Drone diplomasisi silah ticaretini ve güç dengesini nasıl tehdit ediyor?

  • 12/28/2022
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

Suriye ve Etiyopyadan Ukrayna ve Dağlık Karabağa kadar silahlı droneelar, uzun mesafelerden yürütülen bölgesel ve küresel silahlı çatışmalarda önemli bir rol oynuyor. Bu uçakların ihracatı, devletlerin tavizler almak, nüfuz kullanmak, düşmanlarla yüzleşmek ve askeri ilişkileri güçlendirmek için yararlandığı diplomatik bir araç haline geldi. Ancak artan dronee ihracatı, Washingtonun nüfuzu ve ortaklarının güvenliği için bir tehdit oluşturuyor. Independent Türkçede yer alan Tarık eş-Şami imzalı habere göre müttefiklerin bu uçak programlarını oluşturmalarına ve rakip uçakların tehdidine karşı yaklaşımlar geliştirmelerine yardımcı olmak için ABDde çağrılar artıyor. Peki tablo nasıl değişti ve silah ticareti etkilendi mi? Washington, durumu kendi lehine düzeltebilecek mi? Geçmiş ile şu an arasında ABD gibi geleneksel silah ihracatçıları başlangıçta MQ-9 Reaper gibi droneların üretimine hâkim oldular. Ancak ABDnin taraf olduğu Füze Teknolojisini Azaltma Anlaşmasının ihracat kısıtlamaları, ABD yapımı insansız hava araçlarının Washingtonun en yakın müttefiklerine bile satışını ciddi şekilde sınırladı. Bu durum, Çin, İsrail ve Türkiye gibi Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi (MTCR) anlaşmasına taraf olmayan ülkelerdeki şirketleri, karlı ve politik olarak etkili ticaret yapmalarını sağlayan boşluğu doldurmak için teşvik etti. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsüne göre 1985 ile 2014 yılları arasında İsrail, dünyadaki droneların yaklaşık yüzde 60ını ihraç etti. Afrika, Asya, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerikada 50den fazla müşterisi vardı. İsrail droneları, keşif ve gözetleme amaçlıydı. Ancak bazılarının, daha sonra saldırı silahlarıyla donatılabilmesi mümkündü. Türkiye ve İran Ancak Türkiye, yıllarca İsrail insansız hava aracı ithal etmesinin ardından, 2010 yılında keşif ve gözetleme görevlerini yerine getirebilen ve aynı zamanda füze ve bomba da atabilen Bayraktar TB2 gibi gelişmiş yerli sistemler geliştirdi. 2022 yılında Ukrayna, bu Türk uçağını Rus topçu sistemlerini, tanklarını ve zırhlı araçlarını imha etmek için kullandı. 2022 itibarıyla en az 14 ülke, Bayraktar TB2ye sahip. Ve 16 ülke de satın almaya çalışıyor. Fotoğraf: Baykar Teknoloji ABD Barış Enstitüsü tarafından geçen ay yayımlanan bir rapora göre İran, askeri kuvvetlerinin yerel kullanım için savunma ekipmanı ithal etmesinden sonra güçlü bir dronee endüstrisi geliştirdi. Ancak bu yılın sonbaharında Tahran, Ortadoğuda kendisine bağlı yedi milis grubuna ek olarak dört kıtadaki beş ülkeye droneları ve teknolojilerini ihraç etti. ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı, bu yıl İranın Ortadoğuda bu uçakların ve füzelerin en büyük cephaneliğini konuşlandırdığını bildirdi. Teşkilat Başkanı Korgeneral Scott Perrier, Senato Silahlı Hizmetler Komitesine İran droneelarının ucuz ve çok yönlü olduğunu bildirdi. Washington Enstitüsünde silah uzmanı olan Farzin Nadimi, yurt dışında ilk kullanımları 2000li yılların başına kadar keşfedilmemiş olsa da İranın drone olarak bilinen insansız hava aracı üretiminin 1990ların sonunda olgunluğa ulaştığını kaydetti. Bununla birlikte 2022ye kadar İran uçakları, Avrupa, Afrika ve Asyanın savaş bölgelerinde stratejik dengeyi farklı derecelerde değiştirdi. İranın en büyük ihracatı, geçen ağustos ayından itibaren Ukraynada kullanılmak üzere