Halen Suriyede bir kampta tutulan Şamima Begüm, işkence ve ölüm riski altında

  • 10/23/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Mahkemede, DEAŞa katılmak için Suriyeye giden Doğu Londralı üç kız öğrenciden Şamima Begümün Britanya vatandaşlığının iptal edilmesi yönündeki Birleşik Krallık (BK) kararının, Begümü "gerçek" bir işkence veya ölüm riskine maruz bıraktığı anlatıldı. Maliye Bakanı ve eski İçişleri Bakanı Sacid Cavid, Şubat 2019da Suriyedeki bir mülteci kampında 9 aylık hamile olarak bulunan genç kızın vatandaşlığını iptal etmişti. Artık 20 yaşında olan Begüm, Şubat 2015te BKyı terk ederek üç yıldan fazla bir süre DEAŞ idaresinde yaşamıştı. O sırada Hollandalı bir DEAŞ savaşçısıyla evlenen Begümün bu evlilikten ikisi de hayatını kaybeden iki çocuğu daha olmuştu. Üçüncü çocuğu da doğduktan kısa bir süre sonra öldü. Independent Türkçede yer alan habere göre, Begümün vatandaşlığının iptalinin kanuna aykırı olduğunu öne süren avukatları, Begümün yurtsuz kaldığını ve vatandaşlık iptali kararının ancak birey bir başka devletin vatandaşlığına sahipse yasal olacağını savundu. Begüm, İçişleri Bakanlığının kararının Yüksek Mahkemeye ve Özel Göçmen Temyiz Komisyonuna (SIAC) götürdü. SIAC, ulusal güvenlik gerekçesiyle Britanya vatandaşlığının iptali kararına dair davalara bakan özel bir mahkeme. Salı günü Londradaki 4 günlük ön duruşmanın başlangıcında üst düzey avukat Tom Hickman Yargıç Elisabeth Lainge, Begümün halihazırda tutulduğu Roj kampındaki durumun "hayli kırılgan ve tehlikeli" olduğunu söyledi. Hickman yazılı beyanında martta Begümün üçüncü çocuğunun öldüğü kamp koşullarını "sefil ve pis" diye niteledi ve devamında "temyiz edenin (Begüm) bebeğinin trajik ölümünün... bu gerçeği ortaya koyduğunu" belirtti. Mahkemeden “vatandaşlıktan yoksunluk kararının başvuru sahibini yurtsuz hale getirip getirmediğini” belirlemesi talep ediliyor. İçişleri Bakanlığı kararın buna neden olmadığını belirtiyor. Ancak Hickman, Britanya ve Bangladeş kökenli Begümün "Bangladeş vatandaşı sayılmadığını ve yoksunluk kararıyla yurtsuz hale geldiğini" söyledi. Hickman, Bangladeş mahkemelerinin "(Begümün) doğuştan BK vatandaşı olduğundan Bangladeş (toprakları) dışında doğduğu için Bangladeş vatandaşlığını otomatik olarak elde etmediği yönünde karar vereceğini" belirtti. Avukat, Bangladeş hukuku alanında bir uzmanın "Bangladeş mahkemelerinin hükümet aleyhine karar vermesi neredeyse imkansızdır" sözüne atıfta bulundu. Bangladeş hükümeti Begümün Bangladeş vatandaşlığını açıkça reddetmişti. Hickman, mahkemenin "yoksunluk kararının gerçek bir ölüm veya aşağılayıcı ve insanlık dışı muameleye maruz kalma riskine neden olup olmadığını" karara bağlaması gerektiğini ifade etti. Tom Hickman, Roj ve El Hol kamplarındaki şartların Begümün insan haklarını ihlal ettiğini belirtti. Begüm kendi güvenliği için şubatta El Hol kampına sevk edilmişti. Hickman, kararın Begümün BKya dönüşünün "engellenmesi sonucunu doğurduğunu ve bu amaçla tasarlandığını", Begümün bir gözaltı kampında "terk edildiğini" ekledi. Tom Hickman, avukatlarıyla özel olarak görüşememesi ve onlara başvurusunu destekleyecek kanıtlar verememesinin Begümün "adil ve etkin bir temyize" sahip olamayacağı anlamı taşıdığını söyledi. Avukat, SIACın "temyiz başvurusunda bulunan Begüme karşı ulusal güvenlik konusunu veya vatandaşlıktan mahrumiyet kararının orantılılığını dikkate almayacağını" belirtti. Akrabalık bağı bulunmayan Şermine Begümden kısa bir sonra, Şamima Begüm 15 yaşındayken Aralık 2014te DEAŞa katılmak üzere evlerini ve ailelerini terk ederek Suriyeye giden Bethnal Green Akademisi öğrencisi üç kişiden biriydi. 16 yaşındaki Kadize Sultana, 15 yaşındaki Amire Abase ve Begüm, Suriyenin Rakka kentine gitmek üzere, 17 Şubat 2015te Gatwich Havaalanından İstanbula giden bir uçağa binmişti. Begüm, DEAŞ bölgesine vardıktan 10 gün sonra, Müslüman olmuş Hollandalı Yago Riedijkle evlendiğini söylüyor. Begümün diğer okul arkadaşlarının da yabancı kökenli DEAŞ savaşçılarıyla evlendirildiği belirtiliyor. Begüm şubatta The Timesa verdiği röportajda, Ocak 2017de kocasıyla birlikte Rakkadan ayrıldığını, o dönem bir yaşındaki kızı ve üç aylık oğlunun ölmüş olduğunu belirtmişti. Üçüncü çocuğu doğduktan kısa bir süre sonra öldü. Yargıç Elisabeth Laingin kararını ertelemesi bekleniyor.

مشاركة :