Pedersen: Anayasa Komitesi toplantısı tarihi bir dönüm noktası

  • 10/24/2019
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Suriye Anayasa Komitesi’nin 30 Ekim Çarşamba günü Cenevre’de yapacağı toplantıların tarihi bir dönüm noktasını temsil ettiğini söyledi. Ayrıca bu toplantıların, Suriye krizi için kapsamlı bir çözümün kapısını açacağını belirtti. Komitenin oluşumunun uzun zamandan bu yana birtakım sorunlardan mustarip olan Suriye halkı için bir umut ışığı olduğuna dikkat çeken Pedersen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararının temel unsurlarından birinin uygulanması açısından, bu oluşumun hükümet ile muhalifler arasındaki ilk gerçek anlaşma olduğunu söyledi. Komitenin kurulmasına ilişkin bu anlaşmayla birlikte, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Suriye için yeni anayasal düzenlemelerin yapılması ve yeni bir sosyal sözleşmeye ulaşılması hususunda halkın önünde ortak bir söz verildiğini kaydeden Pedersen, “Bu anlaşma, Suriye halkının meşru özlemlerini karşılayacak daha geniş bir siyasi yol için atılan ilk adım olabilir” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca hükümet ve muhalefet heyetlerinin asıl meseleye odaklanmaları gerektiğini belirterek, asıl meselenin ise ‘Suriye için talep edilen anayasa’ olduğunu belirtti. Öte yandan Pedersen, ‘hükümet temsilcileri, muhalifler ve sivil toplum kuruluşları arasındaki görüşmeler sırasında devlet başkanının yetkileri, ademi merkeziyetçilik ve ordu konularına odaklanıp odaklanılmayacağına’ dair sorulan bir soruya şöyle cevap verdi; “Tüm anayasalarda bilinen başlıklar vardır. Bunlar Cenevrede tartışılacak. Halihazırda her iki heyetin başkanlarıyla bu konular hakkında görüşmelerde bulunuyorum.” Pedersen, ülkenin kuzeybatısında ve kuzeydoğusunda siyasi bir çözüme ulaşmanın ehemmiyetine dikkat çekerek, “İdlibdeki durum oldukça karmaşık. Sivillerin güvenliğini sağlayacak bir çözüm bulunmalı ve aynı zamanda Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak sınıflandırılan grupların varlığı konusu da ele alınmalıdır. Bu bağlamda, gerek sorunun çözülmesine katkıda bulunmayacak gerekse de siviller için ciddi sorunlara yol açacak kapsamlı bir askeri operasyondan kaçınmak oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.  Pedersen bütün bunların yanı sıra BM’nin krizi çözme çabalarını desteklemek amacıyla, uluslararası ve bölgesel bir grup oluşturmaya yönelik yaptığı çalışmalara değindi. Ayrıca ‘Fıratın doğusu ve Suriyede beş ülke ordusunun varlığı’ hakkındaki son Rusya ve Türkiye arasında imzalanan Soçi mutabakatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile gerçekleştirilen röportajın metni: - Vladimir Putin ile Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan ortak açıklamada, anayasa çalışmalarına ve Soçi sürecine destek verildiğine işaret edildi. Fakat Cenevre sürecine ve 2254 sayılı karara atıfta bulunulmadı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Toplantıda değildim.- Fakat açıklamayı okudunuz… Evet açıklamayı okudum. Rusya ve Türkiye’nin siyasi sürecin çerçevesinin 2254 sayılı karar ile belirlendiğine inandıklarını düşünüyorum. Bu uluslararası kararın birkaç unsuru var. Bunlardan birincisi anayasal sürece daha fazla odaklanılmasıdır. Soçi sürecinin bunun temelini attığına şüphe yok. Ancak en nihayetinde anayasa komitesinin oluşturulması yapılan yoğun müzakerelerin bir neticesidir. İsimleri ve gerekli prosedürleri tartıştık. Hükümet ve muhalifler ile yapıcı görüşmelerde bulunuldu. Bu süreçte uluslararası toplum desteğini aldım ve böylece bir çözüme ulaştık. Bu çözümde 2254 sayılı karar temel alınmıştır. Açıkçası, bu konuda herhangi bir anlaşmazlık yok.