​Cezayir muhalefeti halk hareketine yapılan baskıyı kınadı

  • 1/26/2020
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Cuma günü diğer yüzlercesi gibi 5 göstericinin daha tutuklanmasının ardından, altı muhalefet partisi, 11 ay süren haftalık protestolar boyunca “göstericilere uygulanan baskıyı” kınadı. Önceki günlerde yeni Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un “halk hareketine saygı duyduğunu” söylemesine rağmen, gösteriler halen ciddi baskılara maruz kalıyor. Ülkenin en köklü muhalefet partisi Sosyalist Kuvvetler Cephesi (FFS), Kültür ve Demokrasi Birliği Partisi (RCD) lideri Luveyze Hanun’un 15 yıl hapis cezasına çarptırıldığı İşçi Partisi (PT), Sosyal Demokrat Parti, Sosyalist İşçi Partisi ve Değişim ve İlerleme için Birlik Partisi (UCP), Tebbun’un başlattığı reform süreci ışığında ülkedeki durumu tartışmak için bir araya geldi. Tebbun’un reform sürecinde öne çıkanlar şunlardı; anayasada değişiklik yapmak üzere Uzmanlar Komitesi’nin oluşturulması, siyasi krizi sonlandırmak için siyasi sınıfla diyalog başlatılması ve nefret söylemi ile ırkçılığı suç sayan bir yasanın hazırlanması.  Kendilerine Demokrat Alternatif Kuvvetler İttifakı adını veren bu 6 partide İslamcı çizgideki Barış Toplumu Hareketinin de (MSP) ve laik muhalefetin önde gelen isimlerinden Yeni Nesil Partisi yer almıyor. Hükümet, başkentin doğu banliyösünde yer alan Uluslararası Fuar alanında bu ittifakın miting gerçekleştirmesine izin vermediği için Kültür ve Demokrasi Mitingi Partisinin genel merkezinde toplanıldı. Bu durumun, rejimin uygulamalarının hala değişmediğine bir kanıt olduğu belirtildi. Zirâ eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika da bu partilerin halkla bir araya gelmesine engel oluyordu. Paktın üyelerinin bir kısmı Tebbun’un diyalog çağrısının kabul edilmesi, diğer bir kısmı ise reddedilmesi taraftarı. Kültür ve Demokrasi Mitingi Partisi, “yasadışı” olduğu gerekçesiyle cumhurbaşkanı ile bir araya gelmeyeceğini açıklarken UCP ise bu daveti memnuniyetle karşılıyor. RCD Genel Başkanı Muhsin Belabbas, mitingin açılışında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Şubat 2019dan bu yana ülkenin her kesimine hitap eden barışçıl devrim, yeniden ulusal yapılanma ihtiyacı konusunda herkesin vicdanını sızlattı ve siyasi sistemin değişmesi konusunda bir halk iradesinin varlığını ortaya çıkardı. Bağımsızlıktan bu yana var olan rejim, ülkede felaketlere neden olarak arkasında her türlü alanda ciddi sorunlar bıraktı. Sosyal dokuyu perişan eden bu rejim, gizli göç fenomenine sebebiyet verdi. Tüm bunlar, ulus açısından vahim sonuçlara yol açacak şeyler. 22 Şubat halk hareketi, askeri diktatörlük defterini kapatmak için bir hukuk devleti ve ilerici bir toplum inşa etmek yolunda sağlam temeller attı” Demokrat Alternatif Kuvvetler İttifakı, halk hareketine yapılan baskıların durdurulması, siyasi tutukluların ve vicdan mahkumlarının tüm suçlamalardan aklanarak derhal serbest bırakılması ve bu kişilerin siyasi itibarlarının yenilenip tazminatlarının ödenmesi için hükümete talepte bulundu. Aynı zamanda ifade, hareket ve medya özgürlüğü, gösteri düzenleme özgürlüğü, dernek ve partilerin kurulması hakkı gibi hak ve özgürlükleri kısıtlayan tüm engellerin kaldırılması da talep edildi. Zirâ Cezayir İçişleri Bakanlığı, şayet kuracak kişiler iktidar karşıtlığıyla biliniyorsa parti kurma taleplerini reddediyor. Aynı zamanda Kasım ayında kabul edilen ve uluslararası petrol şirketlerine avantaj sağlayan hidrokarbon yasasına atıfta bulunan Demokrat Alternatif Kuvvetler İttifakı, ulusal servetin satılmasını amaçlayan tüm prosedürlere son verilmesi ve ilgili yasaların kaldırılmasını talep etti. Diğer yandan, MSP; anayasayı gözden geçirmenin, siyasi rejimin doğasını değiştirmek, temel özgürlükleri kayıtsız garantilemek, Cezayir halkının kimliğini, egemenliğini korumak için özgür ve adil bir referandum yoluyla güçler ayrılığını gerçekleştirme yolunda acil bir ulusal öncelik olduğunu ifade etti. Söz konusu açıklamalarını dün Şura Konseyi toplantısı kapanışında yapan hareket, aynı zamanda ekonominin gelişimini hızlandırmanın gerekliliğine de değindi.

مشاركة :