Suriye ve Irak’taki yenilgileri sonrasında, Libya ve Afrika’nın genelindeki sıkıntılarla birlikte Afganistan toprakları, DEAŞ için yeni bir sığınak haline geldi. Birkaç gün önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, başta Afganistan sınırı olmak özere diğer bazı sıkıntılı sınır bölgelerini kontrol etmek için drone (insansız hava aracı) ve askeri modern takip araçları kullanma çağrısında bulundu. Peki Rus askeri liderin Sovyetlerin yaklaşık on yıl boyunca üstünlük sağladığı komşu bir ülkenin sınırı hakkında açıklamalarının altında ne yatıyor? DEAŞ’ın Ortadoğu’daki çöküşü sonrasında her geçen gün birçok insanın aklını, bu durum daha fazla kurcalamaya başladı. DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi’nin son videosunun, örgütün etkilerini dünyaya yayan takipçilerinin akıllarında tutmaya ve her birine yürütülecek terör eylemini seçme özgürlüğü vermeye yönelik olduğu söylenebilir. Bu bağlamda “Cihat Akademisi: DEAŞ’ın Yükselişi” yazarı ve Fransız gazeteci Nicolas Henin, İngiliz The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, “DEAŞ’ın yenilgisine rağmen, sadece örgütün insanlar üzerindeki etkisi değil, Bağdadi’nin son görüntüsü, savaşa devam etme ihtiyacını da vurgulamaya çalıştı. Zafer artık örgüt savaşçılarının en büyük amacı değil. Halifeliğin düşüşüyle birlikte Batı, açık bir zafer kazandı. Ancak savaşı kazanamadı. Burada şunu sormamız gerekiyor; DEAŞ’lılar artık, örgütlerini Sovyet işgalini parçalayan ve ABD tarafından toplumsal dokusu işgal edilen Afganistan’a mı devrediyor?” ifadelerini kullandı. Aslında bakarsanız DEAŞ’ın, Afganistan topraklarından yeniden doğuşundan söz eden yalnızca Ruslar değil. Zira ABD istihbaratının desteklediği bazı görüşler de ortaya koyuldu. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) 1 Mayıs’ta aktardığına göre üst düzey bir ABD’li yetkili, “DEAŞ unsurları, Afganistan’ı bir sığınak olarak seçti. DEAŞ’ın Afganistan’daki birimine karşı terörle mücadele için bir baskı haline bürünmezsek, bu yıl milletimize niteliksel bir saldırı yaşanması muhtemel” dedi. ABD’li yetkili, bunu düşünen tek ABD’li olmazken, ABD Silahlı Hizmetler Komitesi üyesi Senatör Jack Reed de Afganistan’a yönelik bir alan ziyareti sonrasında DEAŞ’ın yerel kolu “Horasan Vilayeti” yeteneklerine değindi. Reed, yaptığı açıklamada örgütün varlığını ve nüfuzunu artırdığını ve ABD Savunma Bakanlığının 2017 yılındaki ‘DEAŞ varlığını 2019 yılında sonlandırma’ hayalinin buhar olduğunu belirtti. Senatör Jack Reed, durumun, ülkenin doğusundaki DEAŞ kalesi sayılan Nangarhar vilayetinin güneyinde bulunan küçük bir sorun olmadığını, bu sorunu çözmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyduklarını vurguladı. Birleşmiş Milletler (BM) de yakın tarihli bir raporda Afganistan’daki DEAŞ unsuru sayısının 5 bine yakın olduğunu duyurmuştu. Bu bağlamda şu soru ortaya koyulabilir; “Afganistan’daki DEAŞ saflarını yeniden düzenlemeyi mümkün kılan herhangi bir yardımcı faktör var mı?” Büyük olasılıkla bu durum, Afganistan güçleri ve Taliban unsurları arasındaki sonlanmayan savaşlar nedeniyle yaşanan sivil huzursuzluk ve silahlı kabile rekabetinin de bir yansıması oldu.Taliban, DEAŞ ve Afganistan Afganistan’ı DEAŞ için verimli bir toprak kılan diğer özelliklerin takibi de mümkün. Öyle ki bunun nedeni, radikalizm yanlısı grupların, Afganistan’daki Taliban hareketine karşı olması