Cezayir nereye doğru gidiyor?

  • 4/13/2019
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

Tunuslu Muhammed Buazizi’nin 17 Aralık 2010’da yaktığı ateşin doğu ve batıda çeşitli Arap ülkelerini –ki bu ülkeler, imha ve tahrip edildi- hedef alan bir fırtınaya dönüşeceğini hiç kimse hayal etmiyordu. Fakat mutlak siyasi kapalılık, iktidara sessiz bir şekilde devam etme süreciyle ilgili tüm makul alternatifleri yok etti. Yine mutlak siyasi kapalılık nedeniyle çeşitli Arap ülkelerinin önünde çok dar, maliyetli, karışık ve yıkıcı seçenekler kaldı. Sessiz ve makul alternatiflere ulaşma sürecini düzenleyen yol haritasını belirlemeden sözde sosyalizm, insanların önüne tek bir seçenek koydu: Ya diktatörlük ya da kaos. Böylece Tunus’ta Yasemin Devrimi’nin başlamasının ardından Arap Baharı başladı. Bu da Yasemin Devrimi’nin ve Arap Baharı’nın daha fazla kan ve yıkım getirebileceğini gösterdi. Çünkü fırtına, iki kez belki de daha fazla eser. Meşrik ülkelerinde başlayan ve Suriye, Irak ve Yemen gibi çeşitli Arap ülkelerini saran ateş, alevini tamamlamak için şu an Mağrip ülkelerinde yanmaya başladı. Libya’da henüz durmayan ateş, Cezayir ve Sudan’ı tehdit ediyor.  Suriye, Yemen ve Irak’ta ölüm ve yıkım konusunda sert ve korkunç dersler sunmasına rağmen, bu ateşin Cezayir ve Libya halkını siyasi geçiş sürecini araştırmaya sevk etmesi bekleniyor. Siyasi geçiş süreci, partilerin ve halkın üzerinde anlaştığı kanun ve anayasa alternatiflerine kapı aralayabilir, kaostan uzak bir gelecek garanti edebilir ve söz konusu ülkeleri çatışma bataklığından çıkartıp kalkınma, gelişme ve refah yoluna koyabilir. Diktatörlüğün ve yıkımın alternatifini aramaya devam eden Suriye’den bahsetmeye hiç gerek yok. Yine meşru yönetimin kaidelerini sağlamlaştırmak için İran destekli Husi darbesinin kaosundan kurtulmaya çalışan Yemen’den de bahsetmeye gerek yok. O dönemde Körfez çözüm girişimi yürürlüğe girseydi, Yemen’de meşru yönetim istikrara kavuşabilirdi. Cezayir, 20 yıl tek adam yönetiminde kaldı. Uyum ve uzlaşı girişimiyle 10 yıllık iç savaşı bitiren Abdülaziz Buteflika, 2013 yılından beri tekerlekli sandalyeyle hareket ediyor. Buna rağmen Buteflika, 5’inci kez yönetime gelmeye çalıştı. Buteflika, büyük halk gösterilerinin ardından istifa etti. Fakat Cezayir, henüz bir alternatif bulamadı. Mevcut karışıklıklar ve devam eden gösteriler nedeniyle Cezayir’in yeniden tekerlekli sandalyeye oturacağına yönelik pek endişe yok.   Cezayir’deki siyasi sahne, bunlarla sınırlı değil. Haberler, olayların arkasında hareket eden hayaletlerin olduğu izlenimini veriyor. Buteflika, 2013 yılında felç geçirip tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğunda bu hayaletler, fiili olarak iktidara geldi. Bundan dolayı göstericiler, Bin Salih’in ulusal kurul ve seçim hakkındaki sözlerinden şüpheleniyor. Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih’in iki hafta önce okuduğu bildiri, göstericilerin endişelerini daha da artırdı. Salih, bildiride, komplo kuran bir çeteden ve bu çetenin içerisinde ordunun güvenirliğine zarar vermeyi hedefleyen kötü niyetli tarafların olduğundan bahsetti. Nitekim ordu, gösterilerin başladığından bu yana ülkedeki güvenliği ve istikrarı muhafaza etmeye önem verdiğini dile getirdi. Kültür ve Demokrasi Topluluğu Başkanı Muhsin Bilabbas’ın, çete ve şüpheli toplantıya katılanlarla Buteflika’nın kardeşi Said (Buteflika’nın hastalığından beri siyasi kararı kontrol ediyor), eski İstihbarat Başkanı General Tevfik (Gerçek ismi Muhammed Medyen olan General Tevfik, Cezayirliler tarafından ‘başkan belirleyici’ olarak isimlendirilen güçlü bir kişidir), mevcut İstihbarat Başkanı Beşir Tartak, önceki Cumhurbaşkanı Liamine Zeroual (Toplantıdan çekildiği söylendi) ve Fransız istihbaratçıların kastedildiğini açıklaması, halkın endişelerini daha da derinleştirmektedir. Tabi bu şahsiyetlerin katıldığı toplantıyı açıklamak, gösterilerin şiddetlenmesi için yeterliydi. Öte yandan ordu, güvenlik ve istikrarı desteklemeye yönelik bir tutum sergiledi. Yani ordu, kaosu önlemek için varlığını hissettirmeye hazır olduğunu dile getirdi. Yasaklı İslami Selamet Cephesi’nde ikinci adam Ali Bilhac, selefi Abbas Medeni’nin yaptığı gibi şu an protesto dalgasına katılmaya çalışıyor. Cezayir halkı, Abbas Medeni’yi ‘kara 10 yıl’ fitnesinin planlayıcısı olarak görüyor. Pek çok katliamın olduğu iç savaşta 200 binden fazla insan öldürüldü. Bu olaylar, 1990 yılında meydana geldi ve 10 yıl sürdü. Geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih’in belirsiz açıklamalar yaptığı ve dürüst seçim hazırlığından bahsettiği riskli ortamda Cezayir gösterileri devam ediyor. Fakat Buteflika’nın kardeşi Said’in başında olduğu perde arkasındaki yönetici ekibin varlığı nedeniyle dürüst seçimlerin yapılmasından şüphe ediliyor. İslamcıların, yasaklı İslami Selamet Cephesi aracılığıyla hatta girmeye çalıştığı bir zamanda şu an bu ekibe General Tevfik de dahil oldu. Bunun için söz konusu kesişimler, Buteflika’nın oturduğu gibi Cezayir’i de tekerlekli sandalyeye yerleştirecek bir krize yol açabilir. Müdahaleye hazır bir şekilde teyakkuzda bekleyen Cezayir ordusunun rolü artarken, Said liderliğinde Buteflika’nın etrafındaki ekip, büyük servetlere sahip etkili bir grup iş insanı tarafından hedef alınmaya başlandığını hissetti. Belki de bundan dolayı söz konusu ekibin seçimlere hazırlanmak için geçici cumhurbaşkanlığı ve ulusal cephe hikâyesini ürettiklerine dair öngörüler Cezayir sokaklarında artmaya başladı. Öte yandan söz konusu ekip, kapalı kapılar arkasından kendisini güç ve yetki merkezlerinde muhafaza edecek yönetimi sağlamlaştırma sürecini ayarlamaya çalışıyor. Bu çerçevede söz konusu ekip, orduya karşı koymak için istihbarattan yardım almaya çalışıyor. Bu da durumları daha tehlikeli ve karmaşık hale getiriyor. Çünkü Cezayir, kaynayan bir tencere ve çok boyutlu krize karşı koymada kapalı bir ülkedir.

مشاركة :