Husilerin umursamazlığı ateşkesin uzatılması ihtimalini tehdit ediyor

  • 4/23/2020
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Yemen yerel saatiyle bugün 12.00’dan itibaren meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu tarafından ilan edilen iki haftalık ateşkes süresi sona erdi.  Yemen hükümeti ve Arap Koalisyonu, yeni tip korona virüs (Covid-19) pandemisinden kaynaklanan endişeler ve uluslararası çağrılar doğrultusunda olumlu yönde adımlar atmaya çalışırken, Husi milisleri ise Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in çağrısına karşılık vermekten kaçınmaya ve sıyrılmaya çalışıyor. Dün akşam saat 20.00 sularında bu yazıyı yazmaya hazırlandığım ana dek koalisyon tarafından ateşkesin uzatılacağına ilişkin herhangi bir resmî açıklama yapılmadı. Beklentiler, Yemen hükümetinin ateşkesin uzatılması için bir talepte bulunacağı yönünde. Güvercin ve karga yürüyüşü Ateşkesin uzatılıp uzatılmayacağı veya askeri operasyonlara yeniden başlanıp başlanmayacağı henüz netleşmemişken, bu iki haftalık ateşkes süresince Yemen’deki durumun nasıl olduğunu hızlı bir şekilde gözden geçirmek faydalı olacaktır. Görünen o ki Husiler, ‘barış güvercini yürüyüşünde’ iyi bir iş çıkaramamakla birlikte ne askeri sonuçlar elde edebildiler ne de ‘karga yürüyüşüne’ geri dönecek şekilde güçlerini toparlayabildiler. Yemen askeri kaynaklarının aktardığına göre bir dizi bölgedeki operasyonlarında geri püskürtüldüler ve ağır kayıplar verdiler.Peki Husiler son iki hafta içerisinde neler başardılar? Koronavirüsle mücadele ile ateşkes meselelerinde olumlu adım atmaları ve siyasi ve güvenlik tartışmalarına katılmaları durumunda ne olur? Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Iryani Şarku’l Avsat’ın bu sorusuna şöyle cevap verdi: “Suudi Arabistan Krallığındaki kardeşlerimizin öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetleri’nin duyurusuna ve Yemen hükümetinin olumlu yönünde attığı adımlar, Husi milislerinin Marib ve el-Cevf bölgelerinde ağır kayıplar verdiği bir zamanda geldi. Ateşkes kararını memnuniyetle karşıladık ve savaşı sona erdirip barış getirme konusundaki samimi arzumuzu teyit ettik. İran tarafından desteklenen darbeci Husiler nedeniyle Yemen halkının 5 yıldır yaşamış olduğu sıkıntılara son vermek ve bütün çabaları yeni tip koronavirüs (Kovid-19) kaynaklı risklere odaklamak istiyoruz. Uluslararası arenada geniş çaplı bir memnuniyetle karşılanan bu girişim, Körfez Girişimi, Ulusal Diyalog Konferansı ve BMGK’nın 2216 sayılı kararı doğrultusundan Yemendeki savaşı sona erdirmek ve siyasi istişarelere hazırlanmak için bir adım olabilir. Husi milisleri umursamaz bir tavırla bu girişimle ilgileniyorlar. Marib, Cevf ve Beyda’da askeri operasyonlara devam ediyor ve Marib’deki yerleşim yerlerine füze saldırıları gerçekleştiriyorlar. Bunların yanı sıra 4 gazeteci hakkında verdikleri idam kararı ve kontrolleri altında bulunan alanlardaki muhaliflerini kaçırmaları, Husilerin barış konusundaki ciddiyetlerinin ne düzeyde olduğunu ve İran’ın gündemine olan bağlılıklarını sürdürdüklerini açık bir şekilde gösteriyor.” Çözüm belgesi mi yoksa istek listesi mi? Husilerin ‘çözüm belgesi’ olarak isimlendirdikleri bildirisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Iryani, sözlerini şöyle sürdürdü: “Husilerin ve müttefikleri olan İran’ın Yemen krizine olan bakış açılarını yansıtan bu belge ‘boş ve işe yaramaz bir kağıttan’ ibarettir. Hiçbir şekilde tartışmaya veya müzakere konusu olamaz. Koalisyonun ilan ettiği ve yenilebilir olan iki haftalık ateşkes ilanının üstünü örtmek amacıyla böyle bir adım attı. Uluslararası baskıdan