Irak’ta Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı Mustafa Kazimi’nin başbakanlığa aday gösterilmesi konusundaki söylemler Pazar akşamına kadar spekülasyondan ibaretti. Bunun başlıca nedeni, Irak’taki Şii siyasi ve silahlı grupların Kazimi’ye yönelttiği suçlamalardı. Bu suçlamaların başında da Kazımi’nin İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’e 3 Ocak’ta ABD tarafından düzenlenen suikastta parmağı olduğu iddiası geliyordu. Ayrıca Kazimi ABD yanlısı biri olarak nitelendiriliyor. Bu nedenle, suçlamalardan da anlaşılacağı üzere milli ve sadık olmak yerine ABD yanlısı olduğu konusunda mevcut başbakan adayı Adnan ez-Zurfiden farklı değil. Bununla birlikte Zurfi’nin adı, her ne kadar Şii liderlerin (parlamentodaki yedi büyük Şii partinin liderleri) başbakan adayı seçmek üzere kurdukları Yedili Komisyon’da masada olsa da Kazimi’nin adı geçmemişti. Belli bir isim üzerinde uzlaşıya varamayan komisyon, ilk kez Şii kanadın liderleri arasında kararlaştırılan isimlerden oluşturulan bir listeyi Cumhurbaşkanı Berham Salihe verdi. Şii liderler 16 Mart’ta Cumhurbaşkanlığı Divanında görevli Naim es-Suheyl’i kabul ettiler ve bir uzlaşıya varıldı. Ancak görüşmeden yaklaşık iki saat sonra Suheyl, Şarku’l Avsat’ın da katıldığı bir basın toplantısı düzenleyerek uzlaşının iptal edildiğini açıkladı. Böylece topu, Adnan ez-Zurfi’yi görüşmeye çağıran Cumhurbaşkanı Salih’e attı. Zurfi, Salih’in çağrısı ile ilgili olarak “Cumhurbaşkanı bazı Şii liderin desteğini aldıktan sonra ilgili temsilcilerle bir araya gelmek üzere beni Selam (Barış) Sarayı’na çağırdı” ifadelerini kullandı. Zurfi, Cumhurbaşkanı’nın kendisini hükümeti kurmakla görevlendiren kararnameyi, 16 Mart sabahı saat tam 11:00’de, yani anayasal sürenin bitiminden bir saat önce yayınladığını belirtti İki gün önce yeniden aday gösterilen Kazimi, Zurfi’nin de dahil olduğu Şii adaylarının yer aldığı dar dairede değildi. Çünkü Kazimi’ye, Şii kanat tarafından ciddi suçlamalar yapılmış, bu da onun en başından aday olma şansını sona erdirmişti. Ancak şu sıralar gelen farklı haberler geliyor. Dün akşam Kazimi’nin adaylığı konusunda uzlaşıya varıldığı, fakat bunun nihai uzlaşı olmadığı anlaşıldı. Şarku’l Avsat’ın kaynaklardan edindiği bilgilere göre kabinesini oluşturan ve güven oyu alması için bir parlamentonun toplanmasını isteyen Zurfi, Cumhurbaşkanı’nın Hakim Muhammed Receb el-Kabisi’yi Federal Mahkeme üyeliğine atayan özel cumhurbaşkanlığı kararnamesinden geri adım attığı gibi görevden çekilip, Cumhurbaşkanından özür dileyebileceğini söyledi. Ancak Zurfi inatçılığıyla biliniyor ve güvenilir bir kaynağa göre böyle bir geri çekilme söz konusu değil. Kaynak, Zurfi’nin hükümetinin güvenoyu alıp almayacağını yalnızca parlamento oturumunun belirleyebileceğini vurguladı. Yani Zurfi’nin ne pahasına olursa olsun çekilmeyeceğini düşünen kaynak, onun şu anki pozisyonun, hem Kazimi üzerinde hemfikir olan Şii blokların durumunu hem de bu gibi konularda oturumun nasıl yapılacağına dair zorlu bir süreçle karşı karşıya kalan Meclis Başkanlığı’nın durumunu daha da karmaşık hale getirdiğini belirtti. Zurfi’nin adaylığının reddi ve Kazimi’nin adaylığının kabulü konusunda Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu ve ona yakın silahlı gruplar başı çekiyorlar. Zurfi, Fetih Koaliyonu dışında Şii liderin çoğundan destek alırken, Kazimi sadece iki gün önce Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri ile Zurfi’nin adaylığına karşı çıkmayan Ulusal Hikmet Akımı lideri Ammar el-Hekim tarafından aday olarak kabul gördü. Buna karşın bazı kaynaklar, Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketinin desteklediği Sairun Koalisyonu ve Irak eski Başbakanı Haydar el-İbadi liderliğindeki Nasır (Zafer) Koalisyonu’nun Kazimi’nin adaylığına karşı çıktıklarını ve adaylığını kabul etmek için Şii kanat arasında yazılı bir anlaşma yapılmasını şart koştuklarını belirttiler. Sairun Koalisyonu milletvekili Burhan el-Mamuri Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Sairun Koalisyonu’nun bu güne kadar bir aday sunmaktan bağımsız olarak ülkenin ekonomik, güvenlik, sağlık ve hizmet açısından yaşadığı zorlukların üstesinden gelebilecek güçlü ve verimli bir hükümet olması şartıyla bir an önce bir hükümetin kurulmasını desteklediğini vurguladı. Sairun Koalisyonu’nun bir adayı seçmek için anayasal mekanizmaları uygulamak istediğinin altını çizen Mamuri, “Cumhurbaşkanı, Yedili Komisyon’un bir aday seçememesi sonrasında Zurfi’yi hükümeti kurmakla görevlendirdi. İlk ve son karar, parlamento ve kendisinden sorumlu kişinin elindedir” şeklinde konuştu. Parlamentonun nasıl bir tutum sergileyeceğini ve güvenoyu oturumu düzenleyip düzenlemeyeceğini beklediklerini söyleyen Mamuri, aynı şekilde maruz kaldığı tüm baskılara rağmen kabinesini oluşturan Zurfi’nin hükümetini parlamentoya sunma ya da geri çekilme hakkına sahip olduğunun altını çizdi. Öte yandan Kürtlerin mevcut durum karşısındaki tutumlarıyla ilgili Şarku’l Avsat’a konuşan Irak eski Göç ve Göçmenler Bakanı Casım El-Caf, “Biz Şii kanat içindeki çatışmaya taraf değiliz. Bu nedenle hala Şiilerin bir isim üzerinde anlaşmalarını bekliyoruz. Şu anda başbakan adayı ile müzakerelere girmemiz demek, taraf olduğumuz anlamına gelir. Ancak biz bunu istemiyoruz. Kürtler şuan hem Zurfiye karşı çıkanlar hem de onu destekleyenlerle diyalog halindedir. Ancak Şii evindeki tartışmalar nedeniyle başbakan adayı ile görüşmedik. Çünkü ya oybirliği ile kabul edilmesini ya da açık bir şekilde çoğunluğun desteklemesini istiyoruz” dedi.
مشاركة :