Irak’ta yaklaşık iki hafta önce sosyal medya mecralarında dikkat çekici bir video paylaşıldı. Videoda İran’da üretilen Peugeot marka aracın üstünde ve çevresinde dabke oynayan gençler görülüyor. Üzerinde halay çekilen aracın tavan ve bagajında hasar oluşmasına rağmen, çevredekilerin ‘neden böyle bir şey yapıyorsunuz?’ sorusuna, araç sahibi gülerek, “Bu bir İran arabası. Bugünden sonra bu aracı istemiyorum” şeklinde cevap verdi. Şüphesiz bu olay, Irak halkının İran ürünlerine duyduğu kin ve nefretin Ekim ayında başlayan gösterilerle birlikte ileri boyutlara taşındığını gösteriyor. Kasım başında Kerbela’da ve önceki gün de Necef’teki İran Başkonsolosluğu’nun göstericiler tarafından ateşe verilmesi, halkın İran’ın artan etkisine karşı duyduğu düşmanlığını gözler önüne sererken, bu düşmanlığın gözlerden uzak bir şekilde yürütüldüğü diğer bir alan da İran ürünlerine karşı yapılan boykot kampanyalarıdır. İran ürünlerinin, özellikle de araçlara yönelik boykotun boyutları hakkında, resmi veya yarı resmi istatistikler olmadığı için kesin bir yorum yapmak mümkün değil. Ancak toplumun büyük bir kısmı, ister toptan ister perakende satışlarda, başta süt ve süt ürünleri olmak üzere İran malları piyasasında büyük bir düşüşten bahsediyor. Sözgelimi başkent Bağdat’ın yanı sıra güney ve orta kentlerdeki mağazalarda İran’ın Kala adındaki meşhur krem kaymağından 5 kutusunu bin dinara (1 doların altında) bulmak mümkün. Bu parayla daha önce sadece ürün almak mümkündü. Bu durum da İran ürünlerine yönelik talebin düştüğünü gösteriyor. Bağdat’ta gıda ürünleri satan küçük bir mağazanın sahibi Ahmed el-Akili, “Cemile bölgesindeki toptancılar, son kullanma tarihlerinin bitmesinden korktukları için çok ucuz bir fiyata sattıkları İran ürünlerini satın alması için perakendecilere yalvarıyorlar” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Akili, “Toptancılar, son kullanma tarihi bitmek üzere olan İran mallarından kurtulmak için neredeyse bedava sayılacak bir fiyata almamızı istiyor. Ancak perakendeciler bu ürünlerinden ellerinden kalmasından endişe ettikleri için satın almayı bazen reddediyorlar. Kimsenin satın almak istememesi nedeniyle toptancı çarşısında bu ürünler depoda kaldı. Ancak İran menşeli malların Türk ürünlerine kıyasla daha ucuz olması, Körfez ürünlerinin de buna bir alternatif olamaması nedeniyle tam ve kapsamlı bir boykotun olduğu söylenemez” ifadelerini kullandı. İranlı bazı din adamları ile siyasilerin Irak’taki gösterilerin ‘dış güçler’ tarafından fonlandığı yönündeki açıklamalara tepki gösteren Iraklı aktivistler bu ayın başında “Bırakın Küflensin” sloganıyla başlattığı kampanyayla halka İran ürünlerini boykot etme çağrısında bulundu. Bağdat’ta toptancı dükkanı bulunan Ebu Murtaza, Irak halkının büyük bir çoğunluğunun İran ürünlerini satın almadığını ifade etti. Şarku’l Avsat’a konuşan Murtaza, “Yoksul aileler halen ucuz İran ürünlerinden satın alıyor. Boykot daha çok Bağdat’taki zengin semtlerde söz konusu. Bazı illerde boykot varken, bazılarında da yok. Ancak burada yeni bir durumdan söz edilebilir. Şöyle ki, daha önce bu boykot kampanyaları Sünni illerde rağbet görürken bugünlerde Şiiler arasında da azınsanmayacak bir kesim bu kampanyalara katılmaya başladı. Yurtdışı ürünleri boykot etmek genellikle yereldeki üretimle bağlantılıdır. Ülkenin yurtdışı ürünlere ihtiyaç duymaması için de yetkililerin acilen harekete geçerek, gıda ürünleri için dev sanayiler kurmalı” dedi. Bazı gözlemciler bu boykotun iki ülke arasındaki sınır kapılarında ticari geçişlerde düşüş yaşanabileceği görüşünde. Ülke ekonomisi ve endüstrisinin gerilemesinden hükümeti suçlayan vatandaşlar, bu durumun İran ve bölge ülkeleriyle ticaret dengesinin bozulmasına yol açtığını belirtiyor. Ancak bu denge, ekonomisi üretim yerine tüketime dayalı olan Irak’ın çıkarlarına zarar veriyor.
مشاركة :