İran, ABD-Taliban Barış Anlaşmasına nasıl bakıyor?

  • 3/6/2020
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Hasan Fahs İran’ın, ABD ve Taliban arasında imzalanan ateşkes anlaşmasına karşı ivedilikle olumsuz bir tavır alması garip değil. "Afganistana Barışı Getirme Anlaşması" adı verilen anlaşmaya 29 Şubatta Amerikan yönetimi adına ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, Taliban adına ise Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader imza atmıştı. İran Dışişleri Bakanlığı, ABD ile Taliban arasındaki barış anlaşmasına yönelik olumsuz tutumunu dile getirdiği açıklamasında, bu anlaşmaya paralel olarak Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani ile ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence arasında imzalanan anlaşmaya atıfta bulunmadı. İran, Dohada Talibanla yapılan anlaşmanın Afgan devletinin egemenliği ilkesiyle çeliştiği ve bir Afgan-Afgan diyaloğu kapsamında gelmediği noktasından hareket etti. Washington bir yandan Afgan devleti, diğer yandan Taliban ile ayrı ayrı anlaşmalar yaptı. Her iki anlaşma, ABD’nin Afganistandaki varlığını sürdürmeyi amaçladığı stratejik amacına hizmet ediyor. Bunun öncesinde ABD’nin ülkedeki varlığının işgalci bir konumdan çıkarılması ve bu varlığın Kabil ve diğer kilit tarafların talebi üzerine Afganistan’ın ihtiyacı doğrultusunda temellenmesi gerekiyor. Özellikle de kilit taraflardan biri olan Taliban’ın, barış anlaşması mekanizmaları kapsamında ABD’nin ülkedeki varlığını hedef alan askeri ve terörist eylemleri terk etmesi bekleniyor. İranın, ABD ve Taliban’ın son yıllarda gerçekleştirdikleri uzun müzakerelerin sonuçlarını ve tarafların bir anlaşmaya varmalarını kabul etmesi zor olabilir. Bu durumun İran için olan zorluğu, herhangi bir teması reddeden rejimin liderliğinin sert tutumu apaçık ortadayken, ABD yönetiminin temsilcileriyle bir masaya oturmanın imkanını barındırmasından kaynaklanıyor. Ayrıca Afganistanda Tahranı devre dışı bırakan imzalanan bu anlaşma, İran’ı 2001 yılında Taliban rejiminin düşmesinden bu yana en çok ilgilendiği bir dosyadan çıkarmayı hedefliyor. Bu ve diğer birtakım hususlardan dolayı İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve anlaşmaya ilişkin olumsuz mesajların yer aldığı açıklamayı bu bağlamda anlamak mümkün. Tahran, kalıcı bir barış anlaşmasının, ülkedeki tüm siyasi partilerin katılımıyla gerçekleştirilecek bir Afgan-Afgan diyaloğunun sonucu olması gerektiğine inanıyor ve Talibanın bu bütünün bir parçası olduğunu düşünüyor. "Afganistana Barışı Getirme Anlaşması"nın mekanizmalarıyla ilgili olarak Afganistan’a komşu olan ülkelerin ne düşündüklerinin ve bu anlaşmanın devletlerinin çıkarlarıyla ne ölçüde örtüştüğünün dikkate alınması gerektiğini belirten Tahran’ın asıl endişesinin ne olduğu anlaşılıyor. Afganistanda ABD-İran işbirliği Nitekim İran, iki ABD yönetimine de Afganistanda yardım etti. Başkan George W. Bush döneminde 2001deki saldırıları karşısında tarafsız ve olumlu pozisyon benimsedi ve Taliban sonrası Afganistandaki siyasi sürecin geleceği üzerine Berlin ve Tokyoda yapılan konferanslarda işbirlikçi bir rol üstlendi. Ayrıca Başkan Barack Obama döneminde, o zamanki Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehdi Ahundzade ile ABDnin Afganistan Özel Elçisi Richard Holbrooke’un 2009 yılında Roma’da yapılan toplantının