Irakta yeni siyasi dengeler ve Abdulmehdi’nin yerine geçecek isim sorunu

  • 12/24/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Ahmed es-Suheyl Irak’ta yeni bir başbakan seçmeye yönelik anayasal sürenin sona ermesi ve yeni anayasal boşluk sürecine girilmesinin ardından siyasi tıkanıklık tehlikeli bir boyuta ulaşmış gibi görünüyor. İran yanlısı siyasi güçlerin yer aldığı Bina Koalisyonu, Kusay es-Suheyl’i başbakanlığa aday gösterme konusunda kararlılığını sürdürürken adeta sokağa dökülenlerin taleplerinden ve eğilimlerinden uzaklaşırcasına en büyük siyasi blok olduğunu öne sürerek kendi seçeneklerinde diretmeye devam ediyor. Gözlemciler, yeni siyasi dengelerin belirginleşmeye başladığı ve Bina Koalisyonu’nun halkın taleplerini karşılamada zorluk çekeceği inancında. Siyasi partilerle sokağa çıkanlar arasındaki güven eksikliğinin yeni başbakanı seçmeyi zorlaştıracağını belirten gözlemciler, protestocuların halkı ‘en büyük blok’ olarak gördüğünü ve siyasi blokların aday olarak gösterdiği isimleri reddeden tutumlarından vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Bu arada Sünni Güçler Birliği Koalisyonu, Bina Koalisyonu’nun başbakan adayı Suheyl’i desteklemekten vazgeçtiğini duyurdu.Parlamentonun önünde başbakan adayı seçme konusunda üç yol var Iraklı milletvekillerinin başbakan adayı sunmak için önlerinde üç yol var. Bina Koalisyonu, protestocuların itirazlarına rağmen Kusayr es-Suheyl’in adaylığında ısrar ederken 2018 yılındaki seçimlerin galibi olan Sairun Bloğu başbakanlığa aday olarak gösterilen isimlerin protestocuların onayından geçmesi gerektiğine inanıyor. Üçüncü yol ise 174 milletvekilinin, en büyük blok diyalektiğinin belirlenmesini talep eden Cumhurbaşkanı’na bir mesaj göndererek başbakanlığa aday gösterilecek ismin karşılaması gereken kriterleri sıraladılar. Söz konusu milletvekillerine göre başbakan adayının ‘protestocuların talep ettiği üzere çifte vatandaşlığı olmayan, tamamen milli olması ve daha önce milletvekili olmamış veya herhangi bir bakanlık görevi üstlenmemiş olması’ gerekiyor. Milletvekili Muhammed el-Halidi düzenlediği basın toplantısında 174 milletvekilinin başbakanlık görevine Muhammed Allaviyi aday göstermeye eğilimli olduklarını ancak Allavi’nin başbakanlık görevi için gerekli kriterleri karşılamadığını söyledi. Halidi, Allavi’nin İngiliz vatandaşlığının da olması nedeniyle çifte vatandaşlığının olmaması şartını yerine getirmediği gibi önceki hükümetlerde de bakanlık yaptığının altını çizdi.Mahkeme ile Cumhurbaşkanı arasındaki en büyük blok karmaşası Karmaşık faktörler ve siyasi çarpıklıklar Cumhurbaşkanı’nı parlamentodaki en büyük blok diyalektiğinin belirlenmesi talebi yüzünden bir kez daha zor duruma sokarken Federal Mahkeme düzenlediği basın toplantısında bu duruma açıklık getirdi. Mahkeme, en büyük bloğun seçimlerden sonra parlamentoya giren milletvekili sayısı en fazla olan blok veya yine sandalye çoğunluğuna sahip bir araya gelerek koalisyon oluşturmuş blokların olabileceğine hükmetti. Sadr Hareketi’ne bağlı Sairun Bloğu milletvekilleri kararı, seçime katılmaya uygunluklarının bir teyidi ve parlamentonun ilk oturumunda en büyük blok oluşlarının resmen tanınması olarak nitelendirdi. Aynı milletvekilleri ayrıca Cumhurbaşkanı’na