- Rusya ve Türkiye de böyle mi düşünüyor? Evet, onlar da böyle düşünüyor. Ne zaman bir araya gelsek, 2254 kararının sürecin temeli olduğunu teyit ederler.- Taraflar arasındaki müzakerelerde neden bu karara değinilmedi? Bu tür müzakerelerde ön plana çıkan birçok husus var. Fakat Putin ve Erdoğan BM kararına odaklandılar.- Peki, Anayasa Komitesi’nin önümüzdeki hafta Cenevre’de gerçekleştireceği toplantının referansı ne olacak? Bildiğiniz gibi, Astana sürecinin üç garantörü için bile siyasi sürecin temeli 2254 sayılı karardır. Siyasi süreci yeniden canlandırmak için Çarşamba günü anayasa çalışmalarına başlayacağız.- Gelecek hafta neler olacak? Kimler davetli? Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Suriye Muhalefeti Müzakere Yüksek Kurulu Başkanı Nasr Hariri, Astana’nın garantörleri, sivil toplum temsilcileri ve Küçük Grup ile görüşmelerde bulundum. Sürecin doğasının vurgulanması için açılışın yalnızca Suriyeliler ve BM için olması yönünde bir sonuca ulaştım. Burada Astana Grubu ve Küçük Gruptan diplomatlar bulunacak, fakat komite toplantılarına katılmayacaklar.- Önceki müzakerelere kıyasla devletlerin katılım sağlamakla daha az ilgilendiği görünüyor. Bu, anayasa sürecine yönelik ilgi eksikliğinin bir göstergesi mi? Açılışa hiçbir devlet temsilcisi davet edilmeyecek. Bildiğiniz gibi uluslararası toplumun desteği başta olmak üzere beş öncelik belirledim. Halen bu hususta kararlıyım. Bu ülkeler davet edilmemiş olsalar bile, Cenevrede 2254 sayılı karar temelinde yürütülecek siyasi süreçte uluslararası toplumun desteğini almaya yönelik çabalarımı sürdüreceğim. Öte yandan uluslararası toplumun anayasal süreci desteklediği vurgulanmalıdır. Halihazırda süreçte bir ilerlemenin sağlanması Suriyelilere kalmış.- Gelecek hafta yapılacak toplantılardan beklentileriniz neler? Bu tarihi dönüm noktasına paralel bir şekilde ilerlemelerin kaydedilmesini umuyorum. Çünkü Suriye toplumunun geniş yelpazesini temsil eden 150 Suriyeli, anayasa reformunu görüşmek üzere Cenevrede bir araya gelecek. Bu tarihi bir fırsat. Hükümetten, muhalefetten ve sivil toplumdan adaylar olacak. Bu süreçte ilerleme kaydedilmesi sorumluluğunu taşıyorlar. Sorumluluklarının ve görevlerinin farkında olduklarına eminim. Bu fırsatın değerlendirilmesi ve güzel neticelerin alınması elbette kolay olmayacak. Suriye hala ciddi bir krizle karşı karşıya. Bunun yanı sıra ülkede şiddet ve terörizm devam ediyor. Ülke topraklarında faaliyet gösteren beş ülkenin ordusu var. Toplumda derin bir bölünmenin varlığına tanık oluyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışındaki Suriyeliler umutlu değil ve güven neredeyse yok gibi. Anayasa Komitesi, krizin üstesinden gelinip yeni bir Suriyeye ulaşmak yolunda ileriye doğru bir adım atılması halinde gerçek bir değere sahip olacaktır.- İki taraf arasındaki anlaşmazlıklardan biri, yeni anayasa ile 2012 anayasasının değiştirilmesiyle ilgili. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Anayasa Komitesi, Cenevre süreci bağlamında kamunun onayına sunulmak üzere anayasal reformun hazırlanması konusunda açık bir yetkiye sahip. Bu, Suriyedeki siyasi uzlaşmaya ve 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasına bir katkı mesabesinde. Diğer şeylerin yanı sıra anayasal reform da Suriye’de siyasi çözüm sürecinin 12 ilkesini temel alıyor. Cenevre görüşmelerinin sonucunda ortaya konulan Suriye siyasi çözüm sürecinin bu 12 ilkesi, Soçi konferansında da teyit edildi. Anayasa Komitesi, diğer Suriye anayasal deneyimleri de