oturum aralarında gerçekleştirdikleri görüşmede olumlu bir işbirliği sağlanmıştı. Tahran, Iraktaki krize benzer şekilde Afganistandaki ABD askeri varlığıyla bir krize sürüklenmekten endişe duyuyor. Bu korkular, ABD güçlerinin Batı Asyadan çıkarılması yönündeki sloganların artması ile birlikte daha da yükselebilir. Bu nedenle Taliban ile imzalanan barış anlaşmasında ABD’nin özellikle askeri varlığına meşruiyet kazandırmaya ve bu varlığı ülkede güvenlik ve istikrarı sağlamaya yardımcı bir güce dönüştürmeye çalıştığı görünüyor. İranın anlaşmaya yönelik olumsuz tutumu, bu barış sürecinden dışlanmasının, ‘diplomatik ve güvenlik düzeyinde sarf etmiş olduğu tüm çabaları, stratejik çıkarlarını ve hükümeti ile Talibanı yakınlaştırmak için oynadığı rolleri’ ortadan kaldıracağını düşünmesinden kaynaklanıyor. Tahran, Washingtonun bir barış anlaşması imzalamaya ve Birleşmiş Milletlerin (BM) rolünün pahasına Afganistanın geleceğini belirlemeye yeterli olmadığını düşünüyor. İran Dışişleri Bakanlığının Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ile koordineli bir şekilde açıkladığı tutuma paralel olarak İran Devrim Muhafızları Ordusundaki çevreler, ABD-Taliban barış anlaşmasına ilişkin tedirginliklerini dile getirmekten çekinmediler ve anlaşmanın Talibanın iktidarı yeniden ele geçirmesine izin veren bir tür darbeye yol açabileceğini söylediler. Özellikle Kabil ile Taliban arasındaki karmaşık ve zorlu ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda, barış süreci bağlamında belirlenen hedeflerin başarısız olması durumunda Washington Talibanın kontrolü yeniden ele geçirmesine yardımcı olabilir. Bu durum Afganistan’daki durumu halihazırda bulunduğu aşamadan çok daha farklı bir aşamaya sürükleyebilir. Bu çevreler, iki taraf arasında imzalanan anlaşmada, halkın ve Afgan devletinin çıkarlarının pahasına Taliban ve Washingtonun çıkarlarının göz önünde bulundurulduğunu düşünüyorlar. Kabil hükümetinin hızlı bir şekilde olumsuz bir tutum takınması ve devlet hapishanelerindeki mahkumların serbest kalması yönündeki maddeyi reddetmesi, Washington ve Taliban arasındaki anlaşma sürecinden dışlanmasından dolayı yaşadığı hayal kırıklığının açık bir göstergesi olabilir. Öte yandan Washingtonun, Afganistanda yaklaşık 8 bin 600 askeri farklı unvanlar altında burada tutma niyetiyle ilgili maddeler, anlaşmayı gerçek bir krize sürükleyebilir. Bu çevreler, barış anlaşmasının Talibanın siyasi konumunu geri kazanma ve uluslararası tanınma elde etme çabalarına zarar verebileceğini düşünüyorlar. Nitekim Washington ile Kabil hükümeti arasındaki anlaşma, hükümetin uluslararası düzeyde ve Güvenlik Konseyi aracılığıyla ‘Talibanın terör listesinden çıkarılması için çalışmasını’ öngörüyor. Ayrıca ABD başkanının seçimlerden önce böyle bir anlaşma ihtiyacı var. ABD başkanı seçim yarışında bu kartı oyuna sürmeye çalışacak ve dört yıl önce ABD güçlerini geri çekeceğine dair verdiği söze olan bağlılığını teyit edecek. Tahran, Afgan barış anlaşmasının kalıcı olmadığını dile getiriyor ve anlaşmanın temelinde seçimlere ilişkin birtakım siyasi hedeflerin bulunduğunu söylüyor. Ancak bununla birlikte bu anlaşmanın devam edebileceğinden endişe duyuyor. Bu durum, İran’ın bölgedeki diğer güdem maddelerine ilişkin yaşadığı endişelere bir yenisini ekliyor.*Independent Arabiadan Şarkul Avsat için tercüme edildi

مشاركة :