Trump, İran’la uzlaşırsa ne olacak?

  • 2/2/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Önceki Başkan Barack Obama döneminde meydana geldiği üzere İran hükümetinin yeniden sıfır noktasına dönmek amacıyla ABD’yi taviz vermeye ve uzlaşmaya teşvik etmek için öneride bulunması gibi tüm olasılıklar daima göz önünde bulunduruluyor. Obama döneminde katı ekonomik yaptırımlar uygulandı ve daha sert kararlar alındı. Fakat 2010 yılında İran, gizli bir şekilde Obama’ya müzakere yapma teklifinde bulundu. Müzakereler, 3 yıldan fazla sürdü ve müzakere sonucunda Washington’un birinci müttefiki İsrail dâhil herkesi şaşırtan bir anlaşma ortaya çıktı. Şu anki yönetim, Obama’nın senaryosunu tekrar edip gizli bir anlaşmayla bize sürpriz yapabilir mi? Bu acı tecrübelerin ardından siyasi projesinde ABD’yle niçin ittifak yapmayı kabul edip ona güveniyoruz? Aslında bu üçlü ilişkiyi bölgemizde bazı kimselerin yaptığı analizlerden farklı bir şekilde anlamamız gerekiyor. İran yönetimiyle gerçek bir anlaşmazlığa sahibiz ve bu anlaşmazlık, esasında Washington’la bağlantılı değil. İran’dan bize yönelik gelecek tehlike, ABD’den gelecek tehlikeden daha gerçekçidir. Washington’un talebi üzerine Tahran’daki Ayetullah rejimiyle çekişme içerisine girmedik. Aksine bu, Ayetullah Humeyni’nin, yönetime geçtiğinden beri bize karşı açık bir düşmanlık politikası izlemesi sonucu devam eden bir çekişmedir. Öyle ki Humeyni, devrimini Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri gibi bölge ülkelerine ihraç edip bu ülkelerin rejimlerini değiştirmeyi İran devletinin açık bir politikası haline getirdi.   Bu düşmanca politikaya paralel olarak bize karşı 40 yıl boyunca askeri faaliyetler ve terör eylemeleri gerçekleştirildi. Dolayısıyla ABD’yle, özellikle de Trump yönetimiyle olan ittifakımızın plansız bir macera olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü biz, Malezya, İspanya ya da İran’ın namlusundan uzakta tarafsız kalabilecek herhangi bir devlet değiliz. Trump yönetiminin Tahran rejimiyle uzlaşması halinde Suudi Arabistan’ın ve bölgedeki birçok ülkenin Tahran’la olan anlaşmazlığı, İran’ın düşmanca politikasından dolayı devam edecek. Tahran’a ve Tahran eksenine karşı dengeler kurmak ve bölgedeki ülkelerle ve küresel güçlerle karşıt ittifaklar yapmak, Suudi Arabistan’ın değişmeyen bölgesel politikalarıdır. Tahran rejiminin bölge ülkelerini hedef alma projesinden vazgeçmesi halinde İran’la olan bu çatışma bitecektir. Maalesef bu, yakın tarihte gerçekleşecek bir durum da değildir. Suudi Arabistan ve İran, ilişkileri iyileştirmek için iki tecrübe yaşadı. Bu tecrübeler aracılığıyla diplomatik, ekonomik ve kültürel ilişkiler yeniden başladı. Fakat İran rejiminin Suudi Arabistan içerisinde saldırılar düzenlemesinin ve verdiği sözleri ihlal etmesinin ardından bu iki tecrübe de başarısız oldu. Bugün Amerikalılar, Tahran’a karşı büyük bir koalisyon inşa ediyor. Ürdün’ün başkentindeki son görüşme, uluslararası girişimler çerçevesinde önemli bir adım sayılan Varşova Konferansı’na bir hazırlıktır. Bu girişimler, rejimi Suriye ve Yemen dâhil bölge ülkelerine karşı politikalarını değiştirmeye teşvik etmeye ve rejime baskı yapmaya yöneliktir. Dış politikalarını ve kötü iç uygulamalarını değiştirmesi için rejimi ikna etmesi noktasında söz konusu girişimlerin başarılı olacağı uzak bir ihtimal olarak değerlendiriliyor. Ancak ekonomik yaptırımlar dâhil olmak üzere bu baskıların İran’ın uygulamalarını durdurmasını ve rejimin çatışma bölgelerinden çekilmesini ümit ediyoruz. Rejimin bu politikaları ise, İran ya da rejim içerisinde bir değişiklik olması halinde değişime uğrayacaktır. Rejim değişikliği zor bir durum. Kim bilir büyük güçlerin yıllardır yapamadığını İran halkı gerçekleştirebilir.

مشاركة :