Biden’ın Beyaz Saray’da geçirdiği iki aydaki başarıları ve başarısızlıkları

  • 3/23/2021
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Tarık eş-Şami ABD Başkanı Joe Biden, göreve gelmesinin üzerinden geçen iki ayın ardından seçim kampanyası sırasında verdiği, yurtiçi ve yur tdışına yönelik bazı sözleri yerine getirmeyi başardı. Ancak karşı karşıya kalacağını hesaba katmamış olabileceği bir takım yerel ve uluslararası engeller ve zorluklar nedeniyle bazı hedeflerine ise ulaşamadı. Peki, ABD’nin 46’ıncı Başkanı Biden’ın son 60 gün içinde imza attığı önemli başarılar ve başarısızlıkların yanı sıra ilk 100 günü tamamlamadan önce karşılaştığı en önemli zorluklar hangileriydi? İlk hedef Biden’ın ilk hedefi, tıpkı ABD’nin 32’inci Başkanı Franklin Rooseveltin Büyük Buhran döneminde belirlediği kriteri taklit ederek yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını ortadan kaldırmaya çalışmak oldu ve bu durum devam ediyor. Biden belki de bu salgın olmasaydı, rakibi Donald Trumpı yenerek iktidara gelemezdi. Yine belki de Amerikalılar, Bidenın beklediği bu büyük etki nedeniyle ekonominin kapanmasının başlangıcından ancak bir yıl sonra tünelin sonundaki ışığı görebileceklerdi. Biden, hedefine ulaşmak için daha az vaatte bulunma ve söylediğinden fazlasını yerine getirme şeklindeki eski numarayı kasıtlı olarak kullanmış olabilir. Örneğin Amerikalılara verdiği ilk 100 gün içinde 100 milyon aşı sağlama sözünü yerine getirmesi yalnızca 50 gün sürdü. Şimdi ülkenin yönetimine geçmesinin üzerinden geçen 60 günün ardından hedefini 124 milyon aşıya ulaştırdı. Biden, 4 Temmuz Bağımsızlık Gününden önce tüm yetişkin Amerikalılarının aşılanmasının tamamlanacağı vaadinde bulundu. Eğer bunu gerçekleştirebilirse, Kovid-19’la mücadelede bir dönüm noktası olacak ve eğer planına göre aşılama tamamlanırsa Biden, bir başka başarıya daha imza atacak. Başlangıç noktası Biden’ın selefi Trump’ın aşı üretimini finanse etmeyi başarması ve seçimlerden bir ay sonra dağıtımına başlanmasını sağlamasının ardından Kovid-19 salgınını miras aldığı doğru olsa da salgının ocak ayında zirveye ulaştığı da bir gerçek. Bu miras, Biden’a ABD Kongresi tarafından onaylanan 1,9 trilyon dolarlık ekonomik kurtarma paketinin yaza kadar ülkede salgının sona erdirilmesinde etkili ve hızlı bir şekilde katkıda bulunma gücünü göstermesini sağlayan eşine az rastlanır bir fırsat sundu. Aynı zamanda bu plandan kaynaklanan ekonomik patlama, Biden için daha önce hayal bile edilemeyenleri yapması için bir başlangıç noktasıydı. Biden’ın popülaritesi artıyor Böylesine devasa bir ekonomik paketin herhangi bir modern dönem başkanının göreve gelişinin ilk 100 gününde imza atabilecek en önemli yasal başarılardan biri olduğuna hiç şüphe yok. Bu, orta ve düşük gelirli sınıfların çektikleri sıkıntıları aşmalarına, yaşam koşullarını iyileştirmelerine ve mali yüklerden ve engellerden kurtulmalarına yardımcı olan tarihi bir başarıdır. Merkezi ABDde bulunan Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir anket, ABDli yetişkinlerin yüzde 70inin ve Cumhuriyetçileri destekleyenlerin yüzde 41’nin ekonomiyi