İran yönetiminin dışarıda yaşadığı ve İranlıların içerde duyduğu öfke dinmedi. Şöyle ki içerde İslam Cumhuriyeti’ni ve Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney’i eleştirenler, tereddüt etmeden rejime saldırdı. Bu saldırılar, dini lideri istifaya çağırmak ve açıktan protestolar yapmak suretiyle son haftalarda arttı. Ebu el-Fazl Kadıyani olarak bilinen aktivistin yaşı, 11 Ağustos’ta muhalefete ait bir internet sitesine kısa bir yorum yazarak, Hamaney’i eleştirmesine engel değildi. Kadıyani, yazdığı yorumda “Hamaney, gayri meşru iktidarını sürdürdüğü müddetçe İranlılar, barışı ve mutluluğu hissetmeyecekler” ifadelerini kullandı. Kadıyani, rejimin güçlü bir destekçisiyken Hamaney’i güçlü bir şekilde eleştiren kimseye dönüştü. Kadıyani, son açıklamasında demokratik ve laik bir cumhuriyete götürecek referanduma zemin hazırlaması için Hamaney’i görevini bırakmaya çağırdı. Kadıyani, reformist çizgisiyle tanınan İslam Devrimi Mücahitleri Örgütü’nün (Sazmân-ı Mücâhidîn-i İnkılâbi İslami) önemli bir üyesidir. İslam Devrimi Mücahitleri Örgütü ise, karargâhı yurt dışında bulunan Halkın Mücahitleri Örgütü’nden farklıdır. Kadıyani, 2009 yılında seçimlerin yol açtığı ve Ahmedinejad’ın cumhurbaşkanı olarak getirildiği çalkantılar sonrasında hapsedildi. 2012 yılında hem 40 kırbaç cezasına hem de yeniden 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mart 2019’da Tahran Mahkemesi, Hamaney’e hakaret ettiği ve rejim karşıtı propaganda yaptığı suçlamasıyla Kadıyani’yi 3 yıl hapse mahkûm etti. Oğlu Murtaza, babasının Hamaney’e hakaret ettiğinden dolayı 2 yıl ve rejim karşıtı propaganda yaptığından dolayı da 3 yıl hapse mahkûm edildiğini söyledi. Kadıyani, hapiste daha fazla süre geçirebilir. Aynı şekilde Kadıyani’ye, devrimi ve İslam Cumhuriyeti’ni destekleyen 3 kitap okuması ve ardından da bu kitapları elle yazması talimatı verildi. (Elle yazmak, İran’da ilkokullarda bir ceza türüdür.) Hükmün uygulanması için Kadıyani, geçen Haziran ayında tutuklandı. Ancak adli tabip, Kadiyani’nin çok hasta olduğundan dolayı cezayı yerine getiremeyeceğine karar verdi. Bunun için hapis cezası hızlı bir şekilde askıya alındı. Hakkında yeni çıkarılan son hükmün nedeni, Hamaney’e yazdığı iki mektuptur. Kadıyani, bu mektuplarda siyasi yetkisini kötüye kullandığından dolayı Hamaney’i eleştirerek, yeniden istifa etmeye çağırdı. Aynı zamanda Kadıyani, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye de bir mektup yazdı. Kadıyani, bu mektupta Ruhani’yi muhalif liderler Mir Hüseyin Musavi ile eşi Zehra Rahneverd ve Mehdi Kerrubi’nin ev hapsini azaltma noktasında sözünü tutma cesaretine sahip olmamakla suçladı. Kadıyani, “Ruhani, İran’ın despot yöneticisine karşı gelme noktasında yeterince cesur değil. Ruhani, bu hedefe doğru bir karış da olsa hareket etmek için rahatsızlık duymaz” dedi. Aynı şekilde Kadiyani, yaklaşık 10 yıllık bir sürenin ardından muhalif liderlerin ev hapsinin iptal edilmesine izin vermemesi konusunda Hamaney’i inatçılıkla suçladı. Ayrıca Musavi’nin 7 danışmanı, Temmuz ayının sonunda Ruhani’ye bir mektup yazdı. Danışmanlar, bu mektupta söz konusu tutuklu 3 kişinin sağlık şartlarından endişe duyduklarını dile getirdiler ve Ruhani’yi 3 tutuklunun serbest bırakılmasını garantileyecek etkili bir karar almaya çağırdılar. Nitekim Ruhani, bu konuda 2013 ve 2017 yıllarındaki seçim kampanyalarında defalarca vaatte bulunmuştu. Geçen Mayıs ayında Kadıyani, 3 yıl hapis cezasıyla yüzleştiği bir zamanda mahkemeye çağrılmasının ardından Hamaney’i “despot” olarak nitelendirdi. Daha önce de Hamaney’i “diktatör” olarak isimlendirmişti. 