başbakanlık için Iraklılar tarafından kabul edilebilir bir isim sunma çağrısında bulundular.Yeni siyasi dengeler Siyasi kilitlenmenin mevcut tabloyu şekillendirdiğine inanan gözlemciler yine de sokağın baskısının siyasi bloklar çerçevesindeki değişiklikleri harekete geçireceğini düşünüyor. Bina Koalisyonu’nun da göreceli de olsa bu iradeye tabi olacağını vurgulayan gözlemciler ancak bir şekilde ‘bağımsız’ adayları atlatmaya çalışacağına işaret ediyorlar. Siyasi Düşünceler Merkezi Başkanı Iraklı akademisyen Dr. İhsan eş-Şemmari konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Siyasi kilitlenme, işleyişi durdurma yollarının efendisidir. Fakat sokağın baskısı, çözüm bulmak için yeni siyasi ortaklıkların oluşmasına yol açabilecek tetikleyicilerden de biridir” ifadelerini kullandı.Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Şemmari yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Sairun, Nasır (Zafer) ve Ulusal Hikmet koalisyonlarının bir araya gelmesi ve İyad Allavi’nin onlara katılması, bir sonraki aşamada çözüm bulmaya yönelik elde edebilecekleri çıkarların bir parçasıdır. Sonuç olarak muhafazalar sağcı güçler bu yeni dengeye ve sokağın baskısına maruz kalacaklar. Üçüncü taraf şahısların siyasi olarak bağımsız görünmelerini sağlamak için bir orta yol arayacak ve belirledikleri isimleri bir sonraki hükümetin başbakanlığına aday olarak sunacaklar.” İç savaş olasılığının olmadığını düşünen Şemmari, bu tür söylemleri, protestocuların mevcut tutumlarından vazgeçirmek için bir korku olgusu yaratma girişimi olarak nitelendirdi. Şemmari, “Tüm bölgesel ve uluslararası müdahalelere rağmen yerel irade geçerli olacaktır” dedi.Ulusal Hikmet Akımı ve bağımsızlık seçenekleri Diğer yandan Ulusal Hikmet Akımı lideri Ammar el-Hekim yeni kurulacak hükümetin başbakanlığına bir isim önerme niyetinde olmadığını açıkladı. Ammar el-Hekim ayrıca bir sonraki adayın bağımsız olmasının yanı sıra halk ve siyasi güçler tarafından kabul gören, Şiilerin en büyük dini mercii Ali es-Sistani ve halkın taleplerini destekleyen bir isim olması gerektiğini söyledi. Ulusal Hikmet Akımı’nın önde gelen isimlerinden Fadi eş-Şemeri ise Federal Mahkeme’nin ‘en büyük blok’ kararı karşısında parlamentonun uygun yasal konumunu açıklama sorumluluğu olduğunu söyledi. Independent Arabia’ya konuşan Şemeri, Ulusal Hikmet Akımı’nın başbakanlık için herhangi bir ismi aday göstermediğini ancak mevcut güçlüklerle başa çıkacak yeterliliğe sahip, halk ve siyaset çevrelerince kabul edilebilir bağımsız bir adayın sunulmasını istediğinin altını çizdi.Ulusal Hikmet Akımı’nın Bina Koalisyonu’yla yaptığı görüşmeleri mevcut konumunu terk etmeye zorlamak amacıyla sonlandırdığını açıklayan Şemeri sözlerine şöyle devam etti; “Bina Koalisyonu’na Kusay es-Suheyl’i aday göstermekten vazgeçmelerini tavsiye ettik. Onlara bunun kabul edilemez olduğunu, Suheyl’in adaylığının mevcut sorunları daha da karmaşık hale getireceğini ve sokağın gerginliğini artıracağını söyledik. Şii dini merciinin bu konudaki rahatsızlığını kendilerine ilettik. Suheyl’in adaylığında ısrar etmekten vazgeçebilirler. Geçen yıl Mukteda es-Sadr ve Hadi el-Amiri arasında Abdulmehdi hükümetinin kurulmasıyla ilgili yapılan önceki anlaşma, siyaset sahnesinin karışmasına ve