İsrail’e ait iki drone, eski kaygıları yeniden canlandırdı. Lübnan savaşa geri mi dönüyor? Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın konuşması ise krizi daha da körükledi. Nasrallah, İsrail’e işaret ederek, Lübnan içerisinden İsrail’le savaşacağını dile getirdi. Çünkü Nasrallah, Suriye’den İsrail’e karşı bunu yapamaz. Lübnan’ın kredi notunun düşürülmesi ve Washington’un İran ve Hizbullah’la işbirliği yapanları hedef alma noktasındaki gizli planı nedeniyle ülke, drone olaylarından önce de endişe içindeydi. Nasrallah’ın Pazar günü yaptığı konuşma, İran’ın siyasi ve ekonomik kuşatılmasının doğrudan bir sonucu olarak, Hizbullah’ın yaşadığı krizi net bir şekilde gösteriyor. Zira İran, Hizbullah’ın gerçek sahibidir. Hizbullah ise, Lübnan’daki tek oyuncudur. Savaş geri dönebilir mi? Ülkenin sürekli bir savaş halinde olduğunu herkes biliyor. Savaş, elbette sadece silahlı çatışma demek değildir. Devlet kurumlarının otoritesinin dışında bölgesel askeri ve jeopolitik durumla uğraşan silahlı bir gücün varlığı, hem İsrail’e karşı hem de Suriye, Irak ya da Yemen’deki savaşta Lübnan’ı daima bir savaş kampına dönüştürdü. Hizbullah, halkına rağmen ülkeyi bu krizlere sürükledi. Dolayısıyla tam olarak Lübnanlılar, bedel ödemeye başladı. Hizbullah’ın yol açtığı durumlar neticesinde liranın değeri düştü, işsizlik meydana geldi, piyasa zayıfladı ve birçok kamu hizmeti sekteye uğradı. İsrail’e komşu tüm ülkeler, savaş durumuna son veren anlaşmalar imzaladı. Hatta Suriye, 1970’lerde bir ateşkes imzalayarak, iki devlet arasında yaklaşık yarım asır devam eden barışı destekledi. Bu barışın baş mimarı ise, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’dır ve taraflar söz konusu barışın dayanaklarına saygı gösterdi. Aynı şeyi Mısır ve Ürdün de yaptı. Hatta Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Oslo Anlaşması’nı imzalamasından bu yana Batı Şeria, çatışma haritasından uzaklaştı. Lübnan, İsrail’le savaş halinde kalan tek Arap devletidir. Bunun sebebi ise Suriye, Ürdün ve Mısır topraklarını işgal etmeye çalışan İsrail değil, Hizbullah’tır. Fakat İsrail, Lübnan’ı daima genişleme planlarının dışında tuttu. 1980’lerden beri Lübnan’ın egemenliği ihlal edilmekte ve kararları İran tarafından kontrol edilmektedir. Öyle ki İran, dış stratejisini İsrail’le olan bölgesel denge üzerine inşa etti. Bunun için Tahran, Hamas ve Hizbullah gibi araç-gereçleri kullandı. İsrail’e ait dronelar neticesinde yaşanan Hizbullah ve İsrail arasındaki banliyö hadisesi, uzun savaşın diğer bir turudur. Filistinliler ve İsrail arasında barış yapılsa bile çatışmalar durmayacak. İran, bölgesel projesini sürdürdüğü müddetçe Lübnan, barış ve huzurdan hatta kendi oluşumları arasındaki siyasi istikrardan yararlanamayacak. “Ben ve Hizbullah olmasaydı, DEAŞ ve tekfirciler, Lübnan’ı işgal ederdi” diyerek Nasrallah’ın Lübnan’a iyilikte bulunması bir yanıltmacadır. Hâlbuki gerçek, bunun tam tersidir: “Hizbullah olmasaydı; teröristler, Lübnan’ı hedef almazdı.” Nasrallah, bu teorisinde samimi olsa bile biz, DEAŞ’ın girdiği her bölgede yenildiğini görüyoruz. Bu devletler arasında Lübnan’da olduğu gibi terörle mücadele etmek için yerel milislere güvenen bir devlet yok. “Hizbullah, Lübnan’ın güvenliğinin ve bağımsızlığının dayanağıdır” iddiası, yalandan ibarettir. Gerçek şu ki İsrail’in Lübnan’ı savaşlarla hedef almasının sebebi Hizbullah’tır. Ülkeye 1,5 milyon Suriyeli mültecinin gelmesinin sebebi Hizbullah’tır. DEAŞ ve El-Kaide’nin Lübnan’ı hedef almasının sebebi Hizbullah’tır. Hazine Bakanlığı’nın ve Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) Lübnan’ı hedef almasının sebebi Hizbullah’tır. Hükümetin başarısız olmasına yol açacak siyasi yaşamın başarısızlığının ve ekonomik kötüleşmenin sebebi Hizbullah’tır. Lübnanlılar, başarısızlıklarını her gün küçük sebeplere bağlıyor. Oysaki kendi varlıklarını tehdit eden kanser, önlerinde duruyor. Filistin’den Suriye, Irak ve Yemen’e kadar Lübnan’la alakası olmayan bölgesel savaşlarda ülkelerini taraf kılmak, Lübnan’ı ABD ve İsrail’in hedefi haline getirdi. Hizbullah’ın varlığıyla Lübnan, egemen ve bağımsız bir ülke değildir. Hizbullah yüzünden bugün Lübnan, bir devlet değildir.
مشاركة :