Kazakistanlılar Pazar günü, bağımsız üyelerin parlamentoya katılmasının yolunu açabilecek erken parlamento seçimlerinde oy kullandı. Bu seçimler, Rusya ve Çin’e komşu olan ve Ocak 2022’de kanlı bir isyanla yüzleşen bu eski Sovyet Cumhuriyeti’nde siyasi sahneyi biraz da olsa canlandırdı. Tükenmiş Rusya’nın arka bahçesinde ve yükselen Çin’e giden yolda Kazakistan, bizatihi jeostratejik öneme sahip sıcak bir nokta haline geliyor. Hal böyle olunca iki azimli komşusunun çeneleri arasında sıkışmış olmaktan da kurtulma arayışında. Kazakistan’ın uçsuz bucaksız bozkırlarında kaynak faaliyetleri gelişmekte. Devlete ait kuruluşlar ve dünyanın önde gelen enerji şirketleri ve madencilik devleriyle ortak projeler tarafından çıkarılan petrol, gaz, demir, bakır ve uranyum gelişen ihracat ekonomisinin özünü oluşturuyor. Hoşgörülü yatırım ortamı ve altyapıyı modernleştirme programı (Parlayan Yol) bu alanda kısmen üstünlük sağlıyor ve bu sayede ülke, doğu ile batı arasında önemli bir ticaret kanalı olacak şekilde ilerliyor. Ülkenin bu özelliği, İpek Yolu’nun küresel ticaretin ana bağlamı olduğu geçmiş yüzyıllara dayanıyor. Geçen yıl, hızla yükselen enflasyonun halk nezdinde rahatsızlıklara sebep olması ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, bölgesel tedarik zincirini kargaşa haline sürükleyen Ukrayna işgali, Astana için belirgin zorlukları beraberinde getirdi. Zira Kazakistan’ın pek çok ürünü küresel pazarlara girmeden önce ya Rusya’dan geçiyor ya da oradaki nihai işlemlere tâbi tutuluyor. Bu derin endüstriyel bağlantılar hem Sovyet döneminin mirası hem de Kazakistan’ın karayla çevrili uzak coğrafyasının bir gerçeğidir. Ve Rusya, kendisine bağlı eski devletleriyle güçlü ataerkil ilişkisini burada sürdürüyor. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, geçtiğimiz Şubat ayında ordusunun Ukrayna’da bulunması talebini reddederek Kremlin’in kızdırmıştı; hem de daha bir ay önce, ülke içindeki gösteri hareketlerini bastırmak için Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (CSTO) yardım istemişken. Tokayev daha da ileri giderek Rus askeri sembollerini yasaklamak ve 9 Mayıs’ta Sovyet Zafer Bayramı törenini iptal etmek suretiyle kendisini Moskova’dan uzaklaştırdı. Geçtiğimiz Haziran ayındaki bir ekonomi konferansında da Putin’in yanında otururken Donbass’taki ayrılıkçı bölgeleri tanımayacağını ilan etmişti. Bu meydan okuma, ülkenin kurucu babası Nursultan Nazarbayev’in 27 yıllık görev süresi boyunca Moskova’ya karşı benimsediği tutumdan uzak durmayı temsil ediyor. Astana, zayıf Moskova’nın güdümünden çıkmaya daha kararlı olsa da kendi ayakları üstünde durmak için güvenlik garantilerine veya stratejik derinliğe sahip değil. Kremlin, nüfuz faaliyetlerini veya açık düşmanlığını Astana’ya çevirdiği takdirde Astana, Ukrayna’ya sunulan yardımları bekleyemez, zira siyasi ve coğrafi olarak Batıdan çok uzakta. Tokayev, gerek doğrudan görüşmelerle gerekse Avrasya Ekonomik Birliği ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi bölgesel organizasyonlar vesilesiyle Haziran ayındaki konferanstan bu yana Putin’le altı kez bir araya geldi. Moskova, eski Sovyet devletlerini ‘ayrıcalıklı nüfuz alanları’ olarak görüyor ve birçok Rus, Kazakistan’a, Ukrayna’nın işgalini haklı çıkarmak için de kullanılan aslı değiştirilmiş prizmadan bakıyor; Kazakların bu gerçekle her zaman mücadele etmesi gerekecek. Eski Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, geçtiğimiz Ekim ayında Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu (Gerçi daha sonra bu paylaşımı silerek suçu korsan olduğu iddia edilen kişilere attı). Medvedev, söz konusu paylaşımında Kazakistan’ın da ‘uydurma bir ülke’ olduğunu iddia etti. Putin bu iddiayı, Kırım’ı ilhak ettiği 2014 yılından bu yana dillendiriyor. Rusya’nın yeni imparatorluk hırsları şu an tamamen gün yüzüne çıktığı için Tokayev, Putin’in niyetlerinden artık şüphe duyamaz. Bununla birlikte hala bir müttefik olsa da Tokayev, basit bir uydu değil. Tokayevin yeni keşfettiği güvenin arkasındaki rüzgar, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile büyüyen ilişkisidir. Cinping’in