​‘Devriye yarışı’ Fırat’ın doğusundaki yeni nüfuz alanlarının sınırlarını çiziyor

  • 11/10/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

ABD Başkanı Donald Trumpın ABD birliklerini Suriyenin kuzeydoğusundan geri çekme kararı almıştı. Ardından ise kalmaya karar vermesi, bölgede kartların yeniden karılmasına neden oldu. Moskova, Ankara ve Washington arasındaki devriye yarışı, Fıratın doğusunda yeni temas hatları çizmeye başladı. Rus-Türk ortak devriyelerinin çevresinde ABD devriyeleri gerçekleşiyor. ABD ordusu, çekildiği askeri üslerin bazılarını imha ederken bazılarına da Rus ordusu yerleşti. Suriye hükümet güçleri, 2011 öncesindeki sınırlara geri döndü. Yıllar önce terk ettiği havaalanları, askeri hava üsleri ve barajları geri aldı. Suriye bayrağı polis, ordu ve güvenlik güçleriyle birlikte ‘Suriye merkezi devletinin’ sembolik kurumlarına yeniden asıldı. Öte yandan Suriye, Irak ve Türkiye sınırlarının birleştiği köşedeki yabancı aktörler arasında kritik ve karmaşık bir durum söz konusu. Bu nedenle olası bir çatışmanın önüne geçilmesi için Şam ile Halk Koruma Birlikleri (YPG), Hmeymim ile Kamışlı, Moskova ile Ankara, Türkiye, ABD ve NATO ortakları arasında askeri koordinasyon çağrısı yapılıyor. ABD, Türkiye ve Rusya silahlı kuvvetleri, yurtiçi ve yurtdışındaki müttefikleriyle, Suriyenin üçte birini (185 bin kilometrekare) bölüşüyorlar. Diğer yandan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ona sadık gruplar, Tel Abyad ve Rasulayn arasında yaklaşık 4 bin kilometre uzunlukta ve 32 kilometre derinlikteki bir bölgede gerçekleşen ‘Barış Pınarı’ operasyonunu durdurulmasının üzerinden bir ay geçtikten sonra yeniden başlattı. Türkiye’nin 9 Ekim’de başlayan operasyonu, Dicle Nehrinin doğusundaki Fişhabur’dan Fıratın batısındaki Cerablusa, yaklaşık 440 kilometre uzunlukta ve M4 karayoluna kadar 32 kilometre derinlikte oluşturulması planlanan ‘güvenli bölgenin’ kontrolünü hedefliyor.   Başkan Trumpın ABD askerlerini Tel Abyad ve Rasulayn’dan çekme kararı, Türkiye’nin bölgede askeri operasyon başlatmasına kapı aralamıştı. Ancak ‘DEAŞ’la mücadeledeki ortakları olan Kürtlere ihanet ettiği’ şeklinde hem içeriden hem de dışarıdan yapılan eleştiriler ve suçlamaların ardından 17 Ekim’de ABD, Türkiye ile Suriyenin kuzeydoğusuyla ilgili bir uzlaşıya vardı. Kaynakların aktardığı bilgilere göre TSK ve ona sadık gruplar, Ayn İsa kasabasının kuzeyine kadar Tel Abyad ve Rasulayn arasındaki bölgeyi kontrol altına aldılar. Barış Pınarı Operasyonu’nun ilk ayında 4 bin 200 kilometrelik (Lübnan’ın yarısı büyüklüğünde) bir alan kontrol altına alındı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) kontrol altına alınan bölgenin, 4 bin 820 kilometre yani Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrol ettiği bölgenin yaklaşık yüzde 13.1’i olduğunu tahmin ediyor. Sınır muhafızları Suriye hükümet güçleri, Rus arabuluculuğuyla SDG ile anlaşarak 18 bin 821 kilometrekarelik bir alana girdiler. Bu da Barış Pınarı Operasyonu öncesinde Suriye’nin yüzde 28.6’ına denk gelen 52 bin 916 kilometrelik bir alanı kontrol eden SDGnin 23 bin 641 kilometrekarelik bir bölgenin kontrolünü kaybettiği anlamına geliyor. Washingtonın müttefikleri şuan Suriyenin sadece yüzde 15,7sini kontrol ediyor. 22 Ekim’e gelindiğinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YPGnin ana omurgasını oluşturduğu SDGye işaret ederek ‘Suriye topraklarında ayrılıkçı gündemleri olan grupları yıkmaya’ yönelik mutabakat imzaladılar. Ayrıca Tel Abyad ile Rasulayn arasında kalan ve 32 kilometre derinlikte olan alanı kapsayan Barış Pınarı Operasyonu’nun statükosunu sürdürme konusunda anlaştılar. 