olabilir. Bu çerçevede DEAŞ’a katılım yoğun bir ilgi görürken, örgütün önerileri de Afganistan’ın dar ve dağlık sınırlarının ötesine geçti ve uzun zamandır bir savaş halinde olan bu grupların dinamizmine göre daha geniş bir mücadele özgürlüğü ortaya çıktı. Haberlerin varlığına ve belki de artan istihbarat verilerine dikkat edilmesi gerekiyor. Zira tüm bu veriler, askeri destek ve kaynakların, Afgan toprakları üzerindeki DEAŞ unsurlarına bilinmeyen bir taraftan servis edildiğini gösteriyor. Bazı komşu ülkelerin, zaman zaman parmaklarını suçlu olarak ABD’ye uzattığı sır değil. Peki bu ifade, güvenilir ve objektif mi? Yaklaşık 1 yıl önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Afganistan’daki ABD ve NATO kuvvetlerine, farklı Afgan şehirlerindeki terör gruplarına silah ve diğer yardım malzemeleri sunan kimliği belirsiz uçakların ülkeleri hakkında resmi ve doğrudan sorular yöneltti. Ancak henüz herhangi bir cevap alamadı.Amerikadaki Rusya varlığı Öte yandan Rusya, Güney Amerika kıtasındaki etkisini artırıyor. Venezuela’da yaşananlar ise bu duruma en iyi kanıt. Rus uzmanlar, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro rejimi tarafından resmi bir davetle karşı karşıya kalırken, şu soru ortaya koyulabilir; Washington, neden Rusya ve Çin yakınlarında, benzer bir eyleme başvurmuyor? ABD’liler, Afgan topraklarındaki Sovyet mücadelesinde siyasi İslami gruplarla daha önce deneyim kazanmıştı. Taliban mensupları, Beyaz Saray’da eski ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından karşılandığında, aynı zamanda görsel ve yazılı medya unsuları da onları “özgürlük savaşçıları” olarak niteleyerek ABD’lilere saldırmıştı. Peki Washington’un, Taliban ve El-Kaide tarafından aldığı tarihi ders ve zarar göz önünde bulundurulmadan sahne yeniden mi tekrarlanıyor? Her durumda bu, olasılıklar dairesi içerisinde yer alıyor. Ancak Şoygu’nun ifadeleri, bize ABD oyunlarının bir kez daha tekrarlanmasına izin vermeyen bir Rus uyanışının düzeyini gösteriyor. DEAŞ’ın Afganistan’daki varlığı meselesi, artık bir medya sızıntısı değil. Aksine vekalet savaşlarının yakınlarında olabileceklerinin farkında olan Asyalılar açısından rahatsız edici bir gerçek, özellikle bu yıl Mayıs ayının ilk haftasında Afganistan’ın doğusundaki iki hava saldırısında DEAŞ’a mensup en az 43 silahlının öldürülmesi sonrasında. Söz konusu iki saldırı, ülkenin doğusundaki Kunar’da bulunan Şabara mahallesindeki DEAŞ’lılara bağlı eğitim kamplarını hedef almıştı. Ölen DEAŞ’lıların arasında Pakistanlı, Özbek ve diğer Asya milletlerinden kişilerin olması ise şaşırtıcı bir durum. Ancak daha şok edici durum, ölenler arasında Özbek bir liderin tespit edilmesi oldu. Kendisi, DEAŞ saflarına katılmadan önce Afgan topraklarındaki El-Kaide örgütü destekçisiydi. Bu hususta, varlıklarını gelecekte daha da güçlendirmek için DEAŞ saflarına unsur çekmek amacıyla Taliban karşıtları ve eski El-Kaide unsurları tarafından da dinden çıkmaya yönelik hareketler mevcut. Tüm bunların çerçevesinde Afganistan iç sahnesi, gün geçtikte daha dağınık ve parçalı bir hale dönüşüyor. Herkes herkesle savaş halinde, DEAŞ ise Afganistan iç rekabetinden bıkmış gençleri kendisine çekiyor, dini duyguları ve inançlarını sömürüyor, ülkede yaygın olan işsizlik durumunu kullanıyor, militanlarını Allah’ın şeriatını savunduğunu iddia ediyor ve ölenler için cenneti vadediyor.
مشاركة :