kaçınmaya çalışan milisler, bu tür girişimleriyle arabayı atın önüne koşuyorlar.” Yemenli siyasi analist Bera Şeyban, Husiler tarafından yayınlanan bu belgeyi ‘istek listesi ve imkansız şartlar’ diye nitelendirerek şu değerlendirmelerde bulundu: “Yemen siyasi taraflarıyla olan diyalog konusuna bile son madde içerisinde yer vermişler. Bu diyalogun onların belirlemiş olduğu şartlarla yapılacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla bu belge bir çözüm belgesi olmaktan ziyade bir istek listesi gibi görünüyor. Husiler şu anda zamana karşı oynuyorlar. Dolayısıyla ateşkesten yararlandıkları yok. Ayrıca Yemenlileri, bölgeyi ve uluslararası toplumu tüketerek daha fazla zafer elde edebileceklerine inanıyorlar. Onlara göre böyle bir strateji kendilerini karlı çıkaracak.” BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in Al Arabiya bünyesindeki el-Hadath kanalı tarafından yayınlanan röportajında Husiler tarafından yayınlanan bu çözüm belgesine değinmemesini de zikretmek gerekiyor. Griffiths, röportajında BM Genel Sekreterinin üç temel husustan oluşan çağrısını uygulamak için çalıştığını söyledi. Iryani’nin görüşüne göre ülkedeki askeri durumu tırmandıran Husiler, siyasi eylemin alfabesi hususunda cahil olduklarını gösteriyorlar. Husiler son iki hafta içerisinde sahada kayda değer herhangi bir şey elde edemedi. Ateşkes çağrısına uymuş olsalar en azından kendi unsurlarının hayatlarını kurtarmış olurlardı.Iryani sözlerini şöyle sürdürdü: “Husiler şu durumda, BM Genel Sekreteri António Guterresin ateşkes çağrısına olumlu cevap vermeli, koronavirüs salgınıyla olan mücadeleye katılmalı, Stockholm anlaşmalarındaki yükümlülüklerini yerine getirmeli, gerek mahkumları ve tutukluları serbest bırakarak gerekse de Hudeyde’den çekilerek güven artırıcı adımlar atmalı, Taiz’deki kuşatmayı kaldırmalı, vatandaşların acılarına son vermek adına insani ve ekonomik planda önlemler alınmasını teşvik etmeli ve ardından ilgili üç referansa dayanan kapsamlı ve adil bir siyasi çözüm için istişarelerde bulunmalıdır. Artık insanların acıları üzerinden ticaret yapmayı ve onları ölüme göndermeyi bırakmalıdır.” Ateşkes uzatılırsa ne olur? Yemen hükümeti olarak Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyondaki kardeşleriyle birlikte iki haftalık ateşkese bütünüyle uyduklarını vurgulayan Iryani sözlerine şöyle devam etti: “Husilerin çeşitli savaş cephelerindeki saldırılarına karşılık verme hakkımızı saklı tutmakla birlikte ilan edilen ateşkese bağlı kaldık. Yemen hükümetinin ilk günden itibaren barış konusunda ciddi olduğunu, nihai amacının bu savaşa son vermek ve Yemen halkı için iyi bir yaşamı garanti eden adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışa ulaşmak olduğunu ifade etmek istiyorum. Fakat ne yazık ki paralı asker statüsünde olan Husi milisleri, İran rejimine ve Devrim Muhafızlarına başvurmaksızın bir karar verme ehliyetine sahip değiller.”Ateşkesin uzatılması durumunda umulan neticeler hakkında yorumda bulunan Şeyban, şunları söyledi: “Barış isteyen tarafın sahada askeri kazançlar elde etmeleri gerektiği kanaatine vardım. Husilerin Yemen krizinde takip ettikleri yol budur. Halihazırdaki durum herhangi bir siyasi sürece izin vermiyor. Husiler devlet işlerinin idaresinde kimsenin kendilerine ortak olmasına izin vermeyecekler. Hudeyde tecrübesi bunu açık bir şekilde gösteriyor. Hudeyde meselesinde hiçbir şey yapmayanların, Sana’daki yönetime başkasını ortak etmeleri beklenir mi? Bana göre hükümet ve koalisyon, Stockholmde olduğu gibi Husi milislerini müzakere masasına gelmek zorunda bırakmak için sahada ilerlemeye muhtaç.”

مشاركة :