Nasıriyenin Habubi Meydanında gösterilere katılan Iraklı Ebu Ali: “Siyasi reform girişimleri konusunda bir beklentimiz yok, bu yüzden gösteriye katılanlar rejimin devrilmesi yönünde slogan atıyorlar” diyor. Irak İşçi Sendikası Başkanı ve gösterilere bizatihi katılan Safvan Asım, “Şimdi hiçbir talebimiz yok, çünkü talepte bulunma dönemi 2015 ve 2018 yıllarında sona erdi. Halihazırda düzenlenen gösteriler, tüm talepleri ortadan kaldırdı. Şu an reform zamanı değil, 9 Nisan rejimini kökten değiştirme zamanı. (2003’te Saddam’ın devrilmesinden sonra kurulan rejimleri kastediyor).” Irak’taki protesto gösterilerine katılanlardan biri olan Ahmed el-Veşşah, “Bu gösteriler kendiliğinden gelişti, gösterilerde gençler ön plana çıkıyor. Gösteriler herhangi bir şahıs tarafından desteklenmiyor ve bir parti ya da din adamı tarafından yönlendirilmiyor, sadece vatan için yapılıyor.” Gösterilere katılanların ifade ettikleri, Iraklı gençleri bugün fakir duruma düşüren ve sorunları palyatif çözümlerle geçiştirerek reform konusunda umutsuzluğa sürükleyen ruhu ortaya çıkarıyor. Yıllardır bu böyle, gelenin gidenden bir farkı yok, aynı tas aynı hamam... Yolsuzluk, kamu malının hiç edilmesi, İran Devrim Muhafızları’na bağlılık... Irak yönetiminin, İran Devrim Muhafızlarına bağlılığı o kadar kuvvetli olacak ki; Kasım Süleymani’nin arkadaşı ve danışmanı İranın Bağdat Büyükelçisi İraj Mescidi, Irak televizyonuna yaptığı açıklamada, “Irak’ta savaşmak İran’ın hakkıdır, İran istediğini hedef alabilir, tabii ki 1 Ekim’de patlak veren geniş çaplı protestoların ardından bunu yapabilir” ifadelerini kullandı. Irak Dışişleri Bakanlığı İran büyükelçisini çağırdı ve uyarılarda bulundu. Protestolar, Başbakanlık koltuğuna oturduğundan bu yana bir yılını tamamlamak üzere olan Adil Abdülmehdi’ye karşı biriken öfkenin patlaması anlamına geliyor. Adil Abdülmehdi, bu öfke patlamasını sadece erteleyebildi, ancak devleti gayrı milli örgütlerin pençesinden kurtarmayı başaramadı. Halkta geniş çapta bir karşılığı bulunan Terörle Mücadele Birimi Komutanı Korgeneral Abdulvehhab es-Saidi’nin görevden alması bardağı taşıran son damla oldu. Binlerce insan Bağdat meydanlarında, güneydeki tüm illerde ve Irak’ın merkezinde protesto gösterilerine başladılar. Şiilerin yoğunlukta olduğu bölgelerde protesto gösterileri yapılırken Sunnilerin yoğunlukta olduğu bölgelerde sessizlik hakim. Radikal Şii akımlardan ayrılmış ve bu akımların eski bir üyesi olan Galip Şabender: “Protestocuların milli bir lider olarak gördüğü es-Saidi’nin görevden alınması, Irak’ın bağrına saplanan son hançer oldu, ayrıca bu adım Irak ordusunun Haşdi Şabiye ya da silahlı gruplara teslim edilmesinin başlangıcı olarak görülebilir. Irak’ın, radikal Şii partilerin ülkesi şeklinde bir görüntüsü var. İbrahim el-Caferi döneminden Nuri el-Maliki dönemine, o dönemden Adil Abdülmehdi dönemine kadar tekrarlanan reformlar Iraklıları memnun etmiyor. Irak, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde ise dünyada 12. Sırada yer alıyor. Saddam rejiminin 2003’te devrilmesinin ardından kamu fonlarından yaklaşık 450 milyar dolar ortadan kayboldu. Bu rakam Irak’ın devlet bütçesinin dört katına denk gelirken gayri safi milli hasılasının iki katına denk geliyor. Yer altı kaynakları ve insan gücü ile Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Irak’ta; artan işsizliğe, elektrik kesintilerine, kirli sulara ve hastalıkların yayılmasına şahit olunuyor. Irak’ta gençlerin gönüllü ayaklanmaları başarılı olacak mı, yoksa bir uyarı zili olarak mı kalacak? Ya da başta BM ve Batı olmak üzere dünya ülkeleri, Kasım Süleymani komutasındaki birliklerin Iraklı gençlere saldırısına seyirci mi kalacak?
مشاركة :