​Garantör ülkeler arasında uzlaşı çabaları Astana’da devam etti

  • 8/3/2019
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Astana sürecinin 13’üncü oturumu üç garantör ülke, Rusya, İran ve Türkiye’nin gündemindeki ana meselelere dair büyük bir atılıma sahne olmadı. Gözler gelecek ayın ortalarında yapılacak üçlü zirveye çevrildi.de anayasal bir komitenin oluşturulması hususunda yeni bir dosya gönderildi. Ülkenin kuzeybatısındaki “şartlı ateşkese” dair temkinli bir sessizlik hakim. Suriye hükümeti heyeti de muhalif grupların ateşkesi tam olarak yerine getirmemesinden Ankara’yı sorumlu tuttu. Suriye topraklarındaki Golan Tepeleri’ne dair pozisyon da Rusya ve İran heyetleri arasında ek bir düğümün oluşmasına neden oldu. Aynı şekilde Türkiye heyeti de Rusya ve İran’ı, “Washington’ın Fırat’ın doğusunda desteklediği “özerk yönetim” projesinin ve “ayrılıkçı gündemlerin” reddi” hususundaki tavrını desteklemeye çekmeyi başardı. Astana toplantılarına katılan diplomatik kaynakların Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamaya göre 13’üncü oturumda Irak, Lübnan ve Ürdün’den de temsilciler de katıldı. Birleşmiş Milletler’in (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in sağlık sorunları dolayısıyla yer almadığı toplantılarda yardımcısı Havla Matar yer aldı.  Oturumlarda “Anayasa Komitesi’nin kurulması, sivil toplum temsilcileri listesine dair nihai bir uzlaşının yanı sıra garantörlerin ilan etmek istediği sonuçlara” ulaşılamadı. Kaynaklar garantörlerin, hükümet ve muhalefet arasında karşılıklı anlaşma ve şartlı ateşkesin ilanı gibi acilen ulaşılması gereken başarıları aradıklarını aktardı. Kaynaklar ayrıca garantörler arasındaki tartışmada üç noktaya odaklanıldığına dikkat çekti. Aktarılana göre bunların başında Soçi Anlaşması’nın uygulanması ve radikalizm yanlılarının ülkenin kuzeybatısındaki tampon bölgeden çıkarılması vardı. Bu çerçevede Moskova; Ankara’yı Lazkiye, Hama ve Halep’le birlikte İdlib kırsalında “radikalizm yanlılarına” baskı yapmaya ikna etmeye çalışırken taraflar, Heyet Tahriru’ş Şam’ın (HTŞ) bölgedeki varlığından kaynaklanan endişelerini dile getirdi. Taraflar ayrıca DEAŞ ve Nusra Cephesi’nin yanı sıra El-Kaide ve DEAŞ’a bağlı tüm birey, grup ve unsurların nihai olarak ortadan kaldırılması amacıyla iş birliğini sürdürme konusunda kararlılıklarını vurguladı. Ankara, İdlib’te çatışmasızlık alanları içerisinde ve dışında konuşlu askeri personelin güvenliğinin sağlanması için somut önlemler alınmasına ilişkin Moskova’dan “imtiyaz” sağladı. Kaynaklar ise Golan Tepeleri ve ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’in Suriye toprakları üzerindeki egemenliğini destekleme kararı konusunda Rusya ve İran heyetleri arasında uzun bir görüşme gerçekleştiğini belirtti. Kaynaklara göre Rusya- Türkiye koordinasyonu sonrasında orta bir madde kabul edilirken, “Güvenlik Konseyi’nin 497 sayılı kararı başta olmak üzere BM’nin Golan Tepeleri’nin işgalini reddeden ilgili kararları da dahil tüm uluslararası kararlara saygı duyulması gerektiği” vurgulandı. Kaynaklara göre garantörler Anayasa Komitesi konusunda ise (11 Eylül’de Türkiye’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin bir araya geleceği) liderler zirvesine sunulmak üzere sivil toplum temsilcilerini de içeren üçüncü listedeki son altı isim konusunda anlaşmaya varmaya çalıştı. Ancak anlaşmazlıklar, komitedeki altı isim ve prosedürler konusunda devam etti. Aynı şekilde kaynaklar, Rusya’nın Astana sürecini Cenevre sürecine alternatif hale getirme hususundaki yönelimine dikkat çekti. Garantörler, 2254 sayılı karara değinmeden Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Konferansı kararlarına uygun olarak Cenevre’de Anayasa Komitesi’nin kurulması ve başlatılmasını sonlandırma hususunda uzlaşı sağladı. Kaynaklar ayrıca BM’nin ve “ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Ürdün ve Almanya’dan oluşan” grubun, 2254 sayılı karar ve Anayasa Komitesi’nin kurulma gerekliliği uyarınca Cenevre sürecine bağlı kalmaya devam ettiğini belirtti. Garantörler ayrıca Fırat’ın doğusunda yaşananlara tepkisini dile getirdi. Duruma dair yayınlanan bildiride şu ifadelere yer verildi: “Suriye’nin kuzeydoğusundaki durum ele alınarak burada kalıcı istikrar ve güven ortamı sağlanmasının yalnızca Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne bağlı kalınmasından geçtiğine inanıyoruz. Bu sebeple söz konusu bölgede terörle mücadele bahanesi altında yasa dışı yollardan yeni özyönetim oluşturma girişimini şiddetle kınıyoruz. Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğünü yıkmaya yönelik ve komşu ülkelerin ulusal güvenliğine tehdit oluşturan bu tür girişimlere karşı çıkma kararlığımızı vurguluyoruz.” Yapılan değerlendirmeler bu adımın, “Fırat’ın doğusunda ‘güvenli bölge’ oluşturulması”, “taraflar arasındaki bölgenin derinliği, Türk ordusunun buradaki rolü, Kürt Halkını Koruma Birlikleri’nin ve ABD önderliğindeki koalisyon destekli ağır silahlarının kaderine dair iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesi” başlıklarında anlaşma sağlanması için yapılan ABD- Türkiye müzakereleri öncesinde gelmesinin oldukça önemli olduğu yönünde.

مشاركة :