siyasi tıkanıklığa neden oluyor.”Bina Koalisyonu’nun Abdulmehdi’nin yerine önerdiği aday Bağımsız milletvekili Faik Şeyh Ali dün yaptığı açıklamada Bina Koalisyonu’na atıfta bulunarak bazı çevrelerin başbakanlığa ‘reddedilen isimleri’ aday gösterdiklerini söyledi. Protestoculara da seslenen Faik Şeyh Ali, “Ey Irak halkı dikkat edin. Bir takım bloklar ve kişiler kabul görmeyen adaylarını alternatif olarak sunma planlarını devreye soktu” şeklinde konuştu. Faik Şeyh Ali sözlerinin devamında şunları söyledi: “Plan, iktidarın otorite sahibi partiler ve yönetenler için olduğu anlayışını dayatan aşağılayıcı bir teslimiyet anlaşması imzalayan üç isim arasından birinin aday gösterilmesine dayanıyor.”Başbakan adayını belirleyecek taraflar Parlamentodaki partilerin liderleri bir sonraki başbakanın yerine aday göstermeye dair tutumlarını belirtmeyi sürdürürken siyasetin önde gelen isimleri Cumhurbaşkanının siyasi partilerin baskısına karşı tutumunu desteklediklerini belirttiler. Konuyla ilgili olarak konuşan Vataniyye Koalisyonu lideri İyad Allavi, Cumhurbaşkanı’na gönderdiği bir mektupta başbakan adayının üç ayrı tarafa danışıldıktan sonra seçilmesi gerektiğini söylediğini aktardı. Söz konusu tarafların barışçıl protestocular, sendikalar ve parlamentodaki bazı ılımlı siyasi güçler olduğunu belirten Allavi, Twitter hesabından paylaştığı mesajda Vataniyye Koalisyonu’nun kimseyi başbakanlığa aday göstermediğini söyledi. Irak eski Başbakanı Haydar el-İbadi liderliğindeki Nasır (Zafer) Koalisyonu’ndan dün yapılan açıklamada da bir ulusal mutabakat hükümeti kurma olasılığıyla ilgili bilgilendirildikleri şeklindeki haberler yalanlandı. Yeni kurulacak hükümetin başına bağımsız bir ismin seçilmesi ve geçiş sürecinin aşılmaması gerektiği vurgulanan açıklamada, anayasaya uygun ve halkın kabulüne dayanarak siyasi sistemde reform yapılması ve halkın isteklerinin yerine getirilmesi gerektiğine işaret edildi.Cumhurbaşkanı’na destek çağrısı Diğer yandan Kurtuluş ve Kalkınma Cephesi lideri Usame Nuceyfi, Cumhurbaşkanı’nın Iraklıların iradesini hiçe sayan siyasi partilerin baskısını reddeden tutumunu desteklediğini duyurdu. Anayasal boşluğun yaratacağı sonuçlara karşı uyaran Nuceyfi milletvekillerine, halka ve protestoculara Cumhurbaşkanı’nı destekleme çağrısında bulundu.“Protestoların kurbanı ‘en büyük blok’ tartışmalarının mağdurlarıdır” Protesto gerginliği sürerken eylemciler siyasi bloklar arasındaki çatışmaların devam etmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Protestocular, tüm gerginliklere karşı hazır olduklarını vurgularken eylemcilerden yazar Alaa Sitar, ‘en büyük blok’la ilgili tartışmaların bir kez daha başlamasından duyduğu memnuniyetsizliği ifade etti. Sitar, “Protestoların kurbanları en büyük blok tartışmalarının mağdurlarıdır. En büyük blok, bu yozlaşmış siyasi sahnedeki partiler değil, halktır” diye konuştu. Protestocuların taleplerini destekleyen siyasi blokların onurlu bir tutum içerisinde olduklarını söyleyen Sitar, anayasal boşlukla ilgili değerlendirmesinde de şunları söyledi: “Devletlerin bir anayasaya sahip olma felsefelerinin temelinde istikrar yatar. Anayasa, siyasi kargaşa ve tıkanmayı çözen bir araca dönüştüğünde sorun yaratan maddeler ortaya çıkarırsa hiçbir fayda sağlamaz.”