Geç olsa da sonunda İran İslam Cumhuriyeti’nin Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney anladı ki; rejimin güvenlik ve askeri kurumları protesto hareketini bastırmakta başarısız oldu, bu hareketi söndürmek imkânsız hale geldi ve hatta aşırı güç kullanımı ve protestocuları gelişigüzel idam cezalarıyla korkutup İran’ı bir darağaçları cumhuriyetine dönüştürmek ne protestocuları yıldırabildi ne de rejimin durumunu 16 Eylül öncesine döndürebildi. Tüm bunları gören Dini Lider, başörtüsü zorunluluğu kriziyle ilgili sessizliğini bozup, İran kadınının devletin ideolojik birimleri tarafından maruz kaldığı baskı hakkında konuşmak zorunda kaldı. Dini Lider’in bu adımı, çok geç olmadan sokağı kontrol altına almak için rejim, devrim ve devlet piramidinin en tepe noktasından gelen bir girişim havası veriyor. Geçtiğimiz çarşamba günü Dini Lider, başörtüsü kurallarına tam olarak uymayan kadınların dinsizlik ve devrim karşıtlığı suçlamasıyla hedef alınmasına karşı olduğunu duyurdu. Bu, İranda dini ve siyasi olarak en yüksek merciden gelen geriye doğru atılmış büyük bir adım sayılabilir. Dini rejim ile kadınlara tanıdığı sınırlı haklar arasındaki ilişkinin doğasına ilişkin olarak Hamaney, İranlı bir grup kadının önünde “Başörtüsü kuralına tam olarak uymayanlar da bizim öz kızlarımızdır. Tesettürün farz olduğuna şüphe yoktur. Ancak bu, başörtüsü kuralına tam olarak uymayanların dinsizlik ve devrim karşıtlığıyla suçlanmasına sebep olmamalıdır. Başörtüsünden taviz vermek doğru değil, ancak bu insanı din ve devrim çemberinin dışına da çıkarmaz” dedi. Hamaney’in sözlerini analiz edecek olursak, konuşmasını iki açıdan bariz bir geriye çekilme olarak yorumlayabiliriz. Birincisi zamanlama. Zira bu açıklama Mahsa Amini adlı genç kızın Ahlak Polisi’nin elinde işkence altında hayatını kaybetmesinin ardından fitili ateşlenen protesto hareketinin başlamasının üzerinden 15 hafta geçtikten sonra geldi. İlk gününden itibaren protestolar, İran rejiminin temeli olan dini ve askeri oluşuma karşı ‘Kadın, Yaşam ve Özgürlük’ sloganını yükseltti. Ancak rejimin anlamadığı şey şu ki, protestolar başörtüsü meselesini aşıp daha geniş hedeflere yöneldi. İkincisi ise iç merkezin düzenlenmesi ile ilgili. Bu, İranda durumun kontrolden çıktığı ve sokak hareketini durdurmanın artık mümkün olmadığı kanısına yol açıyor. Dolayısıyla Dini Lider’in hamlesi, krizi kontrol altına almak için belirsiz sonuçları olan bir girişim haline geliyor ve aslında rejimin kuruluşlarında artık üstü kapatılması mümkün olmayan derin bir krizi ortaya çıkarıyor. Bu bağlamda, İran İslami Şura Meclisi (parlamento) Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın geçtiğimiz pazar günü, “hükümet sisteminin her alanda reforma tabi tutulması gerektiğine ilişkin açıklaması, rejimin krizi yönetmedeki başarısızlığının kabulü olarak değerlendirilebilir. Aslında Dini Lider’in açıklamaları, başörtüsü zorunluluğu krizinden çok, güç merkezleri arasındaki çatışmaların boyutlarını yansıtıyor. Zira Hamaney’in içeride ve dışarıdaki bu çalkantılı dönemde gösterdiği tutumun, ayrıldıktan sonra boş kalacak koltuğu için yapılacak mücadelede ve geçiş dönemi üzerinde doğrudan yansımaları var. Bunun karar alma merkezlerinin koridorlarında yaratacağı tartışmalar, bölünmeleri derinleştirecektir. Zira geçiş döneminde halk desteğini garanti altına almak için Hamaney’in başörtüsü konusundaki pozisyonunu destekleyecek bir taraf varken, rejimin ideolojik yapısına daha çok bağlı olan diğer taraf, muhafazakâr kesim karşısında sıkıntı yaşayacak ve karşı tarafın baskı ve şiddet suçlamasına maruz kalacak. En etkileyici şey ise, rejim ve devrim tarihinin bu çetin aşamasında Dini Liderin şaşırtıcı derecede yumuşak tutumunun, bir tarafın yanında yer almak veya bir tarafı diğer tarafa üstün tutmak olarak değerlendirilmesidir. Bu, özellikle zorunlu başörtüsü konusunda esneklik gösterilmesine karşı çıkanları, Dini Liderin tutumunu bir tarafa karşı bir tarafı tutmak olarak değerlendirmeye itecektir. Hamaney, kurucu Dini Liderin halefi olarak göreve gelmesinden bu yana ilk kez, sopayı ortadan tutmamasını gerektiren zor bir durum ile karşı karşıya. Buna göre, işler kontrolden çıktıktan sonra en zor soru şu: Protestocuların talepleri sadece başörtüsü ile mi sınırlı?
مشاركة :