ABD’liler Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı General Mazlum Abdi’ye Rus Hmeymim Hava Üssüne gitmekten başka seçenek bırakmadı. ABD’nin son darbesi o kadar sert oldu ki SDG Komutanı Mazlum, ABD ordusuna çağrıda bulundu, diplomatlardan yardım istedi, Avrupalı liderlere mektuplar gönderdi, basına başvurdu, DEAŞlıların serbest kalacağına işaret etti, Rusya ile pazarlık yapmakla tehdit etti ve Suriye Silahlı Kuvvetleri’ne sığınacağını ima etti.Trump ısrarlı Bunlar, Başkan Trump’ın geçtiğimiz sene geri çekilme kararından geri adım atmasını sağlamıştı, fakat bu sefer işe yaramadı. Trump, bu sefer, kararında ısrar ediyor. Ayrıca bununla da kalmayıp Türklerle olan savaşlarından dolayı Kürtleri eleştiriyor ve onları DEAŞ’lıları serbest bırakmakla suçluyor. Mazlum, yanında bir dizi teklifle Rus himayesinde Suriye askeri komutanlarıyla görüşmek üzere Rus Hmeymim Hava Üssü’ne gitti. Bu teklifler, daha önce Halk Savunma Birlikleri (YPG) Genel Komutanı Sipan Hemo tarafından da dile getirilmişti. Tekliflerin içeriğinde, geçtiğimiz yılın başlarındaki gibi Afrin’i Türkiye’ye terk etme hatasının tekrar edilmemesi, ülkenin birliğinin muhafaza edilmesi, devletin egemenlik alanını genişletmek için tüm sınır noktalarının teslim edilmesi, askeri güçlerin orduya dahil edilmesi, özerklik, gelecek için siyasi bir çözüm arayışı ve bütün bu düzenlemelerin Rus garantörlüğünde yapılması yer alıyor. Elde edilen bilgilere göre Suriyeli müzakerecilerin bu konu hakkındaki tutumu, öncekinden farklı değil. Nitekim halen özerkliği, herhangi bir bölünmeyi ve ayrı bir askeri varlığı reddetmekte ısrar ediyorlar. Buna karşılık Rusya’nın garantörlüğü, özerkliğinin tartışılması ve Şam ile olan müzakerelerin Rusya’nın himayesinde gerçekleştirilmesi için bir imkân sunuyor. Ancak şu var ki, Kürtlerin Fıratın doğusundaki Araplar adına pazarlık yapma hakkı yok. Suriye’nin güneyindekine benzer bir şekilde bir ‘uzlaşı anlaşması’ mesabesinde olacak yazılı bir mutabakata varma konusunda müzakereler devam ediyor. Mevcut uzlaşılar üç saç ayağına dayanıyor; - Suriye ordusunun, Türk ordusunun gelmesinden önceki bölgelere ve sınıra konuşlandırılması, buradaki tüm resmî kurumlara Suriye resmi bayrağının asılması ve SDG’nin ve polis güçlerinin Suriye ordusunun bir parçası olarak kabul edilmesi. - Bazı özerk yönetim oluşumlarının olduğu haliyle bırakılması ve bu husustaki tartışmaların ertelenmesi - Bir sonraki aşamada ‘anayasa, Suriyenin geleceği ve Kürtlerin hakları’ hususlarında, Rus garantörlüğü çatısı altında siyasi müzakerelerin yapılması Bu, Suriye ordusu unsurlarının Fıratın doğusundaki bir dizi bölgeye konuşlandırılması, Menbiç civarına yaklaşması ve ülkenin kuzeyinde bulunan Kobani’ye yönelmesi anlamına geliyor. Ancak ordunun M4 otoyoluna yaklaştığına dikkat çekiliyor. Öte yandan ordu ve güvenlik birimlerinin Haseke ve Kamışlı’da bulunduğu biliniyor. Buna karşılık Türk ordusu, Suriye ordusunu hedef alan tehditlerle birlikte otoyola ulaşmak için Resulayn ve Tel Abyad’dan ilerlemeye devam ediyor. Türkiyenin planının Cerablus ile Fişhabur arasındaki sınır boyunca 32 kilometre derinlikte ‘güvenli bölge’ oluşturmak olduğu yönünde haberler geliyor. Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin ilerleyişine dair Moskova ile Ankara arasında bir anlaşmanın mevcut olduğunu doğruladı. Bu, Rusya’nın daha sonra Menbiç ve Kobani’deki sınır hatlarını kontrol altına almanın yanı sıra Şam ile Ankara arasında birtakım düzenlemeler yapacağı anlamına geliyor. Ayrıca bu düzenlemelerle, Trump’ın iki hafta içerinde Fırat’ın doğusundan çekilme kararının ardından oluşacak boşluğun doldurulması amaçlanıyor. Bu, Avrupalı güçlerin ayrılması ve üslerin kaldırılarak Irakın batısına taşınması anlamına geliyor. Washington’da alınan kararın, Suriye-Ürdün-Irak sınırındaki El Tanf Üssünün daha uzun süre kalması yönünde olduğu biliniyor. Bu üs, İran etkisine karşı konulması ve Irak’ın batısındaki ABD kuvvetlerinin güvenliğinin sağlanması amacıyla Washington tarafından hazırlanıyor.
مشاركة :