İngiltere’de Neo-Nazi tehdidi El Kaide ve DEAŞı geçti

  • 3/9/2020
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Lizzie Dearden İngiliz İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir belgeye göre, İngiltere’de beyaz ırktan tutuklanan terör şüphelilerinin sayısı, 2004’ten bu yana ilk olarak üst üste iki yıl, Asyalı şüphelilerin sayısını aştı. Resmi verilere göre, 2019 yılında beyaz ırktan 117 kişi terör suçları şüphesiyle tutuklanırken bu sayı Asyalılarda 11, siyahilerde ise 21’di. Rakamlardaki bu değişiklik, Ulusal Eylem Örgütü üyeleri dâhil olmak üzere radikal sağcılarla mücadelede artan polis operasyonlarının ardından geldi. Bu Neo-Nazi örgütü, 2016’da yasaklanmasının ardından çeşitli isimler altında faaliyet gösteren gruplara ayrılmış; daha sonra ise üyeleri toplu baskınlar sırasında tutuklanmıştı. Eylül ayında terörle mücadele polisi şefinin radikal sağcılığı İngilterenin en hızlı büyüyen terör tehdidi olarak ilan etmesinin ardından, istihbarat örgütleri ilk kez bu konuda görevlendirildi. Mart 2017den bu yana 25 saldırı planı engellendi. Bunlardan 16’sı İslamcı örgütlerin, 8’i radikal sağcıların diğeri ise başka bir tarafın planıydı. 2019’da terörle ilgili faaliyetlerden 280 kişi, bir önceki sene ise 282 kişi tutuklanmıştı. Bu şüphelilerin üçte birine suçlama yöneltilirken yüzde 39’u soruşturmaya devam etmek üzere serbest bırakılmış yüzde 23’ü ise suçlama olmadan serbest bırakılmıştı. Yüzde 7’siyle ilgili de alternatif adımlar atılmıştı. Şarkul Avsatın Independent Arabiadan aktardığı habere göre Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (RUSI) uluslararası güvenlik araştırmaları direktörü Raffaello Pantucci, beyaz şüpheliler arasında radikal sağcılar, sonradan Müslüman olmuş olanlar ve “karışık ya da belirsiz” ideolojiyi benimsemiş kişilerin bulunduğunu belirtti. Independent’a konuşan Pantucci, radikal sağ sorunun gün geçtikçe daha da büyüdüğünü, bu yüzden istihbarat servislerinin bu konuyla başa çıkmaya odaklanmaları gerektiğini ifade etti. Komiser Temsilcisi Dean Haydon ise konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Son birkaç ay içinde şahit olduğumuz gibi, saldırılar her an her yerde gerçekleşebiliyor. Terör seviyesinin şiddetliden yükseğe düşüşüne rağmen, Fishmongers Hall ve Streathamdaki saldırılar dolayısıyla, bu tehdidin azaldığını düşünemiyoruz. Şuan radarımızda en az 3 bin kişi var. Aynı zamanda serbest bırakılacak olan yine en az bu sayıda hükümlü terörist mevcut. Bu kişilerin hepsini devamlı izlememiz mümkün değil” İngilterede terörle ilgili suçlardan dolayı 31 Aralık’tan bu yana 231 kişi gözaltına alındı. Bunların dörtte üçü İslamcı radikal görüşleri, yüzde 18’i radikal sağcılığı, yüzde 6’sı ise diğer ideolojileri benimsemiş durumda. Yıl içerisinde tutuklananlardan çoğu, en az dört yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Aralarında müebbet hapis hükmü alanlar da var. Londra Köprüsü ve Streathamda önceden serbest bırakılan mahkumlar tarafından yapılan saldırıların ardından hükümet, terörist mahkumların otomatik olarak serbest bırakılmasını önleyen bir acil durum yasası çıkardı. Bu yasayla beraber, belirli hapis cezasına çarptırılan kişiler tahliye edilmeden önce şartlı tahliye kurulunun değerlendirmesine tabi tutulacaklar. Söz konusu yasa, teröristler arasında kurulan iletişim ve ağların giderek artması ve hapishanelerdeki mahkumların birbirlerini radikalliğe teşvik etmeleri hakkındaki korkuların ardından yürürlüğe girdi. Buckingham Sarayı çevresinde polislere saldıran ve hemen ardından yeni vahşetler planlayan bir terörist, Belmarsh HM Hapishanesi’nde cihatçılar tarafından kuşatıldığını belirtmişti. Radikal görüşleri benimsediklerinden şüphelenilen 800 mahkum, sürekli olarak izlenmeye devam ediyor. Polis ise bu sayının çok daha fazla olduğuna ya da artmakta olduğuna inanıyor. Haydon, uzun vadede terörist sayısını azaltmanın tek yolunun, radikalleşmenin önüne geçmek olduğunu söyleyerek şu ifadelerde bulundu: “Önleme programı aracılığıyla erken müdahalede bulunulması oldukça önemli. Erken müdahalenin birinin hayatını mahvetmek değil aksine onu kurtarmak olduğunu fark etmek için ailelere, arkadaşlara, meslektaşlara ve yerel topluluklara ihtiyacımız var.”

مشاركة :