“Siyasetçiler olanlardan halen ders çıkarmamış” Tahrir Meydanındaki göstericilerden Ali el-Meyyah da duruma dair şu değerlendirmelerde bulundu; “Siyasetçiler olanlardan hala ders çıkarmamış. Ekim ayaklanmasının üzerinden henüz uzun bir zaman geçmedi. Değişimin büyüklüğünü ve ne yapmaları gerektiğini halen anlamamışlar. Şu an bizim için en önemli öncelik protestolar sırasında öne sürülen kriterleri karşılayan bir ismin başbakan olmasıdır.” Meyyah, protestoların güncelliğini korumaya yönelik barışçıl seçeneklerle ilgili olarak da siyasi güçlerin 84 gün önce gündeme getirilen taleplere verdikleri cevaba karşın atılacak adımların başında Tahrir Meydanında açlık grevine başlamak olduğunu söyledi.Uyarılar devam ediyor İran’a yakın olan ve silahlı kanatları bulunan siyasi akımlar, protesto hareketinin zayıflaması ve temelde herhangi bir değişimin olmaması üzerine bahse girerken gözlemcilere göre bu akımlar, başta seçimlerine boyun eğmemenin  ‘iç savaşa’ yol açacak sonuçları olabileceğini dillendirmek olmak üzere bir takım tehditler savuruyor. Ancak görünüşe göre bu tehditler, protestocular arasında etkili olmuyor. Irak halkının iradesine tabi olmayan hiçbir adayı kabul etmeyeceklerini ifade eden protestocular, anayasal sürecin sona ermesinin bir gün öncesinde bir milyon kişinin toplanmasının yanı sıra Bağdat ve ülkenin güneyindeki diğer şehirlerde ana yolların kesilmesi çağrısında bulundular. Yeni kurulacak hükümetin başına geçecek isim konusundaki yarışın getirdiği krize Şii siyasi yapılanmasının ve dini otoritesinin merkezi Necef de dahil oldu. Irakın en yüksek Şii dini otoritesi Ayetullah Ali Sistani yaptığı son konuşmalarda protestocuların taleplerinin dikkate alınması gerektiğini söyledi. Kontrolsüz güç kullanılan atmosferden ve silahların gölgesinden uzaklaşılması çağrısında bulunan Sistani, Tahrana yakın siyasi partilere ve akımlara işaret ederek erken seçim seçeneğini desteklediğini duyurdu. Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr da Bina Koalisyonu’nun Kusayr es-Suheyl’i başbakanlığa aday gösterme meselesinin, siyasi blokların Irak’ta protestoların başladığı geçen ekim ayı başlarından bu yana protestocuların dile getirdiği talepleri tespit etme çabalarının ötesine geçmesi konusunda uyardı. Güvenilir kaynaklar, Sadr’ın protestocuları destekleyici tutumunun İrana yakın siyasi güçlerin işini yokuşa sürdüğünü ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurt dışı kolu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin de bu yüzden Sadr’ı tehdit ettiğini belirttiler.‘En büyük blok’ karmaşası Irak parlamentosundaki ‘en büyük blok’ meselesi, İyad Allavi liderliğindeki el-Irakiye İttifakı’nın kazanmasının engellendiği 2010 seçimlerinden bu yana Irak siyasi sahnesinde sürekli bir kaos kaynağı oldu. Söz konusu dönemde Federal Mahkeme’nin en büyük bloğun seçimleri kazanan değil, parlamentoda en fazla sandalyeye sahip olan blok olduğu yönündeki kararı Nuri el-Malikinin seçimlerin kazananı olmasını sağlamıştı. Bugün ise siyasi sahneyi karmakarışık hale getiren neden Adil Abdulmehdi adının Sadr ve Hadi el-Amiri arasındaki anlaşmazlığa tatmin edici bir çözüm sunacağının düşünülmesinin ardından göz ardı edilen ‘en büyük blok’ diyalektiğinin işe yaramıyor olması.

مشاركة :