Lübnan’da “Yeni Hükümet” krizi, Sünni, Şii, Hristiyan ve Dürzi tüm tarafların payları ve Bakanlar Kurulu’nda temsil oranı üzerindeki geleneksel anlaşmazlığın ötesine geçti. Uzayan kriz, Avn’ın Temsilciler Meclisi’ne “krizin çözümünde inisiyatif alınması” üzere bir mektup göndermesinin ardından devlet politikasının Bakanlar Kurulu üzerindeki yönetimini etkilerken, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve yeni hükümeti kurmaktan sorumlu Başbakan Saad Hariri arasındaki ilişkiyi tehdit edici bir anlaşmazlığa dönüştürmek üzere. Avn’ın parlamentoya mektubunun içeriğine henüz değinilmemiş olsa da (Sünni) Müstakbel Hareketi, Hariri’den söz konusu görevin geri alınmasını isteyen bir mesajın var olduğu kanaatinde. Bu durumsa, Sünnilere yönelik bir provokasyon olarak nitelendiriliyor. Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı kaynakları ise, söz konusu mektubun Başbakanın anayasal yetkililerine yönelik bir ihlal veya kısıtlama olduğu iddialarını reddediyor. Bu çerçevede 14 Mart Bloğu’ndan üst düzey bir isim, “Avn’ın ve siyasi ekibinin Hariri’nin görevine son vermesinin, anayasa ve tüzüğünü manipüle edeceğini ve Taif Anlaşması’nın ruhuna doğrudan tehdit oluşturacağını” söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan yetkili, “Anayasa çok açıktır. Hükümetin kurulması için Başbakan’a verilen süre sınırlanamaz. Cumhurbaşkanı Avn hükümetin doğmasını istiyorsa, anayasanın koruyucusu olarak rolünü yerine getirmeli, Hizbullah’tan bakanlarının isimlerini teslim etmelerini istemeli ve 1 saat içerisinde hükümeti oluşturmalıdır” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu tarafından yayınlanan açıklamanın, çelişkili yorumlara neden olan bir karışıklık oluşturduğu görülüyor. Baabda kaynakları, Avn ve Hariri arasındaki ilişkinin önemine dikkat çekerken, hükümetin kurulmasını önleyen engellerin üstesinden gelinmesi için çabaların sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Kaynaklar tarafından Şarku’l Avsat’a aktarılana göre, Cumhurbaşkanı ve Temsilciler Meclisi Başkanı arasında bir yetki çatışması yok, ülkeyi kurtarmak üzere bir anlayış var. Kaynaklar ayrıca, “Cumhurbaşkanının meclise ve milletvekillerine mektup gönderme hakkına sahip olduğunu ve Hariri’nin hükümetin doğuşunu engelleyen siyasi itirazlara çarptığını” belirtti. Baabda kaynakları, Cumhurbaşkanı Avn’ın yasama organlarına göndermeye karar vermesi halinde mektubun siyasi bir müdahale olduğu iddiasını da yalanladı. Kaynaklar, mektubu, yetkiler üzerinde bir olumsuzluk veya anlaşmazlık olarak yorumlamama çağrısı yaptı. Hariri’ye yakın kaynaklar ise, Cumhurbaşkanının tüm Temsilciler Meclisi’ne hitap etme hakkına sahip olduğunu söylerken, “mektubun başbakanın yetkilerini zayıflatma, ‘anayasa hükümlerini ve ulusal anlaşma gereklerini ihlal eden’ yeni anayasa normlarını dayatma aracı olarak kullanıldığı uyarısında bulundu. Müstakbel Hareketi Siyasi Büro Üyesi Raşid Fayed, söz konusu mektubun, Başbakan Hariri’nin görev süresinin yeniden gözden geçirilmesini talep ettiğine dair uyarılara dikkati çekti. Şarku’l Avsat’a konuşan Fayed, “Bu durum, Sünni tarafları Bakanlar Kurulu başkanlığı konusunda kışkırtan bir eylemdir” dedi Raşid Fayed, Şii bakanların Fuad Sinyora hükümetinden ayrılırken, Avn, Berri ve Nasrallah’ın kullandığı ifadelere atıfla, bu hükümetteki durumlarını “zafiyetli” olarak nitelendirdi. Yetkili ayrıca, “Hedef, Hariri’nin izolesi ise herhangi bir Sünni isim Hariri’nin yerine geçebilir mi?” şeklinde konuştu. Hariri’nin, 8 Mart Bloğu’ndaki Hizbullah yandaşı Sünni milletvekillerinden birini hükümete atamama kararını destekleyen Cumhurbaşkanı Avn’ın pozisyonundaki değişiklik konusunda ise herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak Raşid Fayed, “Hizbullah’ın sorunu, şu an Hariri ile değil, aksine hükümetteki üçüncü engele ulaşan Avn ile” dedi. Yetkili, “Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu bünyesindeki bakanlarının varlığı, kendisini bir hakim değil, buyurucu yapar. Avn’ın, Hariri’ye baskı yaparak Hizbullah’ı razı etmeye çalıştığı görülüyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan uzmanlar, Hizbullah’ın Hariri’nin hükümet başkanlığından çıkarılmasını istediği ihtimalini yakın görmüyor. Lübnanlı siyasetçi Tevfik el-Hindi’ye göre, söz konusu mektup “anlaşılmaz bir baskı” niteliğinde. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Hindi, “Lübnan’da siyasi karar merkezi, Avn değil, aksine Hizbullah’tır. İronik olan, Hizbullah’ın şu anda anlaşılmaz bir şekilde hareket etmesi. Dün hükümetin başında Hariri’nin olması gerektiği belirtildi. Çünkü ABD ve Suudi Arabistan’ın bir müttefiki ve güçlü uluslararası ilişkilere sahip. Belki de durum, Hizbullah’a yönelik uluslararası baskıya ve yaptırımlara tepkiyi etkileyebilir ve çevreye olan etkileri hafifletebilir” dedi. Tevfik el-Hindi, “Hizbullah tünelleri meselesi, Lübnan ve Hizbullah üzerinde yeni bir baskı unsuru oluşturuyor. Hariri bu yüzden dönemin adamı olmaya devam edecek. Hariri’nin varlığı, parlamentoda ve gelecekteki hükümette çoğunluğu kontrol eden Hizbullah etkisini ortadan kaldırmaz” ifadelerini kullandı.
مشاركة :