Halk hareketinin başlamasının üzerinden 6 ay geçmesine, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın istifa etmesine ve bazı “çete” unsurlarının tutuklanmasına rağmen Cezayir’deki geçici rejimin bazı kanatlarına hakim olan endişe atmosferi hala devam ediyor. Bu durum, geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih’in Cezayir Milli Mücahit Günü (20 Ağustos) nedeniyle yaptığı konuşmada da belirgindi. Öyle ki Bin Salih, yaptığı açıklamada “Cezayir, bu aşamada güvensiz ve güvenilmez sonlardan kaçınmak için önceliklerini her zamankinden daha dikkatlice belirlemesi gerekiyor ” ifadelerini kullandı.Güvensiz sonuçlara dair korku Genelkurmay Başkanı Kayid Salih’in elindeki açık beyana rağmen Abdulkadir bin Salih, “entegrasyon, çabaların koordinasyonu, görev ve kararların tutarlılığı, cumhurbaşkanlığı ve askeri kurum arasındaki görüş uzlaşısına” değindi. Kayid Salih’in cumhurbaşkanlığı seçimlerine öncülük etmek için diyaloğa ihtiyaç duyulduğunu belirtmesine rağmen geçici Cumhurbaşkanı, ordu liderliğinin ülke tarihinin bu kritik aşamasında halkın yanında olma hususundaki taahhüdüne, devletin anayasal niteliğini ve sürekliliğini koruma samimiyetine dikkati çekti. Ancak Bin Salih, aynı zamanda her an ülkeyi tehdit eden “kapalı ve gizli” tehlikeye dair de endişeli. Cumhurbaşkanı, konuşması sırasında diyalog sürecini desteklemeye ve yakın bir gelecekte hedeflerini gerçekleştirmek için çalışma çağrısında bulunurken, diyaloğun tartışmalı olduğu iddialarını da reddetti. Abdulkadir bin Salih, diyalog hususunda tam aksine bir fikir birliği olduğuna dikkati çekti. Geçici Cumhurbaşkanı, “Herkes, mevcut durumun üstesinden gelmenin tek yolunun diyaloğun yürütülmesi olduğunda hem fikir. Kamuoyu tarafından açıkça memnuniyetle karşılanan ve sahadaki aktörler tarafından giderek daha fazla ilgi duyulan bu çabaya dair bir kanaat var” dedi. “Çift taraflı” uyarılar Siyasi analist Kemal Saadani’ye göre Bin Salih’in ifadeleri, askeri kuruluşa karşı geçiş aşaması, sivil isyan ve ayaklanmanın yanı sıra, Diyalog ve Arabuluculuk Komitesi’nin diyaloğu ilerletmekte başarısız olduğunu piyasaya süren taraflara ve Suriye krizi şeklinde Devrimci Konsey’e dönüşmüş Kurucu Meclis çağrısı yapan taraflara yönelikti. Bu çerçevede Saadani, Independent Arabia’den Ali Yahi’ye yaptığı açıklamada, radikal laik akımın “çete” ve “Fransa’nın kuyrukları” başkanlarının tutuklanmasının akabinde tehlike aşamasını atlattıktan sonra güçlü şekilde geri döndüğünü belirtti. Analist, bu akımın taleplere cevap vermek ve esir “efendilerinin” salıverilmesini sağlamak için geçici rejime baskı yaptığını ifade etti. Kemal Saadani, söz konusu akımın, 1990’lı yıllarda askeri kuruluşların yanında olduğuna da dikkati çekti. Görüşlerin tutarlılığının, Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay arasındaki çabaların tamamlayıcılığının tehlikenin tespit edilmesi sonrasında alanda meyve vermeye başladığını söyleyen Saadani, siyasi partilerin tutumlarının, siyasi oluşumlara genişleyen Diyalog ve Arabuluculuk Komitesi toplantılarında da belirtildiği gibi geçici rejim yönünde değişmeye başladığını ifade etti. Öte yandan Genelkurmay Başkanı Kayid Salih de yaptığı açıklamada geçici Cumhurbaşkanına verdiği desteğe ve ülkeyi mevcut krizinden çıkarmaya yönelik çabalarına dikkati çekerken, askeri kuruluşun ve liderliğinin attığı herhangi bir eylemi sorgulamayı reddettiğini belirtti. Sahte sloganlara, “askeri devlet değil, sivil devlet” gibi hedeflere benzer şekilde anayasal süreci kabul etmeyenlerin ortaya koymaya çalıştığı engellere dair uyarı yapan Kayid Salih, bunların Cezayir ve anayasal kurumlarına düşman taraflarca öne sürülen zehirli fikirler olduğunu vurguladı.Kayid Salih ve Bin Salih’in “endişelenmesini” isteyen yüksek tavan Eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın istifasının ardından Cezayir, Genelkurmay Başkanı Kayid Salih ve geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih olarak iki kişinin başkanlık ettiği istikrarsız bir siyasi aşamaya girdi. Bu çerçevede hareketin esas taleplerini gerçekleştirmesindeki başarısına rağmen geçiş aşaması sessiz şekilde yürütülüyor. Geçici rejim, özellikle de hareketin, Salih ve Bin Salih’in istifasını talep etmesi ışığında meşruiyete geri dönmekte başarısız olduktan ve “yolsuzluk” geçmişiyle ayrıldığını ilan etmesinden sonra en karalık günlerini yaşıyor.Korku yok Korkutmak için korkutmak var Siyasi analist Mumin Avir, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, yönetim içerisinde belirli taraflardan kayda değer bir korku yaşanmadığını söylerken, durumun kontrol altında olduğuna ve Cumhurbaşkanı Bin Salih tarafından korkutma eylemlerinin ortaya koyulduğuna dikkati çekti. Bin Salih’in, konuşması sırasında “Diyalog Komitesi oluşumunun reddedildiği ve diyalog arayışına girilmemesi gerçeğini” önlerine koymak istediğini söyleyen Avir, “Bu, krizi karmaşık hale getirecek ve sonuç olarak durum, devlete ve halka olumsuz yansıyacaktır” dedi. Öte yandan Uluslararası İnsan Hakları Uzmanı İsmail Halfallah da Independent Arabiye’ye yaptığı açıklamada, Abdulkadir bin Salih’in konuşmasındaki korkutma atmosferinin yalnızca korkutma amaçlı olduğunu belirtti. Halfallah, “Korkutma üslubu, iktidar söyleminde hâkimdir. Bu durum, eski sistemin gerekçeleri arasında da vardır” dedi. Özellikle de yurt içinde ve dışında askeri kuruluşun “saldırganlık” eğilimine hakim tarafın uyguladığı baskı, sivil isyan ve Genelkurmay Başkanına istifa çağrıları başta olmak üzere, durumun efendisi haline gelen belirsizlikler ışığında Cezayir’deki olayların alacağı yönü tahmin etmenin zor olduğuna dikkati çeken İsmail Halfallah, “çetenin kuyruğu” ve “Fransa’nın subaylarının” planlarını engellemek için dikkati olunması gerektiğini kaydetti.
مشاركة :