73 yaşındaki Kadıyani, mahkemeye çağrılma talimatını reddederek, istihbarat ajanlarının kontrol ettiği gayri meşru devrim mahkemesinin oturumlarını “gösteri” olarak nitelendirdi. Kadıyani, mahkeme ve ajanların tamamen despot Hamaney’in kontrolünde olduğunu dile getirdi. Kadıyani daha da ileriye giderek, İslam Cumhuriyeti’ndeki yüksek makamlarda yapılan son değişikliklerin artan şiddet ve terör sürecine işaret ettiğine dikkat çekti. Kadıyani, İslam Cumhuriyeti’ni reforme etmenin mümkün olmadığını söyledi. 1970 ve 80’lerde güçlü bir devrimci olan Kadıyani, geçen yıl dini liderin makamının feshedilmesine yönelik çağrısının ardından yeni hukuki sorunlarla yüzleşiyor. Yaklaşık 8 bin 700 İranlı aktivist, gazeteci ve İran-Irak savaşında savaşan çok sayıda eski savaşçı ile bu savaşta öldürülen aile bireyleri de Ruhani’ye bir mektup yazarak, Ruhani’den muhalif liderlerin serbest bırakılması için etkili bir karar almasını talep ettiler. 8 bin 700 aktivist, eski milletvekili Muhammed Hatemi’nin Tahran Mahkemesi’nde okuduğu savunma bildirisinin, 2009 yılında seçimlere hile karıştırma konusunda muhalif liderlerin söylediklerinin doğruluğunu kanıtladığını dile getirdi. Hatemi, söz konusu seçimlerde 8 milyon oyun Hamaney ve Devrim Muhafızları tarafından desteklenen muhafazakârların adayı Mahmud Ahmedinejad’ın lehine oy sandıklarına eklendiğine işaret eden deliller sundu. Bu arada son haftalarda İran’da ve yurtdışında 14 aktivistten oluşan 3 grup, Hamaney’i istifa etmeye ve ülkenin anayasası ile siyasi rejimini değiştirmeye zemin hazırlamaya çağıran açıklamalar yaptı. İran içerisinde sosyal medya kullanıcıları, yerel aktivistlerin yaptığı bu çağrıyı ezici bir çoğunlukla destekledi. Devlet televizyonu gibi Hamaney’in kontrolündeki medya organları ile Fars Haber Ajansı gibi Devrim Muhafızlarına yakın platformlar, Rehber Hamaney’e karşı tekrarlanan aktivistlerin kampanyasını “İran’da rejim değişikliği isteyenlere destek girişimi” olarak nitelendirdi. Öte yandan Rehbere yöneltilen açık bir mektupta kadın hakları alanında faaliyet gösteren 14 kadın aktivist, Hamaney’i görevini bırakmaya çağırdı. 5 Ağustos’ta yayınlanan yeni mektubu imzalayan kadınlar, iki cinsiyet arasındaki ırkçı ayrımı ve ülkeyi kontrol eden ataerkil yöntemi protesto etti. 40 yıllık teokrasi, ülke nüfusunun yarısının haklarını iptal etti. Kadın hakları alanında faaliyet gösteren kadın aktivistler, bu konuya vurgu yaparak, kadın karşıtı bu rejimi geride bırakmak için medeni ve şiddete dayanmayan önlemlerin alınmasına çağrı yaptı. Ayrıca kadın aktivistler, İran için yeni bir anayasa belirlemenin gerekli olduğunu dile getirdi. Kadın avukat Citi Bor Fazl, mektubu 14 kadının imzaladığını belirterek, “20 milyon İranlı kadın, kendilerini 15 imzanın sahibi olarak görebilir” dedi. Kadın aktivistler, İranlı anneleri “İslam Cumhuriyeti’ne Hayır” tezahüratında kendilerine katılmaya çağırarak mektuplarına son verdiler. Mevcut İran rejimi, Arap ülkelerinden ve dünyadan kendisine güvenmelerini talep etmeden önce kendi halkının güvenini kazanması gerekiyor. Acaba İran rejimi, Ortadoğu ülkelerinde ateş tutuşturmaya devam etmek yerine ülke içerisinde tutuşmaya başlayan ateş hakkında ne düşünüyor? Hamaney’i istifa etmeye ve rejimi değiştirmeye yönelik çağrı, rejimin halkına tanıdığı özgürlük sebebiyle yapılmadı. Aksine halk, rejim gemisindeki deliklerin çoğaldığını hissetmeye başladığından dolayı bu çağrıyı yaptı. İran rejimi, ABD Başkanı Donald Trump’a boyun eğdireceğini ve Trump’ı Hamaney’in şartlarına ve Devrim Muhafızlarının tehditlerine göre müzakere masasına çekeceğini söylüyor. İçerde ise özgürlükler bastırılmaya ve kadınlar “İslam Cumhuriyeti’ne Hayır” sloganı atarken, casusluk suçlamasıyla hapse konulmaya devam ediyor.
مشاركة :