teşvik paketini tercih ettiğini ortaya koydu. Ayrı bir anket ise Amerikalıların yüzde 70inin Başkan Biden’ın Kovid-19 salgınıyla mücadelesini onayladığını gösterdi. İç başarısızlıklar Diğer yandan eski ABD Başkanı Barack Obama yönetiminde başkan yardımcısı ve ardından nihayet başkan olmadan önce yaklaşık kırk yıl Senatör görevi sürdüren Biden, Amerikan ulusunu yeniden birleştirme veya Capitol Hillde (ABD Kongre Binası) Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında uyum sağlama sözünü yerine getirmeyi ise başaramadı. Biden, şu ana kadar bu konuda başarısız olurken de tek bir Cumhuriyetçi dahi ekonomik teşvik paketi lehinde oy kullanmadı. Biden’ın uzlaşı dosyasında daha şahin tavırlar sergilemeye başlaması ve birkaç gün önce Senatoda on yıldır yürürlükte olan ve 100 oydan 60 oy ile çoğunluğa ihtiyaç duyan askıya alma mekanizmasının yazılı değil, sözlü olarak değiştirilmesini talep etmesi Cumhuriyetçilerle arasındaki soğukluğun artmasına katkıda bulundu. Eğer Demokratlar, askıya alma mekanizmasını değiştirme veya iptal etme ve kısmi çoğunluk ilkesine dönme konusunda ısrarcı olmaya devam ederse, bunun iki büyük parti arasındaki kutuplaşma ve bölünmeyi daha da artırması bekleniyor. Başkan Biden ayrıca ekonomik kurtarma paketinde asgari ücretin günlük 15 dolara çıkarılması maddesini korumak için ciddi bir şekilde savaşmadığı gerekçesiyle Demokrat Partinin ilerici kanadı tarafından yapılan yoğun eleştirilere maruz kaldı. Aynı zamanda Meksika sınırında artan göçmen sayısı ve sınır geçişlerinin kapatılma olasılığı, Bidenın göçmenlik konusunda selefinden daha insancıl bir yaklaşım benimseme vaadini karmaşık bir hale getiriyor. Dış zorluklar Biden, dış politika dosyasında da halen birçok karmaşık zorlukla karşı karşıya. İran’ın uzlaşmazlığı ve Trump yönetiminin getirdiği yaptırımlar kaldırılıncaya kadar ABD yönetimiyle müzakere masasına oturmayı reddetmesiyle birlikte, 2015 yılında İran ile dünya güçleri arasında imzalanan nükleer anlaşmaya dönme planının önünde bir takım engeller daha var. Bu engeller arasında İran yanlısı milislerin ABD’nin Irak’taki bazı askeri üslerine yönelik saldırılarının Biden yönetimi üzerinde oluşturduğu büyük baskı da yer alıyor. Biden, şubat ayı sonlarında Suriyedeki İran destekli milisleri hedef alan hava saldırılarıyla başkanlığının ilk büyük askeri harekatına imza atmıştı. Bu gelişme, ABD Kongresinde hem Cumhuriyetçilerden hem de Demokratlardan yoğun eleştiriler almasına neden oldu. Halat çekme yarışı Başkan Joe Biden’ı büyük güçlerle arasında yeni bir halat çekme yarışı döneminin beklediği açıktır. Bunun belki de en büyük göstergesi, Washington’ın Berlin Duvarının yıkılmasından bu yana Moskova ile ve ABD-Çin arasındaki diplomatik ilişkilerin başlatmasından bu yana Pekin ile ilişkilerinin en kötü dönemini geçiriyor olmasıdır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinpingin daha otoriter pozsiyonlar almalarıyla yıllardır bir savaşın mayalanmakta olduğunu herkes biliyor. Ancak bu savaşın nispeten bastırılmış sesi, birkaç gün önce Bidenın Putini ‘katil’ olarak tanımlamasıyla yükseldi. Diğer yandan