Dün 29. Cuma gösterileri kapsamında sokaklara dökülen binlerce Cezayirli, “çeteler tarafından yapılan seçimleri kabul etmeyeceklerini” dile getirdikleri sloganlar attı. Ayrıca askeri liderlerin öfkelenmesine yol açan ‘askeri yönetim’ karşıtı sloganlar atarak, sivil bir devlet talebinde bulundu. Başkentteki hareketliliğin, geçen haftalarda art arda yaptığı dört ayrı konuşmada göstericilere saldıran Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih aleyhinde olması dikkat çekiciydi. Kayid Salih, mevcut seçimi reddetmelerinden ötürü Buteflika rejiminin kalıntılarını kastederek, onlar hakkında çetelerin kuyrukları nitelendirmesinde bulunmuştu. Göstericiler, Kayid’in ateşli konuşmalarını ima ettikleri bir sloganda “Kışla içinden bu kadar konuşma yeter!” ifadesini kullandı. Ayrıca Kayid’in geçen hafta yaptığı bir konuşmasında kullandığı ‘İstenilse de istenilmese de en kısa zamanda seçimler yapılacak’ sözüne cevap olarak, “İstenilse de istenilmese de seçimler yapılmayacak” dediler. Öte yandan göstericilerin bazıları, bir kurum olarak ordu ile ordu komutanları arasında ayrım yaptıklarını belirterek, Salih’in tutumunun aynı zamanda askeri müessesenin de tutumu olacağı anlamına gelmediğini dile getirdi. Geçtiğimiz haftalara kıyasla bu hafta gerçekleştirilen gösterilere katılım tüm eyaletlerde daha yüksek oldu. Tatilde bulunan binlerce vatandaş geri dönüp gösterilere katıldı. Bununla birlikte sıcaklıklarda bir düşüş yaşanması da göstericileri sokağa çıkmaya sevk eden nedenlerden biri oldu. Başkentteki polisler protestocuların etrafını demir levhalarla çevreledi. Her zaman olduğu gibi büyük şehirlerin girişlerine güvenlik güçleri konuşlandırıldı. Gösterilere katılanların araçları sıkı bir denetimden geçirildi. Bu araçlardan birinde üzerinde Kayid Salih’e yönelik sert sözlerin yer aldığı bir parça kumaş bulundu. Berberi bayrakları toplatıldı ve onlarca kişi tutuklandı. Ayrıca bu kişileri fikir mahkûmları olarak nitelendiren göstericiler, seçimlerin yapılması için bu kişilerin serbest bırakılmasını şart koştular. Başkentin aksine ülkenin diğer bölgelerinde yapılan protestolara yönelik alınan güvenlik önlemleri daha az şiddetliydi. Ülkenin doğrusunda bulunan ve Berberice konuşan kabilelerin bulunduğu bölgelerde bu daha da göz çarpıyordu. Yetkili makamlar, rejime şiddetle karşı çıkmakla bilinen Kabiliye bölgesinin sakinleri ile yüzleşmekten kaçınıyor. Bir biri ardına Cezayir’de iktidara gelen hükümetler, Kabiliye bölgesindeki Berberi kültürü tanımadılar. Buteflika’nın iktidara geldiği dönemde bu tutumdan geri adım atıldı ve 2002 yılında yapılan bir anaysa değişikliğiyle Berberice ulusal bir dil olarak tanındı, 2016’da ise resmi bir dil olarak kabul edildi. Öte yandan göstericiler bir kez daha, diyalog komitesinin çalışmalarını ve gerek siyasi partileri gerekse de sivil toplumu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yıl bitmeden yapılması yönünde ikna etme çabalarını reddettiklerini dile getirdiler. Ülkenin önde gelen hukuk profesörlerinden Rıza Dağbar, protestocularla iktidar arasındaki çıkmaza ilişkin yazdığı yazıda şu açıklamalarda bulundu: “İktidar başından itibaren samimi bir niyetle hareket etmiş olsaydı, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin güvenirliğini temin edecek doğrudan önlemler alırdı. Fakat rejime önderlik edenler, her türlü şekilde hileyle yollarına devam etmek istiyorlar. İktidarın kaynağının halk olduğunun belirtildiği anayasanın 7. maddesine bağlı oldukları görünüyor. Fakat onların anayasa maddesinde geçen halk ifadesinden Cezayir halkı dışında başka bir halkı anladıkları anlaşılıyor. Bizim gibi kölelerin demokrasiyi uygulamaya uygun olmadığına, aklımızın ulusun karşı karşıya kaldığı tehlikeleri anlamakta aciz olduğuna ve onların elinde bulunan bilgilere sahip olmadığımıza karar verdiler. Onların yanında bizim yapmamız gereken tek şey, dolandırıcılık listesine kaydolmak için taburlar halinde arka arkaya dizilmek ve onlar için oy kullanmak.”
مشاركة :