Rusyaya ihraç ettiği Şahid- 136 uzun menzilli intihar bombacıları ve Mohajer-6 kısa menzilli taarruz uçakları oldu. İran, 2021de Tigray isyancılarına karşı kullanmak üzere Etiyopyaya da dronee satarken, daha önce de Tahran, Yemendeki Husi isyancılara monte edilmemiş dronee bileşenleri ve teknik bilgi sağlamak amacıyla 2014te gizli bir operasyon başlattı. Aynı şekilde 2008 gibi erken bir dönemde Sudan, İran yapımı Ababil-3 uçağını Sudan Halk Kurtuluş Hareketine ve Darfurdaki isyancılara karşı konuşlandırdı. Yeni çağ Ukraynadaki ve dünyadaki diğer çatışma bölgelerindeki çatışmalar, tıpkı hükümetlerin tarih boyunca silah ihracatı yoluyla devlet kasasını parayla doldurmasının yanı sıra diplomatik bir araç olarak bundan yararlanması gibi, drone ihracatının üretici ülkeler tarafından küresel etkilerini artırmak için nasıl diplomatik bir araç haline geldiğini gösteriyor. Son birkaç yılda silah ticaretinde yeni bir dönem ortaya çıkmaya başladı. İran ve Türkiye gibi yeni ihracatçılar, geleneksel silah tedarikçilerini yerinden ediyor ve etkilerini sınırlarının ötesine genişletmek için drone ihracatını kullanıyor. Bu durum, Washingtonun nüfuzunu ve ortaklarının güvenliğini tehdit ediyor. ABDli politika yapıcıların müttefiklerin bu tür uçakları üretme programları oluşturmasına yardım etmesini ve aynı zamanda rakip dronee tehdidine karşı başka yaklaşımlar geliştirmesini gerektiriyor. İran yapımı Şahid-136 tipi dronee 17 Ekimde Kievdeki saldırı öncesinde uçarken görüntülendi (Reuters​​​​​​) "dronee diplomasisi" Dronee diplomasisindeki artışın nedeni, farklı ülkelerin bu silahlara yönelik artan talebini karşılaması ve uluslararası liderlerin savunma ve dış politika emellerinin uzaktan kumandalı silahlara sahip olmaya bağlı olduğuna inanmalarıdır. Bu uçaklar, savaş personeline yönelik riskleri en aza indirirken ve mürettebatı ön hatlardan uzak tutarken, ulusların güçlerini göstermelerine izin vererek modern çatışmanın karakterini değiştiriyor. Aynı şekilde dronelar, hükümetlerin tehlikeli saldırılar başlatmasına veya başka türlü yürütemeyecekleri istihbarat toplama görevlerini gerçekleştirmelerine de olanak tanıyor. Örneğin Rusya, iyi savunulan Ukrayna hedeflerini vurmak için insanlı saldırı uçakları yerine sıklıkla bu tip uçakları kullanıyor ve kara kuvvetlerine hava desteği ve çok yönlü görüş sağlıyor. Bu durum da droneların füzelere veya insanlı hava araçlarına göre daha ucuz ve işletilmeleri ve bakımları daha kolay olmasının yanı sıra, genellikle savaşlar sırasında dengeleri değiştiriyor. Ülkelerin insansız hava araçlarını askeri operasyonlara entegre etmesini kolaylaştırıyor. Son çatışmalar sırasında drone kullanımının son derece etkili olduğu ortaya çıktı. Ermenistan ile Azerbaycan arasında tartışmalı bir bölge olan Ukrayna ve Dağlık Karabağdan çekilen görüntülerde, insansız hava araçlarının hayati hedefleri ucuza vurduğu görülüyor. Bu durum ise diğer orduları, cephaneliklerine uzaktan kumandalı uçaklar eklemeye itiyor. Bazı ülkeler de bu uçaklar için yerel programlar oluşturmaya başlarken, diğerleri de uluslararası tedarikçilere yöneldi. Aynı zamanda geleneksel olarak uçak ihracatçısı olmayan diğer ülkeler, drone üretim programlarını hızlandırdı. İran, diğer ülkelere bu uçaklardan satarken, vekilleri olan Hizbullah ve Husilerin kullanımına açtı. Benzer şekilde kısmen yabancı silah tedarikçilerine olan bağımlılığı azaltmak için geliştirilen Türk insansız hava aracı programı, Türkiyenin ilk olarak Irak ve Suriyedeki Kürt güçlerine karşı konuşlandırdığı