dahil olmak üzere 2012 anayasasını gözden geçirebilir, mevcut anayasayı değiştirebilir ve yeni bir anayasa hazırlayabilir. Komite tarafından kararlaştırılacak olan anayasal reformun halk tarafından onaylanması ve üzerinde anlaşılacak araçlar aracılığıyla Suriye ulusal hukuk sistemine aktarılması gerekiyor. ‘Yeni bir anayasa mı yoksa mevcut anayasada değişikli mi?’ sorusuna odaklanılmaması gerekiyor. Odaklanılması gereken şey, Suriye için gerekli olan anayasanın ne olduğu sorusudur. Tartışmanın temeli bu meseledir ve bu gerçekleştirecek olan da anayasa komitesidir.- Tartışmalarda hangi kilit konulara odaklanılacak? Muhalefetin devlet başkanının yetkilerini görüşmek istediğini, fakat hükümetin bunu reddettiğini işitiyoruz. Aynı zamanda ademi merkeziyet meselesi de var. Bildiğiniz gibi, buradaki tüm anayasalarda bilinen bazı başlıklar vardır. Cenevrede bunlar tartışılacak.- Nedir bunlar? Halihazırda her iki heyetin başkanları Ahmed Kuzbari ve Hadi al-Bahra ile bu konu hakkında görüşme yapıyorum.- Devlet başkanının yetkileri, siyasi rejimin doğası ve ademi merkeziyeti mi kastediyorsunuz? Tüm bunlar şüphesiz tartışılacak.- Hükümet heyetinin, “Başkanın yetkilerini tartışmayı ve yeni bir anayasa taslağını kabul etmeyeceğiz” dediğini ve buna karşılık muhalefet heyetinin ise “Bunu tartışmak ve yeni bir anayasa hazırlamak için varız” dediğini farz edelim. Bu durumda ne yapacaksınız? Bu, senin karamsar olduğun anlamına gelir. Benim görevim açıktır. Engeller ve sorunların çıkması halinde süreci kolaylaştırmak ve bunların üstesinden gelinmesine yardımcı olmak için varım. Süreci kolaylaştırmak için buradayız. 8 yıl süren çatışmalardan sonra birtakım zorluklarla karşılaşacağımız muhakkak. Süreç kolay olmayacak. Ciddi anlaşmazlıklar var. Bunu kabul etmeliyiz. Bizim rolümüz anlaşmazlıkların sınırını olabildiğince daraltmanın bir yolunu bulmak. Bunun zor olduğunu söylemek için henüz çok erken. Süreç henüz başlangıç ​​aşamasında.- Bakan Muallim ile görüşmeniz olumlu mu geçti? Evet.- Ne düşünüyorsunuz? Hükümetin sürece verdiği destek konusunda görüşünüz nedir? Ona sormalısınız.- Sizin değerlendirmeniz nedir? Şamdaki görüşmelerim oldukça olumlu ve yapıcıydı. İlk günden itibaren kademeli olarak birçok konu hakkında güven tesis ettiğimizi hissettim. Bakan Muallim, komiteyle ilgili olarak çıkabilecek zorluklar konusunda müdahalede bulunma ve bir çözüme ulaşma hususunda yardımcı olacağını taahhüt etti. Umarım hükümet bunu muhaliflerle iletişim kurmak ve yapıcı tartışmalarda bulunmak için bir fırsat olarak görür. Benim inancım, bunun diyalog için bir pencere açabileceği yönünde. Anayasa Komitesini kurma görüşmelerim sayesinde önemli bir şey gerçekleşti. Hariri ile görüşmek üzere Şamdan Riyada gittim ve sonrasında tartışmalara katılmak üzere tekrar Şam’a döndüm. Bu, bazı ortak şeylerin olduğu anlamına gelir.- Nedir bu ortak şeyler? ‘Ortak zemin.’ Biraz geriye dönelim. Bundan 9 ay önce önceliğimin taraflar arasındaki ortak noktaları araştırarak güven tesis etmek olduğunu söylemiştim. Öncelik komitenin oluşturulması ve prosedürlerin kabul edilmesiydi. Bu gerçekleşti. Bu başka şeyler üzerinde de etkili olacak çok önemli bir meseledir.- ‘Suriyelilerin hangi anayasayı yazdığı önemli değil. Önemli olan uygulamalardır’ diyenler var. