ABD’li yetkililer, ‘azami baskı’ çerçevesinde Şam’a yönelik askeri, siyasi ve ekonomi alanında bir dizi tedbirler uygulayarak, ‘İran modeli’nin Suriye’de hayat bulmasının engellenmesi için Avrupalı mevkidaşlarını ikna etmeye çalışıyor. Bu önlemlerin, Suriye yönetimini iki meselede ‘önemli taviz’ler vermeye zorlaması için Moskova üzerinde baskı oluşturması bekleniyor. Söz konusu iki mesele ise şöyle: İran’ın Suriye’deki etkisinin sınırlandırılması ve 2254 sayılı karar uyarınca mültecilerin dönüşü ve Suriyedeki istikrarın sağlanması için gerekli siyasi reformların yapılması. Avrupa ilk hayal kırıklığını, Anayasa Komisyonu çalışmalarının geçen Kasım ayı sonunda bitmesinin ardından yaşadı. Zira Washington ve Avrupa ülkeleri, komisyonun, anayasal reformları başlatma ve 2254 sayılı karar çerçevesinde BM gözetiminde bağımsız seçimlerin düzenlenmesi dahil anayasal reformları kapsayan bir yol haritası çizmede başarısız olmasından Suriye Hükümeti’ni sorumlu tutuyor. Avrupa, ikinci hayal kırıklığı ise, anayasa komisyonu çalışmalarının başarıya ulaşması için Şam ve BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in anlaşma masasına oturması ve Şam’ın hükümet heyetindeki üyelere toplantılarda olumlu tutum sergileme talimatı vermesi için Moskova’nın istenilen baskıyı uygulamaması nedeniyle yaşadı. ABD bundan sonraki süreçte Avrupalı ortaklarını Şam ve Moskova’ya karşı ‘azami baskı’ ve ‘stratejik sabır’ metodunu izlemesi için 10 maddelik tedbir paketinin uygulaması konusunda teşvik etmeye çalışacak.Söz konusu 10 madde şöyle; 1- Suriye Hükümeti’nin Fıratın doğusunda petrol ve stratejik kaynakları kontrol etmesini engellemek ve Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut yolunu kesmek için Suriye’nin kuzeydoğusunda ve özellikle Irak sınırında askeri varlığın sürdürülmesi.2- Arap ülkelerine, Şam ile herhangi siyasi ve ikili diplomatik veya kolektif normalleşme süreci başlatmamaları ve Suriye’de yeniden imar ve ekonomik projelere katkıda bulunmamalarının tavsiyesi edilmesi.3- Avrupa ülkelerinin, Şamda Avrupa büyükelçilikleri açmamanın yanı sıra, Suriyenin yeniden imarı ile siyasi süreçte inandırıcı bir ilerleme arasında bağlantı kurma konusunda izlediği tavrı devam ettirmeye teşvik edilmesi.4- ABD Temsilciler Meclisi’nin onayladığı ve Başkan Donald Trump’ın imzaladığı ‘Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’ uyarınca Washington’un Şam’a yeni yaptırımlar uygulaması.5- Avrupa ülkelerinin, yeniden imar projelerinde yer alan iş insanlarına yeni bir ekonomik yaptırım paketi uygulamaya teşvik edilmesi. Avrupa ülkeleri bu konuda hazırlanan taslak listeyi onayladı.6- Mevcut BM Özel Temsilcisi’nin benimsediği ‘adıma karşılık adım’ yaklaşımının askıya alınması. Bu madde, Şam’ın siyasi süreçle ilgili olumlu adımlar atması halinde Avrupa ülkelerinin normalleşme ve yaptırımların hafifletilmesi ile ilgili adımlar atmaya hazırlanması veya baskı uygulamaması anlamına geliyor.7- BM Özel Temsilcisi’nin 2254 sayılı kararın uygulanması için yeni yollar aramaya teşvik edilmesi. Örneğin çalışmalarda ‘bağımsız ortamın’ sağlanması ve tutukluların serbest bırakılması gibi.8- Avrupa ülkelerinin Brükselde bir bağış konferansına ev sahipliği yapmaya teşvik edilmesi. Zira söz konusu ülkeler insani yardımları finanse edilmesi ve mülteci dosyası gibi konularda halen bir platforma sahipler. Pratikte ABD ve Avrupa ülkeleri üç baskı kozunu kullanmaya devam ediyor: Yaptırımlar, normalleşme-meşruiyet ve yeniden imar.9- Dün ABD dolarının bin lira sınırını aşmasıyla Lübnan’daki ekonomik krizden faydalanmanın yollarını arayan Şamın döviz kaynaklarından mahrum etmeye çalışılması10- Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında petrol gibi doğal kaynaklar konusunda seçici etkileşime izin verilmesi. Bu madde, Washington ve müttefiklerine döviz kaynakları oluşturulmasını öngörüyor. Öte yandan Moskova, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un son Washington ziyaretinde Başkan Trump’ın ‘Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’nı iptalini reddetmesi ve Suriye’de olumlu adımlar atmayı kabul etmemesinden dolayı yaşadığı hayal kırıklığı sonrasında farklı bir yöntem izliyor. Moskova ise, Suriyedeki savaş maliyetinin düşük olduğuna ve bu nedenle ‘zaman kazanma ve beklemenin’ mümkün olduğuna inanan Rus yetkililerin anlayışı doğrultusunda ‘stratejik sabır’ yaklaşımını benimsiyor. Zira Kremlin ne seçim tarihlerinin ne siyasi sistem değişikliğinin ne de yerel gündemlerin esiri.Bu durum aynı zamanda Rusya’ya şu üç fırsatı sunuyor; - Göç ve terörizm nedeniyle Avrupada sorunların ve Ortadoğuda kendisine fırsat sağlayan yeni krizlerin ortaya çıkması. - Dikkatlerin Suriye üzerinde toplanmasını engellenmesi. - Suriye makamlarının ülke coğrafyasında ve kurumlarında kontrolü yeniden ele almasına imkan sağlaması. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Şam ziyareti sırasında yaptığı açıklamalarda bu durumu görmek mümkün. Nitekim Putin açıklamasında, Suriye’nin istikrarına ve devletin yeniden tesis edilmesine ve Şam’da güvenliğin sağlanmasına odaklandığını ifade etmişti. Rusya ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nde Avrupa ülkelerine şartlarını dayatmaya devam ediyor. Nitekim insani yardımların Suriye’ye girişinde Irak ve Ürdün sınır kapılarını iptal ettirmesi ve Avrupalıları Türkiye ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki sınır kapılarına yönlendirmesi, Moskova’nın Avrupa’yı Şam ile normalleşmeye zorladığını gösteriyor. Diğer yandan Putin, stratejik ikili iş birliğinin artırılması karşılığında Suriyede uzlaşma ve karşılıklı değiş tokuş yapmak için Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte çalışmaya, Avrupa’ya ilave zorluklar çıkarmaya ve NATO üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor.
مشاركة :