Diblo: Sudandaki iç çatışma kimlik siyasetinden kaynaklanıyor

  • 12/1/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Muhammed İsmail Ali Sudan Barış Komisyonu Başkanı Dr. Süleyman ed-Diblo, isyancı hareketlerinin 2003 yılından bu yana merkezi Sudan hükümetine karşı silahlanmasının yol açtığı savaş ve çatışmaların kökenlerinin tarihsel bir kimlik problemine dayandığını söyledi. Sudanlıların “Arap ile Afrikalı olmak” kimlikleri arasında gidip geldiklerini dile getiren ed-Diblo, eski rejim döneminde bölgecilik ve kabilecilik meselelerinin derinleştiğini belirtti. Bunun, ülkenin istikrarını olumsuz yönde etkileyen feci bir gerçeklik olduğunu ifade eden ed-Diblo, gerçek ve adil bir barış elde etmenin, tüm sorunları tartışmayı ve herkesi razı edecek bir anlaşmaya varmayı gerektirdiğini belirtti. Sudan hükümetinin, Abdülaziz el-Helu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ve Devrimci Cephe ile olan müzakereler ışığında barış sağlama çabaları hakkında değerlendirmelerde bulunan ed-Diblo şunları söyledi: “Sudan hükümeti Juba’da iki anlaşmaya vardı. Anlaşmalardan birincisi, müzakerelerin temel ilkelerinin belirlendiği ve bir çerçeve anlaşmasıdır. Bu Anlaşma, Güney Kordofan bölgelerinde askeri faaliyette bulunan SPLM-N arasında yapıldı. Tarafların üzerinde uzlaştığı müzakerelerin gündemi, SPLM-N ile eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hükümeti arasında 8 sene boyunca devam eden görüşmelerde gelinen noktalardı. Helu’nun liderliğini yaptığı hareket, Beşir rejimine atıfta bulunarak daha önce düşmanlarla yapılan müzakerelerin aksine mevcut hükümetin gerçek ortaklarla müzakerelerde bulunduğunu belirterek övgüde bulundu. Öte yandan Devrimci Cephe ile imzalanan ikinci anlaşma ise iki taraf arasında ateşkes sağlayacak siyasi bir temel teşkil etmesi bakımından önemidir. Önceki dönemde yapılan ateşkesler genellikle tek taraflıydı. Bu anlaşma ise Darfur ve Mavi Nil bölgelerindeki silahlı hareketleri kapsıyor.”Yol haritası Independent Arabia’ya konuşan Diblo, Son zamanlarda kurulan Barış Komisyonunun rolüne değinerek sözlerini şöyle sürdürdü; “Komisyonun öncelikli rolü, barış anlaşmalarında kararlaştırılanların uygulanmasını sağlamak ve ülke genelinde barışın temin edilmesine katkıda bulunmaktır. Farklı vizyon ve programları içeren açık bir yol haritasına sahibiz. Mesela komisyon tarafından oluşturulacak bir heyet, göçmenlerin barış süreci hakkındaki görüşlerini dinlemek için kamp temsilcileriyle bir araya gelecek ve çalıştaylar düzenleyecek. Bununla birlikte komisyon, Sudan bölgelerinde savaştan etkilenen kimselerin temsilcilerinin katılacağı genel bir konferans için hazıklara başladı. Bu konferansta çatışma alanlarından etkilenenlerin barışa dair beklentilerini içeren kapsamlı bir belge hazırlanacak ve bu belge Cuba’da yapılması planlanan ikinci müzakere turunda silahlı hareketlere teslim edilecek.”Bölgecilik ve kabilecilik Barış Komisyonu Başkanı, çatışmaya neden olan bu sorunun köklerine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu; “Bana göre bu sorunun Sudan’ın 1956’daki bağımsızlığına kadar uzanan tarihi kökleri var. Bunun yanı sıra sorun kimlik meselesiyle de yakından ilişkili. Bu süre zarfında kendi kimliğimizi tanımlayamadık. Bu kimliği kimi zaman Arap olarak tanımlıyoruz, kimi zaman ise kendimize Afrikalı kimliği biçiyoruz. Bununla birlikte yönetim şekli ve servet dağılımı ile birlikte dine ve devlete ilişkin birtakım sorunların olduğunu görüyoruz. Bütün bu meseleler Sudan halkının bütününü razı edecek şekilde çözülmedi. Bu nedenle tüm bu konularda net olunmadığını ve böylece bu meselelerin ülkenin istikrarını tehdit ettiğini söyleyebilirim. Gerçek ve adil bir barışa ulaşmak için, bu konuları tartışmalı ve herkesi razı edecek bir anlaşmaya varmalıyız. Barışın kuşatıcı olması gerekiyor. Ayrıca geçmiş deneyimleri dikkate