Çinliler, Alaskada görüştükleri ABD’lilere, dünyanın kendi özgürlük modellerinin bir kopyası olmasını istemeyerek kibirlerinin kendilerini yanılttığını anlattılar. Ancak iki taraf da gerçek bir kavgadan ziyade kendi halklarına hitap etmek için kameralar önünde tutumlarını sergiliyor gibi görünüyordu. Bu sahneler, Sovyetler Birliğinin Soğuk Savaş dönemi liderlerinden Nikita Kruşçevin bundan tam 60 yıl önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ABD emperyalizmine itiraz etmek için ayakkabısını çıkarıp masaya vurduğu sahneleri hatırlattı. Kruşçevin bu diplomatik gösterideki performansı, o dönem tüm dünyada manşet olmuştu. Soğuk Savaş şimdilik küçük nükleer risklerin gölgesinden yeniden başlamış gibi görünmezken teknoloji, siber savaş ve nüfuz operasyonları üzerindeki mevcut rekabet de azalıyor. Ancak Biden yönetiminin Çin ile mücadelede Batı-Asya ittifakına dayanan yaklaşımının, ABD’nin hesaplarını ve gelecekte atacağı adımların ritmini beklemesi ve buna göre kendini ayarlaması gerekiyor. Tecrübe faktörü Biden halen siyasi gündemini uygulamasına yardımcı olabilecek bir dizi olumlu faktöre sahip. Belki de iç siyasette şimdiye kadarki en önemli kozlarından birinin ABD siyaset sahnesinde elde ettiği yılların tecrübesi olduğunu söyleyebiliriz. Biden, ABD siyaset tarihinde daha önce başkan yardımcılığı yapmış başkanlar arasında yer alıyor. Biden’ın bu özellikleri belki sadece baba George Bush ile kıyaslanabilir. Ancak yine de Biden’ın başkan yardımcısı ve senatör olarak elde ettiği 44 yıllık tecrübe, baba Bush, Richard Nixon veya Lyndon Johnson ile kıyaslandığında eşsiz olmaya devam ediyor. ABD siyasetinin kurallarına göre Washingtonda uzun süreli siyasi tecrübe, halkın zihninde başkan adayının büyük bir etkiye sahip olabileceğine işaret ediyor. Bu nedenle pratikte tecrübe çok önemlidir. ABD Kongresi’ndeki kilit oyuncuları bilmek ve onlara güvenmek, burada siyasi anlaşmalara imza atmada büyük bir fark yaratabilir. Aynı durum Biden ekibi için de geçerlidir. Örneğin ABD Merkez Bankasının (Fed) ve eski Amerikan Başkanı Bill Clintonın Ekonomik Danışmanlar Konseyinin eski yöneticisi olan Janet Yellen, ABD Hazine Bakanlığı için en nitelikli kişidir. Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü olarak ise Ron Klain seçildi. Klain aynı görevi daha önce iki başkan için de yerine getirmiş, ayrıca Barack Obama döneminde ebola salgınının ABD topraklarına girmemesi için verilen mücadeleye liderlik etmişti. Biden’ın kişiliği Biden’ın ABD başkanlarının birçoğunun standartlarına kıyasla 78 yaşında olması ve henüz bir basın toplantısı düzenleyememesine neden olan mütevazı kişiliği, kendisine yöneltilen eleştirilerin artmasının sebeplerinden biri olabilir. Ancak en iyi siyaset usulünün, belirlediğiniz ve halka vaat ettiğiniz hedefleri yönetmek ve bunlara ulaşmak olduğuna ve halkın ülkenin lideri hakkında ne düşündüğü konusunda endişe edilmemesi gerektiğine inananlar var. Bu kişilere göre başkanın ABD’yi yönetmesi için bir yıldız olmasına gerek yok. Ancak başkanlık görevini yerine getirmesini engelleyen kısıtlamalardan da kurtulması gerekiyor.

مشاركة :