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Suriyede değişimin mümkün olduğunu gösterecek yeni bir durum yaratmak istiyoruz. Bu durum, Suriye toplumunun toparlanmasını, toplumun bileşenleri arasında güvenin yeninden tesis edilmesini ve mültecilerin ve yerlerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünün kolaylaştırılmasını içeriyor. Suriye’de anayasanın uygulanmasını mümkün kılacak değişimler görmek, yani anayasa reformu sürecinin daha geniş bir değişimin parçası olmasını istiyoruz. Bu nedenlerden ötürü komitenin ilk toplantısını dört gözle bekliyoruz. İlgili tarafların ve süreci destekleyenlerin daha geniş kapsamlı düşünmelerini ve nihai hedef olarak ise ülkede barışın sağlanarak huzurun temin edilmesine odaklanmalarını istiyorum. Komitenin sunduğu fırsattan istifade etmeleri ve somut adımlar atmaları çağrısında bulunuyorum.- ABDnin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, mevcut anayasanın birçok önemli madde içerdiğini ve önemli olanın Şamdaki uygulamalar olduğunu söyledi. Ben bir tarihçiyim ve iyi bir tarih okuması yaptım. Bu safça söylenmiş bir söz. Anayasa ve uygulama ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Suriyede 8 yıldan fazla süren derin bir çatışma var. Tek zorluk anayasa değil. Bu toplum derin bir kriz yaşadı. Anayasayı diğer meselelerden ayrı olarak değerlendirirseniz bu doğru olur. Ancak anayasal reform süreci yalnızca değişimin başlangıcıdır. Bu nedenle, anayasa reformu önemlidir. Suriye toplumundaki bölünmeleri tedavi edecek bir durumun oluştuğunu görmek istiyoruz. Siyasi süreç tüm Suriyelilere, Suriyenin kendi vatanları olduğunu ve bir geleceklerinin bulunduğunu hissettiriyor.- Muhalifler anayasa sürecinin amacının ‘rejimi meşrulaştırmak’ olduğunu söylüyorlar. Benim için anayasa süreci mevcut hükümeti veya muhalifleri meşrulaştırmıyor. Bu, Suriyelileri Suriye için yeni bir sayfa açmaları üzere bir araya getirme amacını taşıyan bir süreçtir. 8 yıl sonra işler değişti. Hükümet daha fazla alanı kontrol ediyor. Ülkenin kuzeydoğusundaki gelişmeleri takip ediyoruz. Neler olacağını göreceğiz. Dediğim gibi, birçok zorluk var. Mesele, bir tarafı ya da diğerini meşrulaştırmakla ilgili değil, Suriyelileri bir araya getirmekle ilgili.- Hükümetin bu meseledeki olumlu tutumunun sebebinin, ‘2021’de başkanlık seçimlerinin yapılmasını sağlayacak bir anayasaya ulaşmak için bir süreç başlatmak olduğuna’ inananlar var. Anlaşmamız, herhangi bir siyasi süreci yahut çözümü idare edecek ve sınırlarını belirleyecek bir dizi temel ilkeye bağlı. Bu ilkeler arasında Birleşmiş Milletler Tüzüğü’ne Güvenlik Konseyi kararlarına ve Suriyenin egemenliği, birliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne saygı duyulmasını içeriyor. Ayrıca bu ilkeler, 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına uygun olarak BM himayesinde seçimlerin yapılmasını da içeriyor ve BM kararını uygulamak için daha kapsamlı bir siyasi sürece duyulan gerekliliği de ifade ediyor. Ülkenin gelecekteki anayasası sadece Suriyelilere ait. Herhangi bir taraf değil, sadece Suriyeliler anayasa taslağını hazırlayacak. Suriye halkı ise bunu onaylayacak. Süreci kolaylaştırmak amacıyla orada hazır bulunacağız. Krizin sadece anayasa komitesi tarafından çözülemeyeceğinin farkındayım. Gerçeğe bakmalı ve 2254 sayılı Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda krizle daha kapsamlı bir şekilde başa çıkmak için çalışmalıyız. Açıkçası, ülke geleceğini belirleyecek olan ve aynı zamanda meşruiyetin de kaynağı olan sadece Suriye halkıdır. Siyasi boyutta olan şey, sürecin sadece bir unsurudur. Avrupalılar ve Amerikalılar, ülkede gerçek bir değişim sağlayacak güvenilir bir siyasi süreç istiyorlar.- Meşruiyetin kaynağının halk olması devlet başkanı için de geçerli mi? Evet, devlet başkanı için de geçerli.- Sizin açık tutumunuz bu mu? Evet, benim tutumum budur. Meşruiyetin kaynağı halktır.

مشاركة :