Bayraktar TB2 ile kısa sürede adından söz ettirdi. Alıcılarla ilişkileri derinleştirmek Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Siyaset Bilimi Bölümünde Mesleki Gelişim Yardımcı Doçenti Eric Greenberge göre drone satışı yalnızca artan küresel talebi karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda ihracatçı ülkenin diplomatik gücünü üç önemli yolla ve genellikle birbirini tamamlayan şekilde artırıyor. Bu yolların birincisi, onları satın alan hükümetlerle ilişkileri derinleştirmek. Bunun nedeni, bir drone satışının kalıcı etkileri olan uzun vadeli eğitim, lojistik yardım ve bakım anlaşmaları gerektirmesidir. Böylece ithalatçı ülke, uçak ve yedek parça konusunda tedarikçiye ve onun sürekli güncellemelerine bağımlı hale gelmektedir. İhracatçılar ayrıca, ithalatçı ülkelerde insansız hava araçlarını çalıştırmak için mürettebatı eğitiyor ve ülkelerinde askeri liderlik merdiveninde basamak atlamaya devam eden kursiyer ekipleriyle ilişkiler kuruyor. Böylece bu temaslar, ihracatçı ülkenin politika oluşturmayı etkileyebileceği yeni yollar üretiyor. Dolayısıyla Devrim Muhafızlarına bağlı bir İran medya kuruluşunun, İranın bu uçakları ihraç etmesinin uluslararası düzeydeki stratejik etkisini derinleştirdiğini açıklaması şaşırtıcı değil. Bu uçakları ihraç eden ülkeler, yurt dışında montajı için fabrikalar açarak bu ilişkileri giderek güçlendiriyor. Türkiye, Ukraynada Bayraktar TB2 fabrikası kurmayı planlarken, İran, Tacikistan ve Venezuelada üretim hatları kurdu. İranlı bir general, fabrikanın Tacikistanda açılmasını iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak nitelendirdi. Gerçekçi olarak bu uçaklar, gelecekte daha büyük ölçekte diğer silah transferlerinin önünü açan bir ihracat geçidi görevi görebilir. Örneğin Rusya, İrandan balistik füze satın almayı düşünüyor. Rakiplerle yüzleşmek İkinci olarak drone ihracatı, ihracatçı ülkelerin diğer ülkelerle rekabet etmesine yardımcı oluyor ve bazı durumlarda, drone ihracatı, ihracatçı ülkelerin düşmanlarına meydan okumasına olanak tanıyor. Örneğin Türk insansız araçlarının Azerbaycana nakledilmesi, Ermenistanın 2020de Dağlık Karabağ savaşında yenilgiye uğramasına katkıda bulundu. Ermenistanı, buradan vazgeçmeye zorladı. Diğer durumlarda ise drone transferi, ihracatçı ülkelerin daha uzak bölgelerde vekalet savaşlarına girmesine izin veriyor. İran, Rusyaya insansız hava araçları satarak, ABDnin desteklediği Ukraynaya yönelik saldırılara destek veriyor. Aynı zamanda İranın gelecekteki bir çatışmada ABDye karşı kullanabileceği yetenekleri de gözler önüne seriyor. Bu durum, siyasi ve askeri riskleri beraberinde getirirken, Washington ise bunun yansımalarının her geçen gün daha da farkına varıyor. İranın ihracatı, kendisine karşı yeni Batı yaptırımlarının uygulanmasına neden olsa da ABD ve müttefiklerini karşı önlemler geliştirmeye de sevk ediyor. Ancak Tahran, Rusya ile ilişkileri güçlendirmenin bu risklere ağır bastığını düşünüyor. Drone ihracatçılarının kendi bölgesi dışındaki fabrikalarda üretim faaliyetlerini çeşitlendirilmesiyle birlikte dronee diplomasisi, rakiplere göre daha esnek ve daha az savunmasız hale geliyor. İsrail, İrandaki insansız hava aracı üretim tesislerini bombalarken, ancak Tacikistan gibi dost diplomatik ilişki içinde olduğu ülkelerdeki İran fabrikalarına saldırmayı tehlikeli bulabilir. Üstünlük Üçüncü olarak, ihracatçı ülkeler, alıcılardan fayda sağlamak için drone tedarikini kullanıyor. Al-Monitor haber sitesine göre Türkiyenin bir Ortadoğu