Afgan seçmenler, Batı destekli hükümetin Taliban’ın çalışmaları aksatma çabalarına rağmen demokrasiyi koruma kabiliyetinin önemli bir sınavı sayılan cumhurbaşkanlığı seçimleri için 28 Eylül’de bazı seçim merkezlerine yönelik saldırı tehdidine meydan okudu. Afganistan İçişleri Bakanlığı’nda Operasyon ve Planlama Genel Müdürü Abdul Mukim Abdul Rahim Zay, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Olası bir saldırıyı önlemeye yönelik güvenlik planı, iyi gidiyor gibi görünüyor. Militanların saldırılarını engelledik” ifadelerini kullandı. Ancak Kabil’deki İçişleri Bakanlığı’nda üst düzey bir yetkili de seçim sürecinin ilk 5 saatinde Taliban tarafından düzenlenen küçük çaplı onlarca saldırıda en az 21 sivilin ve 2 Afgan askerin yaralandığını belirtti. Bağımsız Seçim Komisyonu’ndan yetkililer ise, ülke genelindeki 4 bin 942 oy kullanma merkezinin 901’iyle iletişimin kesildiğini açıkladı. Kabil’deki komisyon başkanı Hava Alam Nuristani, “4 bin 942 merkeze malzeme gönderdik, ama yalnızca 4 bin 41 merkezin açık olduğuna dair bazı raporlar aldık” dedi. Bir komisyon yetkilisi de ülke genelindeki 901 oy kullanma merkeziyle temaslarının bulunmadığını belirtti. Söz konusu bu merkezlerde oy kullanılıp kullanılmadığı ve merkezleri Taliban’ın mı kapattırdığı henüz bilinmiyor. Afgan seçmenlere “seçimleri boykot etme” çağrısı yapan ve seçimleri engelleme tehdidinde bulunan Taliban’ın olası bir saldırısını geri püskürtmek için Afganistan’ın 34 vilayetine binlerce güvenlik personeli konuşlandırıldı. 34 milyon nüfusa sahip ülkede, yaklaşık 9,6 milyon kayıtlı seçmen bulunuyor. Seçmenler, ABD kuvvetlerinin hava desteğiyle 100 bin Afgan asker tarafından korunan yaklaşık 5 bin sandıkta oy kullandı. Taliban, yayınladığı bir bildiride, savaşçılarının ülkenin doğusundaki Lagman vilayetinde bulunan oy kullanma merkezlerine saldırdığını açıklarken, yetkililer de ülkenin doğusundaki Celalabad şehrinde 4 patlamanın meydana geldiğini ve bazı merkezlerde oy kullanma işlemlerinin engellendiğini belirtti. Başkent Kabil’de yaşayan bir doktor olan Roya Cihangir, “Korkusuzluğun tanımı, cesaretinizi toplayıp Afganistan’da oy kullanmaktır” şeklinde konuştu. Uzun kuyruklarda saatlerce beklemek zorunda kaldıklarını belirten Cihangir, eşinin oy kullanamayacaklarını söylediğini ifade ederek, “Bu kez sahtekarlık yaşanmamasını umuyoruz. Aksi halde seçmenler bir kez daha kandırıldıklarını hissedecek” dedi. Kazanan isim, Afganistan’ın Taliban ile savaşını sonlandırma ve bu yıl Taliban ile ABD arasında iptal edilen müzakerelere yeniden başlama çabalarında önemli bir rol oynayacak. Kabil’deki Batılı diplomatların belirttiğine göre müzakereleri devam ettirme olasılığı, Taliban’ın seçimleri önlemek için düzenlediği operasyonların boyutunu bağlı. Bu çerçevede seçim denetiminde yer alan bir diplomat, “Görüşmeler, ancak Taliban kendisini tutup insanların oy kullanmasına izin verirse yeniden başlayabilir” dedi. Dünya Bankası’ndan eski bir ekonomist, bir göz doktoru, istihbarat servisi lideri ve çok sayıda savaş komutanı da dahil Afganistan’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri için 15 aday yarışıyor. Ancak bu yarış, daha çok eski Cumhurbaşkanı Eşref Gani ve eski Yürütme Başkanı Yardımcısı Abdullah Abdullah arasında olacakmış gibi görünüyor. Her ikisi de geçen cumartesi günü Kabil’de oy kullandı. Gani, Taliban’ın seçimleri engelleme tehdidine rağmen sandıkların başına gitmeleri dolayısıyla Afgan halkına teşekkürlerini iletti. Gani ve Abdullah’ın, 2014 yılında kaotik ve sert bir cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra eski Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından kurulan ulusal birlik hükümetinde yönetimi paylaştığı biliniyor. En belirgin adaylar Birçok kişi, Eşref Gani’yi vizyon sahibi, sert mizaçlı, akademik ve gerektiğinden fazlasını talep eden biri olarak tanımlıyor. Bir Dünya Bankası ekonomisti ve eski Maliye Bakanı olarak, uzun yıllar boyunca Afganistan’ı yeniden inşa etmenin hayalini kurdu. Bu çerçevede Gani’nin, sorumluluk alabilecek birkaç kişiden biri olduğuna inanılıyor. Ülke genelinde güvenilir anketler uygulanamazken Gani, Taliban’a karşı veya yaygın hükümet yolsuzluğuyla mücadele kapsamında büyük bir ilerleme kaydetmemiş olsa da ön sırada koşuyor olarak kabul ediliyor. Barış için tekrarlı girişimlere rağmen Taliban hareketi, Afgan hükümetiyle görüşmeleri, ABD tarafından kontrol edilen bir “kukla” olduğunu belirterek reddediyor. Eşref Gani, yeniden cumhurbaşkanı olarak seçilmesi halinde ve eğer Taliban da müzakereleri kabul ederse gelecekte bir barış sürecinde tam yetkiye sahip olacak. Gani, daha önce müzakerelerin başarısız olması durumunda gerekirse “gelecek nesiller için” Taliban ile mücadele etme taahhüdünde bulunmuştu. Bir göz doktoru ve eski bir savaşçı olan Abdullah Abdullah ise, yaygın sahtekarlık suçlamaları ile damgalanan önceki seçimlerde iki defa hezimete uğradıktan sonra Afganistan’daki seçim yarışına geri döndü. Kabil’de bir göz doktoru olan Abdullah, 1992- 1996 yılları arasında Afganistan’daki iç savaş sırasında Burhaneddin Rabbani hükümetinde bakan olarak görev yaptı. Akıcı şekilde İngilizce konuşması, tarzı ve üslubuyla da yurt dışında kendinden söz ettirmeyi başardı. Genel siyasi tecrübesi, 1980’lerde Sovyet işgaline direnen ve 1996- 2001 yılları arasında Taliban rejimiyle mücadele eden ünlü Tacik lider Ahmed Şah Mesud’un sağ kolu olmasından kaynaklanıyor. Abdullah, yönetimde acı kavgalar ve büyük reform girişimlerini engelleme gibi Gani ile bitmeyen çatışmalara girdi. Her ikisi de derin bir husumetten dolayı aleni olarak yan yana görünmekten kaçınıyor. Abdullah Abdullah, Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi halinde ekonomiyi iyileştirmek için bazı belirsiz vaatlerinin yanı sıra barışa öncelik vereceği taahhüdünde bulundu.
مشاركة :