Rusya ile ortaklığı ‘sınırsız’ olsa da Tokayev’in Putin’e yönelik örtülü memnuniyetsizliği Cinping’i Kremlin’in nüfuzuna karşı uygun bir denge ağırlığı haline getiriyor. Şi Cinping, pandemi öncesi zamanlardan beri Astana’ya yaptığı ilk uluslararası yolculukta Tokayev’le enerji, ticaret, medya ve su tasarrufu alanlarındaki artan işbirliğine dair uzun bir görüşme gerçekleştirdi. Kazakistan, turizme elverişli tabiat manzaraları ve uçsuz bucaksız topraklarıyla Avrupa ve Ortadoğu’ya bir köprü olarak, Kuşak ve Yol Girişimi’nin başarısının kilit ortağı olarak gösterilen Pekin için uzun süredir büyük bir önem taşıyordu. Çin Halk Cumhuriyeti 1997 yılından beri Rus boru hatlarına ve Basra Körfezinden gelen tankerlere bağımlılığını çeşitlendirmekle birlikte artan enerji tüketimini de karşılamak için Kazakistan’daki petrol, gaz ve uranyum sektörlerine en az 45 milyar dolar yatırım yaptı. Ortaklık kâğıt üzerinde kabul edilebilir görünse de somut engeller, Pekin’in girişimlerinin sınırlı kalmasında büyük bir rol oynadı. Örnek vermek gerekirse; Kazakistan’ın etnik çoğunluğu, Kazakistan sınırındaki Sincan’da şiddetli bir baskıyla karşı karşıya olan Uygurlarla aynı Türk kökenlerini, İslam kültürünü ve dili paylaşıyor. Siyasetçiler ve ticaret dünyasının seçkin isimleri Çin yatırımını hala memnuniyetle karşılasa da Ulusal Banka, Çin Halk Cumhuriyeti kaynaklarına olan borcunu 2014’ten bu yana yüzde 40 oranında azalttı ve yerel yetenekler ve sanayiyi geliştiren kalkınma projeleri için baskı uyguluyor, ki bu da daha derin bir önlemi yansıtıyor. Nitekim Astana, Çin’e olan ağır düzeydeki kalkınma borçlarının egemenlikleri üzerindeki etkilerine dair sorgulamalara sebep olan komşuları Kırgızistan ve Tacikistan’ın kötü durumuna düşmekten kaçınıyor. Bununla beraber Çin Halk Cumhuriyeti, önümüzdeki senelerde Kazakistan’ın en büyük ihracat ortağı olma imkânını hala elinde tutuyor. Çin’in Orta Asya ile olan bağlantısı, Kuşak ve Yol Girişimi’nin gelişiminin bir ürünü olarak büyümeye devam edecek. Bu yüzden de Çin Halk Cumhuriyeti, Tokayev’in Rusya’dan uzaklaşmaya devam etmesi halinde tüm etkili boşlukları doldurmaya hazırlanıyor. Kazakistan’ın on yıllar boyunca benimsediği çoklu diplomasi Rusya, Çin ve ABD arasında bir dengeye müsaade etti. Ancak bu, yalnızca ABD’nin küresel egemenliğinin gölgesinde ve Washington, Orta Asya’daki iktidarı devirmeye makul ölçüde istekli olduğunda işe yaradı. Astana, iki komşusundan gelen baskıyı yatıştırmak için hami ülkeler portföyünü yeni bir üçüncü kutupla çeşitlendirmesi gerektiğinin farkında. Tokayev, kime meyledeceğini bilemez halde. Çin’e yönelse ülke içinde huzursuzluğa sebep olabilir ki bu, Tokayev’in çok yakın tarihli hafızasında bir tehdit. Moskova’ya sıkı bir şekilde bağlı kalmaya devam ederse de Avrupa pazarlarına ve hatta demirden yeni bir yaptırım perdesinin ardındaki daha geniş dünyaya erişim imkânını kaybedebilir. Astana amacı gerçekleştirmek için desteğini Hazar Denizi ile bağlantılı bir planla alıyor. Bu alternatif yol, Kazakistan’ın batı kıyılarından Hazar Denizi’ni, sonra da Azerbaycan, Gürcistan, Karadeniz ve Türk boğazlarını geçerek Akdeniz üzerinden dünyaya açılıyor. Bu ticaret yolunun gelişmesi, Kazakistan’la kültürel mozaiği paylaşan ve siyasi konularda hem Rusya hem de Çin’e karşı koyma gayreti gösteren Türkiye’ye imkân sağlıyor. Astana, bir halat çekme oyununa düşmemek için de çaba sarf ediyor. Her iki komşu da Kazakistan’ın egemenliği için uzun vadeli bir meydan okumayı temsil ediyor. Bu sebeple Astana’nın, Rusya’nın tarihî etkisi ile Çin’in muazzam çekim şiddeti arasında denge kurmak için güçlü dostlarıyla ilişkilerini ilerletmeye devam etmesi gerekir. Mevcut durumda Tokayev’in tek başına veya Özbek, Kırgız, Tacik ve Türkmen benzerleriyle ittifak halinde, orta koridoru inşa etmek ve dolayısıyla Sovyetler Birliği sonrası uydulardan küresel ticaretin vazgeçilmez bağlantılarına geçişi mümkün kılmak için Recep Tayyip Erdoğan’a yaklaşmasını beklemeliyiz. Rusya ile Çin arasındaki uyum şu an ne kadar güçlü olursa olsun Kafkasya ülkeleri üzerinde bir Çin-Rusya rekabetine hazır olalım.
مشاركة :