Fırat’ın doğusundaki halk, yönetimin yeniden rejime geçmesinden endişe ediyor

  • 4/15/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Suriye’nin en kuzeydoğusunda yer alan Kamışlı şehrinin birçok bölgesinde hayat normale dönmüş gibi görünüyor. DEAŞ ile gerçekleştirilen çatışma geçtiğimiz ay sona ermişti. Ancak Suriyeli yetkililer tarafından rejimin kontrolünden çıkan bölgeleri geri alma konusunda yapılan açıklamalar şehirde gerilimin yükselmesine neden oluyor. Kamışlı’nın merkezinde, rejime bağlı güvenlik karargahından birkaç metre uzaklıktaki bir kahvehane sahibi olan 56 yaşındaki Şivan, “Müşterilerden bölgenin akıbeti ile ilgili konuşmalar duyuyorum. Hepsi korku ve endişe taşıyor. Fırat’ın doğusunun kaderi namlunun ucunda” dedi.  Askeri araçlar kahvehanenin etrafında kol gezerken müşterilerine çay ve nargileler götüren Şufan, kısık bir sesle, “Parçalanan bu ülkenin savaştan kurtulmasının bir yolunu bulmalı. Askeri çözüm yaşı da kuruyu da yakar” şeklinde konuştu. Çoğu kimse gibi kahvehanede çalışan 26 yaşındaki Sipan da, ABD liderliğindeki Uluslararası İttifak tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Rejim kuvvetleri arasından bir savaşa meydana gelmesinden endişe duyduğunu dile getirdi. Sipan, “Bölgenin geleceği konusunda endişeliyim. Sonumuzun ne olacağını hiç kimse bilmiyor. Ailem ve işim için endişeleniyorum. Kürtlerin birleşmesi kendi geleceklerini belirlemesi gerekiyor” dedi. Şehir merkezinde olduğu gibi birçok bölgede pazarlar kuruldu. Eczane, fırın, elektronik eşya ve mobilya mağazaları müşterilerle dolup taşıyor. Döviz bürosu bulunan 42 yaşındaki Serhobın, “Şehir sakinlerinin birçoğu özellikle de Suriyeli yetkililerin Fırat’ın doğu bölgelerine doğru yönelişinin ardından, başka bir bölgeye göç etme ihtimallerine karşı ellerinde paralarla döviz satın aldılar” dedi. Serhobın, bölge halkının savaştan korktuğunu ifade ederek, “Diğer bölgelerde neler yaşandığını görüyoruz. Göçmenlerin mülteci çadırlarında yaşadıklarına tanık oluyoruz” ifadelerini kullandı. Kamışlı ve içerisindeki tek aktif havaalanındaki devlet daireleri hala çalışmaya devam ediyor. Ayrıca SDG’nin egemenliği altında bulunan ve farklı bir müfredatın okutulduğu bölgeler hariç okullar da güvenlik önlemleri altında hükümet müfredatına göre eğitim vermeye devam ediyor. Suriye rejiminin 2012 yılının sonunda Kürtlerin yüzde 15 nüfusa sahip olduğu bölgelerin çoğundan çekilmesi, ülkenin kuzey doğusundaki bölgelere özerk yönetimler oluşturma ve konumlarının güçlendirilmesine fırsat tanıdı. Uluslararası İttifak’ın desteğiyle DEAŞ örgütüne karşı verilen savaşta büyük rol oynayan Kürtlerin, dilleri ve kültürel miraslarının yeniden canlandırılmasına, kontrolleri altındaki bölgelerde bulunan okullarda Kürtçe eğitim verilmesine olanak sağladı. Kamışlı halkının görüşleri birbirinden farklı. Bazıları rejimin güvenlik teşkilatının geri dönüşünden endişe duyarken, diğerlerine göre savaş herkes için bir felaket olacak, kaos ve yıkımı beraberinde getirecek. 30 yaşında bir öğretmen olan Nazdar, şehir çarşısında alışveriş yaparken, “Savaş, Afrin, Fırat Kalkanı içindeki bölgeler, Halep’in kuzey kırsalı, Suriye’nin batısındaki İdlib’de silah kaosu, yıkım ve göç dışında ne yaptı? Herkesin savaş kabusundan kurtulmanın bir yolunu bulmaya çalışması gerek” şeklinde konuştu. Şehirden ayrılmayıp kalmaya devam eden kişilerden bazıları, hizmet eksikliği ve devlet dairelerinin çalışmayı bırakmış olmasına rağmen duruma uyum sağlamaya çalıştıklarından bahsettiler. Şehir çarşısında bir tezgahı olan 35 yaşındaki Neçirvan, “Korkmuyorum, gergin de değilim. Hayat devam ediyor. bölgedeki değişimler ışığında uyum ve adaptasyon için 8 yıl, yeterli oldu” dedi. SDG’nin siyasi kolu Demokratik Suriye Meclisi (DSM) temsilcileri, karşı taraftan gelen talep üzerine geçtiğimiz yılın ortalarında bir araya gelerek, Suriye rejimi güvenlik yetkilileri ile resmi müzakereler gerçekleştirmişti. Müzakereler öncesinde Suriye Rejim Lideri Beşşar Esed, 2018 yılının Ocak ayında televizyonda yayınlanan açıklamasında SDG’yi tehdit ederek “Ya müzakere masasına oturma ya da askeri çözüm” demişti.“Siyasi çözüm için genel siyasi çalışmalara katılmaya çalışıyoruz” DSM Eşbaşkanı Riyad Derar, Şarkul Avsat’a yaptığı açıklamada, rejim ile gerçekleştirilen müzakereler sonrasında ABD temsilcilerinin bu görüşmelerin niteliği hakkında sorular sorduklarına dikkat çekti. Derar, “Onlara, bizim aynı ülkede yaşadığımızı söyledik. Siyasi çözüm için genel siyasi çalışmalara katılmaya çalışıyoruz dedik. Söylediklerimizi anladılar ve rejimle en uygun şekilde görüşme konusunda özgür olduğumuzu belirttiler” şeklinde konuştu. DSM ve hükümet temsilcileri arasında anlaşma imzalanması halinde, bu, 2011 yılının bahar ayından beri savaşın hakim olduğu iki büyük bölgenin birleştirilmesi anlamına gelir.“Rusya,  arabuluculuk rolü üstenebilirdi” Fırat’ın doğusundaki bölgeleri yöneten en önde gelen siyasi partilerden biri olan Demokratik Toplum Hareketi Yönetim Kurulu üyesi Bedran Jiya, “Rusya,  özerk yönetim ve Şam arasında olumlu bir arabulucu rolü üstenebilirdi. Ancak Türkiye ile ilişkileri bu müzakereleri durdurdu” şeklinde konuştu. Kürt yetkili, müzakerelerin askıya alınışını Türk- Rus ilişkilerine bağladı. Jiya, “Moskova, rejime müzakerelerin durdurulduğunu bildirdi. Şu ana kadar başka görüşme gerçekleştirmedik. Görünüşe göre Moskova, Şam ile toplantılarımıza stratejik açıdan bakmıyor. Ancak Türkiyeden taviz almak için aşamalı bir bakış açısıyla yaklaşıyor” ifadelerini kullandı. Suriye anayasasının yeniden oluşturulması konusunda özyönetim temsilcilerinin komisyonunun dışında tutulduğunu belirten Kürt yetkili, oluşumunda yer almadıkları tüm anayasaları reddettiklerini söyledi.

مشاركة :