Velid Faris Iraktaki ABD birlikleri ile İran yanlısı milisler arasında, özellikle Haşdi Şabi’nin bir parçası olan Hizbullah Tugayları’nın mevzilerini hedef alan hava saldırılarından sonra yaşanan son çatışmaların ardından gözlemciler ABD birlikleri ile İran’ın müttefikleri ve belki de Irak ve Suriyedeki İran güçleri arasında tam teşekküllü bir çatışma yaşanması olasılığına odaklandı. ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) yapılan açıklamada, ABD savaş uçakları tarafından Hizbullah’ın Irak ve Suriyede konumlarının hedef alındığının açıklanması ve Haşdi Şabi mevzilerinin bombalanması, İran milisleri tarafından ABD merkezlerinin bombalanmasına bir cevap ya da tepkiydi. Ancak bu, Iraktaki İran yanlısı güçlere karşı yapılmış askeri bir operasyon değildi. Bununla birlikte açıklamada ABD’nin hedef ayırmayacağının belirtilmesi, Washington’ın Irak politikasında bir değişiklik yapıldığı anlamına geliyordu. Buna karşın geçici Başbakan, Cumhurbaşkanı ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Irak yönetimi, ABD’nin gerçekleştirdiği askeri operasyonu ‘Irak’ın egemenliğinin ihlali’ olarak niteleyerek hükümetin izni olmadan ülke topraklarında askeri operasyon yapılmasını kabul edilemez olarak nitelediler. Ancak bu beklenen bir durumdu. Adeta Washington’ın yakın ve orta vadede sadece Irakta değil, Lübnanda da benzer çatışmaların yaşanmasına karşı hazır olması gerektiğini gösteren bir dersti. İran’ın Lübnan ve Irak hükümetlerini neredeyse tamamen kontrol ettiği söylenebilir. Iraktaki devlet kurumları, İran yanlısı milislerin kontrolü altında. Bu yüzden eğer gerginlik tırmanır ve ABD, İran’a karşı herhangi bir askeri eylemde bulunursa bu eylemi önce kendisini savunmasını sağlayacak politik bir planla başlatması gerekir. İkinci olarak ise ABD, İran’ın Iraktaki faaliyetlerini sona erdirebilir. Ancak bu tür çatışmalar tekrar eder ve genişlerse Irakla ilgili çeşitli senaryolar ortaya çıkmaya başlar. İlk senaryo, ABD ve İran arasında tam bir savaşa dönüşmeyen ancak sınırlı bir ölçüde devam eden saldırılar ve karşı saldırılar öngörüyor. İkinci senaryo, ABD yönetiminin Irak hükümeti aracılığıyla İranla işleri sakinleştirmek ve nüfuzunu azaltmak için yapılabilecek aşamalı bir siyasi anlaşmaya dayanıyor. Üçüncü senaryo ise Washingtonın önümüzdeki aylarda Iraktaki İran askeri gücünü ortadan kaldırmak için geniş kapsamlı bir operasyon gerçekleştireceğini ve bunun da çatışmaları artıracağını öngörüyor. Üç senaryo da zaman olarak ABD’de başkanlık seçimleri kampanya süreciyle, yani 2020nin ilk dokuz ayıyla sınırlı. Burada iki olasılık var; eğer ABD Başkanı Donald Trump yeniden seçilirse söz konusu senaryolarla karşı karşıya kalınabilir. Ancak eğer bir Demokrat başkan seçilirse o zaman İran’la yapılan nükleer anlaşmaya yeniden dönülebilir. En belirgin senaryo, söz konusu çatışmaların devam edebileceği yönünde. Çünkü İran yönetimi, bu çatışmaları birçok nedenden ötürü kullanmak istiyor. Bunlardan en önemlisi, herkesin Irakta, özellikle Şii bölgelerindeki protestolara olan ilgisinin ABD ile İran destekli milisler arasındaki çatışmaya kayması. Bu belki de İran yönetiminin çatışmaların sürmesini istemesindeki en önemli faktör olabilir. Bu tıpkı Hizbullah’ın 2005 yılında Sedir Devriminden sonra İsrail ile devrimi zayıflatan bir savaşı tetiklemesini hatırlatıyor. Acaba İranlılar da Irak devrimini zayıflatmak için ABD’lilerle karşı karşıya gelmeyi mi planlıyor? Bu gerçekleşmesi oldukça mümkün olan bir durum. İranın ABD üslerine yönelik saldırıların körüklemesinin bir diğer nedeni de Washington’ın bölgedeki kararlılığını zayıflatmak ve başkanlık seçimlerine kadar bu yöndeki yeteneklerini azaltmak. İran’ın hem Irak devrimini hem de ABD’lileri zayıflatma isteklerini bir araya getirmesi de mümkün. Buna karşın Trump yönetimi, başta Irak olmak üzere Ortadoğudaki ABD imajının zayıflamaması gerektiğine inanıyor gibi görünüyor. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi ve Pentagon daha önce ABD’nin sahadaki durumu belirleyici taraf olması gerektiğinin altını çizmişti. Bu nedenle her iki taraf da karşı karşıya gelme ve geri çekilmeme konusunda oldukça kararlı. Aslında şu an top Tahran’nın yarı sahasında. Eğer İran yönetimi ABD’ye karşı yüksek askeri baskı uygulama riskine girmeye karar verirse bu durum, ABD’nin üst düzey askeri yetkililerinin Başkan Trump’ı İran yanlısı milislere karşı büyük bir askeri operasyon yapmak için ikna etmeye ve Irak hükümetinin açıklamalarını görmezden gelmeye teşvik edebilir. Eğer Pentagon, İran’la karşı karşıya gelmeye karar verirse Irak, Afganistan ve Akdeniz’in yanı sıra Körfezde hızla güçlendirilebileceği askeri üsleri bulunuyor. Irak hava sahası pratikte Washington’ın elinde. Fakat İran ve ABD’nin karşı karşıya gelebileceği bir durum sanıldığından daha da karmaşık olabilir. Eğer ABD’liler İran’la karşı karşıya gelir ve şu an bulunduğu bölgelerde kalmaya devam ederse, bu bölgelerdeki çoğunluğun ABDyi Tahran’a karşı desteklemesi, Anbar ve Kürdistandaki meydanlarda ayaklanmaların başlaması bekleniyor. Çünkü herkes Şii çoğunluğun yaşadığı bölgelerde büyük bir genç kitlenin İranın nüfuzuna karşı ayaklandığını biliyor. Özetle; eğer İranlılar hata yapar ve Irakta bir savaş başlatırlarsa işler aleyhlerine dönebilir. ABD çatışmaya öncülük edebilir. Irak halkının çoğunluğu İran nüfuzundan kurtulmak için ABD’nin yanında yer alacaktır. Humeynici yönetim ödeyeceği bedeli tam olarak biliyor. Peki, İranlıların kararı ne olacak? Bekleyip görelim.
مشاركة :