almak zorundayız. Örneğin, 1972de Addis Ababada kuzey ile güney arasında imzalanan barış anlaşmaları ve silahlı hareketler ile Doha’da yapılan anlaşmalar başlangıçta övgüyle karşılandı, fakat bütün meseleler açık bir şekilde masaya yatırılmadığı için soruna kökten bir çözüm getirilemedi.” Süleyman ed-Diblo, Sudan Başbakanı Abdullah Hamdukun, Eylül 2019un başında kurulan hükümetin altı ay içinde barışı sağlaması konusunda belirlenen zaman çizelgesine ne kadar uyduğu hakkındaki bir soruya şöyle yanıt verdi: “Bir zaman sınırının belirlenmesi, ülkeyi sarsan ve Nisan 2019’da eski rejimi deviren hareket sonrasında Sudan halkının talebiydi. Fakat bu sorunun üstesinden gelmek için daha fazla zamana ve çabaya ihtiyaç duyulduğu anlaşıldı. Dolayısıyla bir yıl içerisinde barış sağlandığı takdirde bu büyük bir başarı olacak.”Gerçek ortaklar Silahlı hareketlerin barışa ulaşma ve 2003ten beri süren savaşı sona erdirme konusundaki ciddiyetiyle ilgili olarak konuşan ed-Diblo şunları söyledi; “Bu hareketlerin liderlerinin ve temsilcilerinin barış konusunda ciddi olduklarını gördük. Bu sorunların çözümünde ortak oldukları ölçüde kendilerini müzakereci olarak görmüyorlar. Ayrıca taraflar arasındaki müzakerelerdeki mevcut yaklaşım öncekiyle aynı değil. Çünkü kotalar hakkında konuşulmuyor, bilakis meselelere genel olarak odaklanılıyor. Bununla birlikte bu hareketlerin liderleri, rejimin devrilmesinin ardından ülkeyi ziyaret etmek konusundaki arzularını dile getirdiler. Bu daha önce tanık olunmayan bir durum. Bundan dolayı bir sonraki aşamada kalıcı bir barışa ulaşılacağı hususunda umutlu olduğumu söyleyebilirim.”Diblo, yasama meclisinin ilanının ertelenmesi, eyalet valilerinin atanması ve bunun silahlı hareketlerin talep ettiği kotalarla irtibatı hakkında sorulan bir soruya şöyle cevap verdi; “Ben öyle düşünmüyorum. Yasama meclisinin ilanının ertelenmesinin ve eyalet valilerinin atanmasının silahlı hareketlerin kota meselesiyle bir ilgisi yok. Ancak Sudanlıların bir bütün olarak özellikle yasama organlarında temsil edilmeleri gerekiyor. Bu meseleye her ne kadar bir ‘kota meselesi’ olarak bakılması mümkün olsa da aslında öyle değil. Bu, yasama yoluyla hükümet katılımın bir parçası olmakla birlikte aynı zamanda bir haktır.”Platformların çokluğu Barış Komisyonu Başkanı, platformların çokluğunun müzakere sürecini etkileyip etkilemediği hakkında sorulan bir soruyu şöyle cevapladı; “Platformların çokluğunun sebebi, Sudandaki sorunların çeşitliliği ve çokluğudur. Teknik olarak bunun müzakereler için bir zorluk yaratacağı kabul edilebilir, fakat uygulama açısından bakıldığında bütün meseleler müzakere edildiği takdirde hedeflenen şeye ulaşılacaktır.”Diblo, uluslararası toplumun barış sürecine yönelik desteği hakkında şu değerlendirmelerde bulundu; “Uluslararası toplum barışın gerçek bir destekçisidir ve bunu sabırsızlıkla bekliyor. Bunu Avrupa Birliği (AB), ABD, Japonya, Afrika Birliği (AfB) ve bir dizi ülkenin büyükelçileriyle olan görüşmelerimde hissettim. Uluslararası toplum, Sudanın stratejik konumu nedeniyle ülkede barışın sağlanmasını dört gözle bekliyor.”Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı röportajda Diblo, müzakereler için neden Güney Sudanın başkenti Cuba’nın seçildiği sorusuna şöyle cevap verdi; “Cuba’nın seçimi, önemli bir stratejik meseleden kaynaklanıyor. Bu müzakerelerde Sudan’ın sorunların çözülmesi, Güney Sudan’ın da iç sorunlarını çözmeye katkıda bulunduğumuz anlamına gelir. Ayrıca iki ülke arasındaki sınır sorunları da çözülmüş olur. Bütün dünya bunu bekliyor. Bir sonraki müzakere turunda bütün meseleler tartışılacak. Sorunlara kesin ve nihai çözümlerin bulunması şart değil. Bir hafta veya daha kısa ya da daha uzun sürebilir. İyimser olmamız için bu zamanın belirli olması gerekmiyor. Tarafların niyetlerinin açık olduğunu görüyoruz.”

مشاركة :