23 Ekimden itibaren ise Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Operasyonu’nun kapsamadığı bölgelerde YPG’nin silahlarını Türkiye sınırından 30 kilometre derinliğe kadar geri çekmek için bölgeye giriş yaptı. Ardından, Kürtlerin kalesi olan Kamışlı şehri dışında, Barış Pınarı Operasyonu alanının batı ve doğusunda 10 kilometre derinlikte Rus-Türk devriyeleri başlarken YPG silahları da Halep’in kuzeyindeki Menbiç ve Tel Rıfat’tan çıkarıldı. ABD’nin dönüşü Trump yönetimi, çekilme kararı sonrası içeriden ve dışarıdan yapılan baskıların ardından petrol ve doğal gaz sahalarını korumak ve yeniden DEAŞ’ın eline düşmelerini engellemek amacıyla 6 Ekimde geri çekilme kararından vazgeçti. Aynı şekilde hükümet güçleri ile müttefiki Rusya’nın ve TSK’nın Suriye’de daha fazla nüfuz etmesini engellemek amacıyla geçtiğimiz Perşembe günü ilk askeri devriyesini başlattı. ABD bayrakları taşıyan 5 zırhlı araç Hasekenin kuzeydoğusundaki Rumelayn kentindeki üstlerinden çıkarak Türkiye sınırındaki Kahtaniye ilçesine doğru devriye gezdi. Bölge, son haftalarda bir savaş ve anlaşmalar alanına dönmesine rağmen prensip olarak Rus ve Suriye hükümet güçlerinin kontrolü altında bulunuyor. SDG başlangıçta Rusya ve Türkiye arasında imzalanan mutabakatla ilgili bir takım endişelerini dile getirmişti. Ancak daha sonra askeri unsurlarını ‘tüm sınır bölgesinden’ çekmeye başladığını duyurdu. Fakat halen, özellikle Suriye’nin kuzeyi ve kuzeydoğusunda tek taraflı ilan ettiği ‘Kürt Özerk Yönetimi’nin ‘başkenti’ olarak kabul edilen Kamışlı’nın doğusunu korumaya devam ediyor. ABD güçlerinin, sınır bölgesinin doğu tarafında, petrol ve gaz sahaları ve tesislerinin yakınlarındaki varlıklarını korumak istedikleri açıktı. Bununla birlikte Washington liderliğindeki DEAŞla Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) Kamışlı, Haseke ve Deyr-i Zor yakınlarında üç yeni üssün inşasına başladı. Ayn el-Arabdaki (Kobani) Sirin Askeri Hava Üssü’nden çekilen DMUK, DAEŞ lideri Ebu Bekir el-Bağdadiyi öldüren ekibin harekete geçtiği alan olan üsse yeniden döndü. ABD, 700-800 kadar askerinin bölgede kalmasına karar verirken yeni zırhlı araçlar gönderdi. Bununla birlikte Tanf Askeri Üssü’nde kalma ve hava korumasına devam etme kararı aldı. Öte yandan Trump yönetimi, ‘petrolü korumak’ için askeri harekâta katılmanın meşruiyeti ile ilgili yasal sorunları tartışan Avrupa ülkelerini, Suriye’nin Irak sınırları yakınlarındaki askeri katkılarını artırmaya zorluyor. Bir diğer gelişmede ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma günü yaptığı açıklamada, ülkesinin diğer ülkeler geri çekilmeden Suriyeyi terk etmeyeceğini söyledi. Erdoğan YPG’nin bölgeden çekilene kadar operasyonlarını sürdüreceğini de sözlerine ekledi. Macaristan’a yaptığı resmi ziyaretten geri dönerken uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan, diğer ülkeler çıkana kadar Suriye’den ayrılmayacaklarının altını çizdi. Buna karşın Moskova, Şam’daki ‘meşru hükümetin’ talebi üzerine gelenler dışında, tüm yabancı güçlerin varlığının ‘geçici’ olduğunu söyledi. Washington varlığını Tahran, Bağdat, Şam ve Beyrut karayolunun inşasını engellemeye bağlarken Ankara varlığını, ‘YPG ortadan kaldırılmasına’ bağladı. Tahran da varlığını, Şamın isteğine bağlarken Fıratın doğusu, tüm bu dış güçlerin varlık merkezi haline geldi. Tüm taraflar varlığını diğer tarafların varlığıyla ilişkilendiriyor. Suriye topraklarındaki anlaşmazlığın, yeni bölünmelere neden olması bekleniyor.

مشاركة :