Yaşanan peş peşe krizler, “devrimin” hiç bitmemesi ve devletin bir türlü kurulamaması sorunu Libya krizini ağırlaştırdı ve bir kaos döngüsüne çevirdi. Kaosun sürmesini isteyen, böylece Libyanın parasını pervasızca ve açıktan yağmalamaya devam eden pek çok asalak var. Devrim aşamasından veya -daha dikkatli bir tabirle- devletin devrilmesinden devlet aşamasına ve restorasyonuna geçişin gecikmesi, 2011’de Libya devletinin yıkılmasından bu yana süregelen Ortadoğu’daki yapay kargaşa projesi çerçevesinde meydana gelmiştir. Rejimin devrilmesi veya ıslahı ile yetinilebilirdi. Zira Kaddafi’nin son dönemleri, böylesi bir ıslah hamlesini kaldırabilecek durumdaydı. Ancak geleceğin Libya’sı projesi kapsamında yürütülen ıslah hamlesindeki ortak doğru seçilememişti. Bilindiği üzere bu ortak Müslüman Kardeşler’di (İhvan). Libya krizi, Libya’nın Gadamisinden Fas’ın Suheyrat’ına, oradan Tunus, Cenevre, Paris, Roma ve Abu Dabi’sine kadar pek çok anlaşma ve uzlaşının kasıtlı olarak uygulamaya konulmaması nedeniyle olmadık sıkıntılara maruz kaldı. Libya krizi bir aşamadan diğerine geçişte ciddi sıkıntılara maruz kalmıştır; Uluslararası elçiler, ellerinde daimi ve sürdürebilir bir görev haritası olmadığı için kendi istek ve arzularına göre davranmayı tercih ettiler. Dolaysıyla sürece dair en küçük bir katkı yapamadılar. Misyon üyelerinin bazılarının “İhvan” hareketine mensup olup olmadıkları dahi sorgulanır hale gelmişti, zira önyargılı raporlar, yanlış yönlendirmeler bu türden şüpheleri daha da güçlendiriyordu. Diyalog Komitesinin bağımsız bir üyesi seçilirken benzer bir durum yaşanmıştı mesela, söz konusu üye İhvan yanlısı ve taraftarı biri çıkmıştı ve ne yazık ki bu kişi Diyalog Komitesine bağımsız üye olarak atanabilmişti. Uluslararası misyonun diyalogları her zaman tartışmalı şahsiyetler tarafından yürütülürdü, bazıları teröre bulaşmakla itham edilen kişilerdi. Hatta aleyhlerinde uluslararası tutuklama emri dahi çıkarılmıştı. Elbette ki bu durum diyalog ve irtibatları sonuçsuz bırakmaktaydı. Libya krizi uluslararası elçilerin tek taraflı okumaları nedeniyle bir türlü çözülemedi. Örneğin, BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame hiçbir şekilde inandırıcı değildi; brifingleri içerik bakımından daha ziyade çarpıtılmış raporlara benziyordu. Hatta Uluslararası temsilcide olması gereken tarafsızlığa dahi sahip değildi. Korku salma, yanlış ve hatalı kavramları kullanma, herkesi ülkenin bölünmesi ile korkutma, Avrupalıları, Libyanın güney kıyılarında devam edecek uzun bir savaşla korkutma dışında bir şey yapmadı. Yabancı paralı askerlerin varlığı sürekli göz ardı edildi, Libya ordusuna karşı Ulusal Mutabakat Hükümeti safları arasında savaşan El-Kaide ve "DEAŞ" unsurlarının varlığı konuşulmadı. Libya krizi, etrafındaki çok sayıda diyalog ve buluşmalara, “ulusal” ve “birlik” sloganlarının yükseltilmesine rağmen aynı yüzler farklı kisvelerle yeniden karşımıza çıkıyordu ve hiçbir şey değişmiyordu. Vatanseverler aktif şahsiyetler siyasi sahadan uzak tutuluyordu. Hem Şubat 2011’nin silahsız hareketine katılanlar hem de Eylül 1969’daki silahsız değişime bağlılıklarını devam ettirenler pasivize ediliyorlardı. BM Temsilcileri, yüzlerce yıldır kabileler ve aşiretler tarafından temsil edilen Libya halkının yüzde 2sini dahi temsil etmeyen karton partilerinin temsilcilerini dinliyorlardı. Bu aşiret ve kabilelerin örgütsel ve parti deneyimleri yoktu, ancak Libya toplumuna arabulucu kisvesi altında sızan “İhvan” tipi yapılanmalara da ilgi göstermezler. Birçok yerel, bölgesel ve uluslararası tarafın sürdürmeyi hedeflediği Libya krizi, bu çatışmacı şahsiyetler devre dışı bırakılarak, suçlular Uluslararası Ceza Mahkemesi aracılığıyla kovuşturmaya tabi tutarak çözülebilir. Herhangi bir dış vizyon veya ajanda ya da ideolojik arka plan olmaksızın kapsamlı bir Libya konferansı düzenlenebilir ve bu konferansa ulusal aktivistler, kabile şeyhleri, üniversite profesörleri ve sivil toplum kuruluşları çağrılabilir. İhvan ve El Kaide türü ideolojik yapılanmaların müdahil olmasına izin verilmemelidir. Bu arada BM’nin doğrudan denetimi altında yapılacak bir erken seçim çağrısı yapılabilir. Aksi takdirde kriz sürekli hale gelecektir, zira bunda birçok çevrenin çıkarı vardır. Bazıları hala esasında krizin müsebbibi ve Libya’yı temsil etmeyen şahsiyetleri Libya Ulusal Diyalog listesi kapsamında dayatmaya çabalıyor. Hepimiz biliyoruz ki söz konusu şahsiyetlerin bir kısmı uluslararası İhvan teşkilatının üyesi, diğer bazıları El Kaide örgütüne mensup kişiler, diğer bazıları ise İran Rejimine yakın kimselerdir. Bu şahsiyetlerin bu örgütlerle doğrudan ilişkileri vardır. Ulus devlet coğrafyasına inanmadıkları gibi vatandaşlık haklarının herkes için geçerli olabileceğine de inanmıyorlar. Libya ordusunun Trablusun başkentini kontrol etmesi ve devlet otoritesinin her yanı kaplaması tamamlandıktan sonra Libya krizi, devlet ya da “devrim” sorunu çözülecek ve kaos sona erecektir. Libyanın başarısız bir devlet olarak kalma kâbusu da sona ermiş olacaktır. Libya halkı güçlüdür, yiyici kesim ne kadar azgın olursa olsun, bu halk devletleriyle birlikte yeniden dirilecektir.
مشاركة :