ülkesine 20 insansız hava aracı satması, önde gelen bir Türk mafya liderinin bu ülkedeki sosyal medya kullanımını kısıtlaması ve Türkiyede usulsüzlük olarak gördüğü şeyler hakkında konuşmasını engellemesi için bu ülkedeki yetkilileri etkilemesi hususunda Ankaraya yeterli gücü sağladı. İçerisinde bulunduğumuz ay boyunca ABD hükümet yetkilileri, Rusyanın şu an İrana potansiyel olarak beşinci nesil Suhoy-35 çok amaçlı avcı uçağı da dahil olmak üzere benzeri görülmemiş düzeyde gelişmiş askeri teçhizat sağladığını duyurdu. Bu durum, kısmen İranın Ukraynaya karşı savaşında Rusyaya büyük ölçüde drone nakletmesinden kaynaklanıyor. İstikrara tehdit İthalatçı ülkelerle ilişkileri derinleştirerek, hasımlarla yüzleşerek ve tavizler alarak drone diplomasisi, bölgesel istikrarı tehdit ediyor ve ABD gibi tanınmış geleneksel silah ihracatçılarının etkisine meydan okuyor. İran, yaptırımlar ve diğer siyasi engeller nedeniyle insansız hava aracı elde edemeyen Venezuela, Sudan ve Suriye gibi ülkeleri rutin olarak silahlandırıyor. Aynı şekilde bu ülkelerin elde ettiği insansız hava araçları aynı zamanda donmuş çatışmaların yeniden alevlenmesine, insan hakları ihlallerine ve uluslararası liderlikle yaşanan çatışmaların çözüm çabalarının baltalanmasına olanak sağlıyor. Örneğin ABD medyasına göre Washingtondaki aktivistler ve milletvekilleri, Türkiyenin Etiyopyaya onlarca sivili öldüren saldırılar düzenlemesine olanak tanıyarak Bayraktar TB2 insansız hava araçları satmasını eleştirdi. Birden fazla silah Bu uçakların ülkeler arasında bir rekabet ve etki aracı olarak kullanılmasının artmasıyla birlikte ABDdeki ve genel olarak Batıdaki politika yapıcılar, daha fazla güç ve etki ile ilişkilendirilen bu tür silahların hızlı gelişimine nasıl yanıt verecekleri konusunda mücadele edecekler. Bazı durumlarda ihracatçı ülkeler aynı müşteriler için rekabet edeceklerdir. Ayrıca ihracat sözleşmelerini kazananlar, alıcılar için tercih edilen bir güvenlik ortağı statüsü kazanabilir ve bu da diğer rakip ülkelerin etki göstermesini zorlaştırabilir. Aynı şekilde ülkeler, düşman tarafından kullanılan dronelara karşı kendilerini savunmak için müttefiklerinin ve ortaklarının yardımına ihtiyaç duyabilir. Öte yandan Ukraynadaki savaşta Moskovanın İran insansız hava araçlarını satın almasının ardından NATO üyeleri, Kieve hava savunma teçhizatı sevkiyatını yoğunlaştırdı. Bununla birlikte bu sistemlerin çoğu, çok daha ucuz insansız hava araçlarını düşürmek için pahalı füzelerin ateşlenmesini içeriyor. Bu nedenle drone diplomasisindeki rekabetin, düşman tehdidine maruz kalan ülkelere düşük maliyetli anti-dronee sistemlerinin sağlanmasını içeren bir yanıtın geliştirilmesini gerektirmesi olası. İranda bir insansız hava aracı, Ağustos 2022 (WANA) Çatışmanın artması Foreign Affairs dergisi, Ukraynadaki savaşın, insansız hava araçlarının uluslararası güvenlik için artan önemini gösterdiğine dikkati çekti. Dergiye göre üstünlüğün korunması, ABD ve müttefiklerinin yaptırımlar ve ihracat kontrolleri yoluyla İran gibi haydut devletlere ihracatı sınırlamasını gerektiriyor. Aynı zamanda ABDnin, müttefiklerine kendi insansız hava aracı programlarını oluşturmalarına yardımcı olmak için daha fazlasını ve uçaksavar sistemlerini ihraç etmesi gerekiyor. Bu durum ise bu ülkelerin diğer tedarikçilere başvurma olasılığını sınırlıyor. Bu çerçevede droneların, artık savaş alanında sadece bir silah değil, aynı zamanda tehlikeli bir diplomatik araç olduğu son yıllarda daha fazla netlik kazandı.

مشاركة :