Türkiye, Rusya’nın geçtiğimiz ay imzalanan Soçi Mutabakatı çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediği şeklindeki açıklamalarını yinelerken Moskova ve Ankara, aralarında son günlerde ortaya çıkan uyuşmazlıkları gidermeye çalıştılar. Bu arada Türkiye, Suriye’nin kuzey bölgelerindeki askeri operasyonuna kaldığı yerden devam edeceğinin sinyallerini verdi. Kremlin’den dün yapılan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumartesi akşamı yaptıkları telefon görüşmesinde, ‘iki ülke arasındaki ilişkileri ve Suriye’deki son durumu ele aldıkları’ belirtildi. Rusya Devlet Başkanlığı’ndan gazetecilere yapılan açıklamada iki liderin özellikle Soçi Mutabakatı’nın uygulanması çerçevesinde, Suriyenin kuzeydoğusundaki duruma özel önem verdiklerinin altı çizildi. İki taraf da mutabakatı uygulamak için koordineli olarak atılan adımların sürdürülmesinin yanı sıra Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne sıkı sıkıya bağlılık çerçevesinde Suriyenin kuzeydoğusunda istikrarı sağlamanın önemini kabul ettiler. Bununla birlikte açıklamada, Erdoğan ve Putin’in İdlib’te kurulan Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki son durumla ilgili görüş alışverişi yaptıkları ve iki liderin, 2018 yılında varılan ilgili Rus-Türk uzlaşılarını uygulamak için daha fazla ortak çabaya ihtiyaç duyulduğunu vurguladıkları belirtildi. Ayrıca açıklamada, tarafların geçtiğimiz günlerde Cenevrede yapılan Suriye Anayasa Komisyonu’nun ilk toplantısının sonuçlarından duydukları memnuniyeti dile getirdiklerine dikkat çekildi. Öte yandan Kremlin Sözcüsü’nün taraflar arasındaki uyuşmazlıkların ortaya çıktığı noktalara değinmekten kaçınması dikkat çekti. Rus İnterfax Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Sözcü, “Görüşme detaylı ve kapsamlıydı. Soçi Mutabakatı’nı uygulamayı sürdürme konusu tartışıldı” şeklinde konuştu. Sözcü, telefon görüşmesinde Türkiye’nin YPG/SDG güçlerinin mutabakat uyarınca gerçekleşmesi gereken çekilmeyi gerçekleştirmediklerine dair açıklamalarının kabul edilip edilmediğine ise değinmedi. Moskova, daha önce birçok kez ‘mutabakatta belirlenen tarihten önce Kürt savaşçıların sınırdan 30 kilometre derinliğe çekilmesiyle ilgili yükümlülüklerin yerine getirildiğini’ vurgulamıştı. Erdoğan ve Putin tarafından 22 Ekim’de imzalanan Soçi Mutabakatı uyarınca silahlı unsurların ve silahların bölgeden tamamen çekilmesi için 150 saatlik bir süre tanındı. Moskova, sürenin sona ermesine bir gün kala çekilmenin ‘tamamen’ gerçekleştiğini duyurdu. Mutabakatın diğer yükümlülükleri arasında sınır şeridi boyunca 10 kilometre derinliğe kadar olan bölgelerde ortak devriyeler gerçekleştirilmesi bulunuyordu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov iki gün önce yaptığı açıklamada Moskovanın mutabakatın uygulanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Lavrov, Soçi Mutabakatı’nın Suriyede daha fazla kan dökülmesini engellediği ve Türkiye’nin Suriye topraklarında daha geniş bir bölgede askeri operasyon gerçekleştirme olasılığını durdurduğunu söyledi. Diğer yandan hem Rusya hem de Türkiye’den yapılan açıklamalarda Erdoğan ve Putin’in ‘ikili işbirliğinin geliştirilmesi ile ilgili tüm dosyalara’ değindiklerine işaret edilmesi dikkat çekti. Rusya Devlet Başkanlığı’nın açıklamasına göre iki lider, özellikle enerji sektörü ve askeri-teknik işbirliği alanındaki stratejik projelerin uygulanması sürecinde, çok yönlü işbirliğine şahit olunan olumlu gelişmeleri değerlendirdiler. Bu açıklamalar, Kremlinin iki taraf arasında tartışmalı dosyalar olmadığını gösterme çabalarını yansıtıyordu. Türkiye’den telefon görüşmesiyle ilgili yapılan açıklamada iki liderin, Rusya-Türkiye ilişkilerinin gelişimini ve iki ülke arasındaki ticaret hacmini artıracak adımları görüştükleri belirtildi. Diğer bir gelişmede ise Moskova, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) örgüte üye ülkeler arasında son dönemde ortaya çıkan görüş ayrılıklarının gerçek nedenlerini açıklama çağrısında bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, Suriyenin Duma bölgesinde düzenlendiği iddia edilen kimyasal saldırıyla ilgili rapor hazırlanırken OPCW’nin kullandığı mekanizmalara dair şüpheleri sorgulayan uzman raporundan duyulan memnuniyeti bildirdi. Bakanlık açıklamada, “Yalnızca Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (CWC) üye ülkelerinden değil, aynı zamanda saygın uluslararası uzmanlardan gelen bu tür raporlardaki referanslar göz önüne alındığında OPCW Teknik Sekreteryası’nın örgüt içindeki krizin gerçek nedenlerini açıklamasının zamanının geldiği görülüyor. Suriye’de kimyasal saldırı dosyasının güçlü bir şekilde siyasileştirilmesi ve bir grup Batılı ülke tarafından, CWC çerçevesinin dışında alınan kararlar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) yetkilerinin doğrudan ihlali nedeniyle bölünmüş olduğu ortaya çıkan OPCW’deki krizin artık ele alınması gerekiyor” ifadelerine yer verdi. Bununla birlikte Bakanlık, OPCW’nin 25- 29 Kasım tarihleri arasında Laheyde yapılacak olan bir sonraki oturumunda raporu yazan uzmanların kendilerine yöneltilen eleştirilere cevap verme fırsatı verilmesini desteklediğini belirtti. Bakanlık ayrıca Rusya’nın daha önce OPCW’nin kimyasal saldırılarla ilgili faaliyetlerinde ciddi eksikliklerin olduğuna ve raporlarının Suriye muhalefetinden elde edilen kanıtlara dayandığına birkaç kez dikkat çektiğini vurguladı. Bakanlık OPCW’nin araştırmalarını, Suriye’deki resmi makamlar tarafından sağlanan bilgiler dikkate alınmaksızın ve bir dizi yerleşik prosedür gözetilmeksizin yürüttüğünü öne sürdü. Diğer yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı, yayınlanan son raporda geçen ‘OPCW’nin, Duma’da gerçekleştiği öne sürülen kimyasal saldırıyla ilgili raporunda sunduğu kanıtların detaylı olmadığı ve bu sonuçların şüphe uyandırıcı bir şekilde siyasileştirilmiş olabileceği’ ifadeleriyle hemfikir olduğunu vurguladı.
مشاركة :