Türkiye Libya krizinde kartları yeniden karıyor

  • 12/18/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Muhammed el-Arabi* Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) silah desteği verdiği iddiası sadece Libya Ulusal Ordusu sözcüsü Ahmed Mismari’ye ait değil. Türkiye basınında yer alan haberlerde Türkiye’nin UMH’ye Trablus ve Misrata kentlerinde askeri destek sağladığını teyit ediyor. Başta Başkan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk devleti yetkililerinin açıklamaları da Libya’ya müdahil olunduğunu gösterir nitelikte. Tüm bu gelişmeler 2020 başlarında Berlin’de düzenlenmesi beklenen uluslararası ‘Libya Krizine Barışçıl Çözüm’ konferansından önce yaşanıyor.  Libya Ulusal Ordusu (LUO) sözcüsü Ahmed Mismari, önceki gün yaptığı açıklamada, "Uçuşa yasak bölgeye girdikten sonra Libya ordusunun düşürdüğü Türk uçağı gelişmiş silahlarla donatılmış birinci sınıf bir uçaktı, hava birliklerimiz Misrata’da konuşlandırılan insansız hava uçaklarını düzenledikleri 7 sorti ile imha etti" demişti.  Ankara’nın planları Trablus hükümeti ile Türkiye arasında imzalanan güvenlik mutabakatı anlaşması Türkiye Parlamentosu tarafından onaylanmadan önce, Türkiye’nin Libya’da askeri üs kurma girişimi olduğu öğrenildi. Basında yer alan haberlere göre; Türkiye’nin Trablus ve Misrata limanlarına ağır tank, SİHA, ağır silahlar ve askeri teçhizat gönderme niyetinde olduğu ifade edildi. Ankara’nın erken planlanmasına bir işaret de yine basında yer alan Türkiye’nin askeri üst kurulması için çalışmalarını tamamladığı yönündeki haberdi. Bu çerçevede Trablus hükümetinden bir kaynak Independent Arabiaya yaptığı açıklamada, "Türk desteği askeri teçhizatla sınırlı kalmayacak, Türk askeri yetkilileri ve uzmanları üs inşa etmek için en uygun yeri belirlemek üzere bölgede incelemelerini sürdürüyor’’ dedi. Türk askeri heyetinin Trablus’un çeşitli yerlerini incelediğini belirten kaynak, "Kentin batısındaki Cenzur’daki Palm City’i, Busta Deniz üssü ile doğusundaki Tacura’daki askeri mevkilerde incelemelerde bulundular ancak henüz kesin olarak askeri üssün yerini tespit etmediler. Misrata’da hükümete bağlı askeri güçler Türk silahlarını kullanıyor, ayrıca Trablus’ta hava savunma sistemi kurulması için de bir hareketlilik var" diye konuştu. UMH  Başbakanı Fayiz es-Serrac’ın Misrata’da askeri operasyonları yöneten İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın öne çıkarılmasından rahatsız olduğunu ileri süren kaynak, Başağa’nın uğradığı başarısız suikast girişimini bu minvalde değerlendirdi.  Şarkul Avsatın Independent Arabiadan aktardığı habere göre siyasi analist Hüseyin Miftah, Türkiye’nin Libya’daki savaşa doğrudan müdahalesinin barış için tehlike arz ettiğini söyledi. Independent Arabiaya açıklamada bulunan Miftah, "Ankara Akdenizde kartların yeniden karılmasını istiyor, mesele sadece Trablus veya Libya ile sınırlı değil, ‘deniz sınırlarının belirlenmesi’ anlaşması tüm Akdeniz ülkelerini ilgilendiren bir husus ve bölgede gerginliklere neden oluyor. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Libya’ya müdahale tehdidinde bulunması, Ankara’nın Akdeniz’de ne derece rahatsızlığa neden olduğunu açığa çıkarıyor. Türkiye’nin Libya savaşına Trablus üzerinden doğrudan müdahil olması uluslararası barış çabalarını baltalayacaktır" ifadelerini kullandı. Ankaranın tutkusunu frenlemek Öte yandan Moskova yönetimi, Ankara’nın ‘yayılmacı tutkusunu’ frenleme noktasında istekli görünüyor: Cumhurbaşkanı Vladimir Putinin Erdoğan’ın kendisi de dahil olmak üzere birçok liderle yaptığı temaslar, Alman Şansölyesi Angela Merkel ile yaptığı telefon görüşmesiyle sona erdi. Kremlin Srayı’ndan yapılan açıklamada, “Libya’da gerginliğin önlenmesi ve barışçıl diyalogun sürdürülmesi" gereği üzerinde duruldu. Uluslararası toplum, Libya’daki gerginliğin önlenmesinin, ülkeye yapılan silah akışının kesilmesiyle sağlanabileceğinin farkında. Türkiye’nin Libya’da üzerinde uzlaşı sağlanmamış hükümete silah desteği vermesi, bir tarafı öteki taraf aleyhine tutmak anlamına gelir ki bu durum, uluslararası toplumu Libya üzerinde yeniden ayrıştıracaktır. Bu ayrıştırmanın sonuçları ise bir çok devletin Libya’da askeri hesaplaşmalara girmelerine olanak sağlar. Bu arada Trablus’un güneyinde yer yer çatışmalar ve kesintili top atışları olmasına rağmen askeri olarak göreceli bir sakinlik yaşanıyor. LUO hava güçlerinin ise Misrata içlerindeki askeri mevkileri bombaladığı belirtiliyor. Silah depoları bombalanıyor Askeri kaynaklar Halife Hafter’e bağlı LUO hava güçlerinin Misrata ve Trablus arasında Türkiye’den gelen silahların saklandığı depoları bombaladığını bildirdi. Saldırıların Misrata’nın batısındaki Zlitan kentindeki havaalanları ve limanlar üzerinde yoğunlaştığı ifade edildi. Askeri uzman Naci Harişa, Independent Arabia’ya verdiği demeçte; "LUO komutanlar acil bir planı devreye sokarak, hükümet güçlerinin arka hatlarını ve silah depolarını hedef aldı. Çatışma alanlarındaki güç dengesini değiştirmeye yönelik atılmış bu adımların ne kadar başarılı olduğu ise belirsiz. Misrata ve Trablus halkı LUO’nun hükümeti devirmek için uyguladığı yöntemleri benimsemiyor. Halkı ikna etmek de son derece önemli" diye konuştu.Yeşil Işık Uluslararası kamuoyunun sessizliğini korumasının, askeri müdahale açıklamaları yapan Türkiye’yi teşvik edeceği yönünde uyarıda bulunan Harisa şunları söyledi "Anlaşılan Ankara büyük ülkelerin birinden onay almış görünüyor, LUO içindeki Rus askeri varlığı iddiaları da bu yeşil ışığı kolaylaştırmış olabilir. Önümüzde iki senaryo var; Türkiye’nin Trablus’ta askeri olarak başarılı olması ki bu durum Libya’yı yeni bir Suriye’ye çevirir. İkinci senaryo ise uluslararası güçler Ankara’yı müdahale etmemesi noktasında ikna eder ve Berlin’deki barış görüşmeleri için hazırlıklar gerçekleştirilir. İkinci senaryoda da Ankara’nın Trablus hükümetini destekleyeceğini düşünüyorum. Nitekim mesele son anlaşmalardan sonra Libya meselesi olmaktan çıkmış, Akdeniz meselesine dönüşmüştür." *Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.

مشاركة :