sonra geldi. Hareket, yaklaşık iki ay önce muhalefet saflarına geçtiğini ilan etmişti. Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, Hareket destekçilerinin protesto gösterilerine çıkmadan önce Hekim’e mektup göndererek, gösteriler sırasında hükümet ile devlet arasındaki ayrımın gözetilmesini talep etmiş, Ulusal Hikmet Hikmet ise yaptığı açıklamayla protestoların hedefinde devlet rejimi değil, hükümet kadroları ve alınan kararların olduğuna dikkat çekmişti. Iraklı siyasi gözlemciler, son dönemde Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sairun Koalisyonu ile eski Irak Başbakanı Haydar İbadi başkanlığındaki Nasr Koalisyonu arasındaki yakınlaşmaya ve ikisinin gün geçtikçe artan muhalif söylemlerine işaret ederek, Abdulmehdi’nin başbakanlık koltuğuna oturmasına destek veren Sairun’un da muhalefet saflarına geçebileceği ihtimalini dile getiriyorlar. Özellikle İbadi ve Sadr arasındaki yakınlaşmanın da bu ihtimali güçlendirdiği belirtiliyor. Ulusal Hikmet Hareketi Sözcüsü Nevfel Ebu Ragif, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hareketin muhalefete geçmedeki amacının hükümeti düşürmek olmadığını vurguladı. Ragif, “Gösteri düzenlemek anayasal bir hak. Bu aynı zamanda ülkedeki siyasi hayatın güçlenmesine katkı sağlar. Vatandaşların barış ve selameti muhalefetin sorumluluk alanında yer alır. Hatta muhalefetin varoluşunun bir parçasıdır. Bizim muhalefet politikamız hükümet kadrolarına ve aldıkları siyasi kararlara yöneliktir, devlet rejimine değil” diye konuştu.Irak’taki siyasi koalisyonların yapısından hareketle, gerçek anlamda bir muhalefetten bahsetmenin mümkün olup olmadığı sorusunu yönelttiğimiz Islah Koalisyonu yöneticisi Haydar el-Mella, şu değerlendirmelerde bulundu; “2018 sonrası kurulan tüm koalisyonlar kırılgan bir yapı arz etmekte. Bunun sebebi ise söz konusu koalisyonların, 2003’ten 2018’e dek kurulan koalisyonların izlediği ilke ve esaslardan farklı bir metot takip etmelerinden kaynaklanıyor. Önceki koalisyonlar Şii-Sünni-Kürt üçgeninde şekilleniyordu. Şii koalisyonları tüm Şiiler için, Sünni koalisyonlar tüm Sünniler için ve Kürt koalisyonları da tüm Kürtler için şemsiye görevi görme çabası içindeydi. Tüm bu şemsiyelerin içinde iç uzlaşılar ve ilkeler vardı.”Irak’ta hükümet ve devlet ayrımı hususunda yaşanan kafa karışıklığı ve bunun iktidar-muhalefet anlayışlarına yansımasını Şarku’l Avsat’a değerlendiren Bağdat Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Halid Abdulileh, şu ifadeleri kaydetti; “Irak’ta muhalefet anlayışı muğlak kaldığı sürece devlet ve hükümet algısındaki kargaşayı çözmek zor bir durum. Muhalefet, demokratik ülkelerde siyasi sürecin doğal bir parçasıdır. Zira muhalefet bu tür ülkelerde hükümeti kurma gücüne sahip olamayan siyasi partiler tarafından üstlenilir. Fakat en nihayetinde azınlığa karşı çoğunluğu da elinde tutsa iktidar da muhalefet de siyasi organizmanın bir parçasıdır. Ancak bu durum kota sistemi nedeniyle bizde halen kafa karışıklığına neden olur. Kota sistemi, herkesin iktidarda temsil edilmesi esasına dayanıyor.”
مشاركة :